Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Şubat '17

 
Kategori
Deneme
 

Ertuğrul'dan bu güne değişen bir şey yok!

Ertuğrul'dan bu güne değişen bir şey yok!
 

Her yanlışın muhatabı Ertuğrul gibi dik duramadığı için...


Dört yanım puşt zulası

Dost yüzlü, dost gülücüklü

Cigaramdan yanar, alnım öperler.

AHMED ARİF

Diriliş Ertuğrul dizisini izliyor musunuz bilmiyorum.

Ben izliyorum.

Kayı beyi Ertuğrul’un hangi fitne kazanlarında, kimler tarafından yem edilmeye çalışıldığını gördükçe de “vay be” diyorum. “ Vay be, ne adi insanlar varmış dünyada, ne zulümler, ne yanlışlar yapmışlar.”

Ertuğrul Bey, sorumlu bir bey sıfatıyla bir taraftan dış düşmanlarıyla doğar savaşımını verirken bir taraftan da içerideki hainlerle, satılmışlarla, yol bilmezlerle cebelleşiyor.

Bağlı olduğu Selçuklu Devleti’nin bölgede emir sıfatıyla yetkili kıldığı Emir Sadettin Kopek’le hepsinden daha çok cebelleşmek zorunda kalıyor.

Hain kadınların perde arkasında çadırlarda yürüttükleri ihanetleriyle cebelleşiyor.

Hainlere, zalimlere, kumkumacılara karşı savaştıkça da hak ettikleri cezaları verdikçe de büyüyor.

Ertuğrul Beyin bu amansız mücadelerini düşününce aklıma “yürü bre Hızır Paşa / Senin de çarkın kırılır. / Güvendiğin o padişah / Bir gün gelir o da ölür” diyen ve zalime, zulme karşı durmuş olduğu için destanlaşan Pir Sultan Abdal geliyor.

“Yürü üstüne üstüne / Tükür yüzüne celladın / Fırsatçının, fesatçının, hayının” diyen ve tek bir şiir kitabıyla “Hasretinden Prangalar Eskittim” adlı eseriyle, fitneye, fesada, zalime ve zulme karşı haykırışlarıyla gönüllerde taht kurmuş olan Ahmed Arif geliyor.

Tarihin her döneminde hainler, zalimler, fırıldaklar, yalancılar, dalavereciler, gizli ve açık hesaplarla dürüst insanlara zarar verenler olmuş.

Tarihin her döneminde bu hainlerin, zalimlerin, fırıldakların, yalancıların, dalaverecilerin, oturdukları koltukları dolduramayan insanların zararlarını görenler de olmuş.

Üstelik bu her yerde ve her düzeyde olmuş. Her ülkede olmuş. Olmaya da devam ediyor.

Sonuçta, o çok bildik olaylardaki en üst düzeydeki söz konusu zarar vericiler, yeteneksiz emirler, valiler ölüp unutulmuş ama onlara karşı canıyla başıyla direnenler destanlaşıp çağlar boyu konuşulmuş.

Çok bildik olmayan ya da daha düşük düzeydeki zulüm ve yanlışlıklar belki tamamen unutulmuş ama o olaylar da kendi dönemlerinde hak ettikleri tepkileri hep almışlar.

Günümüzde de ne yazık ki pek çok alanda, pek çok yetki sahibi insan yanlışlar yapıp durmaktadır. İş yaşamında kimi resmi ve özel kurum ve kuruluşlarda güç ve yetki sahipleri her fırsatta birilerini kollamakta, diğerlerini sıkıntıya sokmaktadır.

Milyonlarca işsizi bulunan ülkemizde ciddi dış denetimi olmayan kimi özel kadrolara birileri ne yaparlarsa yapsınlar ulaşamazken diğer birileri yakın zamanda tüm yönleriyle ortaya çıkan Fetö kadrolaşması misali, işi kitabına uydurup babalarının dayılarının yardımı ile hiç zorlanmadan oturmakta, üstelik bazen oraya oturduktan sonra da yine o sırtlarını dayadıkları çevrelerin desteğiyle yerleşik düzenleri de kendi çıkarları lehine zorlamakta, dönüştürmektedirler.

Ne var ki her yanlışın muhatabı Ertuğrul gibi dik durmadığı, duramadığı için, kendi iyi niyetiyle olayları değerlendirirken oyunları göremediği için olumsuz sonuçlarıyla yüzleşmek durumunda kalmaktadır.

Yine de şükür ki, hain darbeci General Semih Terzi gibi işgal ettiği kadroya, giydiği üniformaya, yaşadığı ülkeye ihanet eden insanların kafasına sıkmaktan geri durmayan, kritik bir pozisyonda büyük bir oyunun önemli ayaklarından birini canı pahasına kıran Ömer Halisdemirler hala var ve onlar ortaya çıkmak için tıpkı onun gibi uygun zamanın gelmesini bekliyorlar.  

Ve yine de şükür ki toplum hala canı pahasına ülkesini savunmuş olan bu kahramanı bayraklaştıracak insan toplulukları da var.

Yani aradan yüz yıllar geçmiş olsa da bir yerlerde o çok önemli olan “mahşer-i vicdan” capcanlı duruyor.

Ertuğrullar, Pir Sultan Abdallar, Ahmed Arifler de bir yerlerde capcanlı duruyorlar ve yeniden kendilerine gelecek sırayı bekliyorlar.

O gün geldiğinde gümbür gümbür konuşacaklarından gereği neyse yapacaklarından hiç şüphem yok.

Çünkü biz öyle bir toplumuz.

 

24.02.2017

09.05

 
Toplam blog
: 284
: 245
Kayıt tarihi
: 21.06.14
 
 

Yaşadığımız evrenin oldukça zengin bir yer olduğunun farkındayım.  Bu zenginliğin çok az bir kısm..