Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Nisan '10

 
Kategori
Güncel
 

Ertuğrul Günay’ın ‘dönek’ tarifi postalcılara kapak olsun!

Ertuğrul Günay’ın ‘dönek’ tarifi postalcılara kapak olsun!
 

Faal politikacılar içinde en samimi bulduğum insanlardan biridir Ertuğrul Günay… Şahsen ve çok yakından tanımıyorum, siyasi yaşamını medyaya yansıdığı kadarıyla takip edebiliyorum, o nedenle hakkında objektif bir hüküm vermenin zor olduğunu biliyorum. Ama Günay’ı belki yüzünden eksik etmediği gülümsemesinin de etkisiyle siyasi kişiliğinin dışında sade bir insan olarak da sıcak ve içten buluyorum. Görüşlerine, siyasi tercihlerine katılırsınız katılmazsınız başka mesele, ama onun en yalın deyimle “düzgün” bir insan olduğunu inkâr edemezsiniz. Onun da bu ülkede gerçek demokrat yurtseverler gibi hep iyinin ve doğrunun peşinde olduğuna inanıyorum. Günay ideolojik bağnazlığın esiri olmadan, her zaman aklı ve vicdanı esas alarak bu yolda 40 yıldır mücadele ediyor.

Çok genç yaşta başladığı siyasi yaşamında CHP içinde hep en yenilikçi en demokrat en sol çizgide yer aldı. Bu özelliğiyle, bir zamanlar CHP'de Ecevit’e karşı mücadele eden Deniz Baykal’ın en yakın arkadaşlarından biri olmuştu. O zamanlar Baykalcı grup CHP’nin çizgisini daha sola çekmek için Ecevit’e karşı sıkı bir mücadele yürütüyordu. İnsan şimdiki Baykal’a bakınca ne diyeceğini şaşırıyor. Solculuktan Ergenekon avukatlığına, demokratlıktan darbe şakşakçılığına…

Günay, ülkedeki sol, sosyal demokratların enerjisini birleştirip gerçek bir sosyal demokrat parti yaratmak için epey uğraştı ancak bunda başarılı olamadı. Dönem dönem aktif siyasetten uzaklaştı; bu dönemlerde sivil toplum çalışmaları içinde yer aldı. “Bosna İçin İnsanlık Girişimi”, “Doğu Konferansı”, “Yeni Siyaset Girişimi” gibi çalışmalarda inisiyatif üstlendi. Onun gönlü de bu ülkede solla bir şekilde haşır neşir olmuş her insan gibi, adıyla sanıyla, felsefesiyle, programıyla, kadrolarıyla gerçek bir sosyal demokrat partinin yaratılmasından yanaydı ama bu rüya hiçbir zaman gerçekleşmedi. Bu arayıştan umut kesilince Günay, felsefesi öyle olmasa da pratikte bir sosyal demokrat partinin işlevini gören AKP’ye geçti. 2007 seçimlerinde milletvekili seçilip Kültür ve Turizm Bakanlığı’na getirildi. Yerlerinde biraz yadırgansalar, parti içinde çok etkili olmasalar da kendisi ve Zafer Üskül, Haluk Özdalga gibi sol kökenli milletvekilleri AKP’nin el yordamıyla fark edip biraz da şartların zorlamasıyla üstlendiği, adı konmamış demokratik işlevini biraz daha görünür hale getirdiler.

İşte AKP’nin bu fonksiyonunu ve AKP içinde yer alan sosyal demokrat kökenli siyasetçilerin bu partiyle ilişkisinin gerekçesini en somut biçimde anlatan olay, TBMM’de halen devam eden anayasa değişikliği görüşmelerinde yaşandı. “Sağcı” olduğu iddia edilen AKP içinde sol kökenli milletvekili Ertuğrul Günay, “solcu” olduğu söylenen ama ülke demokratikleşmesin diye canla başla mücadele eden CHP’ye anayasa değişikliğinin ve demokratikleşmenin önemini anlattı. Bunu da TBMM tarihine geçecek sözlerle, o müthiş hitabet yeteneğini kullanarak yaptı.

Günay, 12 Eylül darbecilerine yargı yolunu açan değişiklik maddesi görüşülürken yaptığı konuşmada sözü geçmişteki darbelerin niçin yargılanmadığı konusuna getirdi ve bunun sebebini şöyle açıkladı: Hiçbir hukuk metninde 28 Şubat’ı gerçekleştirenlerin yargılanamayacağına ilişkin düzenleme bulunmuyor. Neden yargılanamıyor biliyor musunuz? Çünkü darbe olduğunda Pakistan’da yüksek mahkemenin yargıçları cübbelerini çıkararak darbecilerin önüne atıyorlar, bizde ise Yüksek Mahkeme’nin yargıçları darbecilerin önünde ’emrinizdeyiz paşam’ diyorlar. Asıl bilinçaltımızı yenmeliyiz. Temenni ederim ki yargıçlarımız ve hukuk sistemimiz, bütün hukuk vicdanımız da bu hesaplaşmaları yapabilecek bir özgüveni yüreklerinde geliştirsinler.”

Günay’ın bu sözleri sadece CHP milletvekillerine değil, sivil siyasetçiye aslan kesilip darbecilerin hukuku ayaklar altına almasına en ufak bir itiraz yöneltmeyen yüksek yargıçlara da gerçek bir demokrasi ve hukuk dersiydi. Ancak Günay’ın sivil görünümlü darbe sevdalılarına esas dersi sonraki sözlerindeydi. CHP Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin “Dönek deyince ne anlıyorsunuz” sorusunu Günay şöyle cevapladı: “Ben sosyal demokrasi, sosyal adalet, milli irade gibi kavramları kullanıp da sonra milli iradenin seçtikleriyle baş edemeyeceklerini gördükleri zaman postal sesinden umut bekleyen demokrasi düşmanlarını anlıyorum.”

İşte bu! Dönekliğin tanımı ancak bu kadar net ve doğru yapılabilir.

Bir yanda içinde yer aldığı her siyasi oluşumda demokrasi için mücadele eden ve bu çizgisinden hiç sapmayan Ertuğrul Günay, bir yanda ise bir zamanlar partilerini kapatıp kendilerini içeri atan darbecileri kurtarmaya çalışan CHP’liler… Ve burada döneklikle itham edilen CHP değil Ertuğrul Günay! Aslında bir bakıma bence CHP’liler de haklı. CHP hep şimdiki gibiydi de biz anlamadık. O zamanlar da postalcıydı, şimdi de öyle; eskiden de demokrasi düşmanıydı şimdi de öyle… Bu durumda Günay gibileri CHP zihniyetiyle yollarını ayırdıkları için bir anlamda “dönek” sayabiliriz. Ancak hayırlı bir dönüştür bu... Denenmiş ve çoktan öğrenilmiştir ki, yanlıştan dönmek yanlışla yaşamaktan, hatta bizzat yanlışın kendisi olmaktan çok çok iyidir.

 
Toplam blog
: 431
: 3853
Kayıt tarihi
: 30.06.06
 
 

Anahtar kelimeler: Antep, İstanbul, Haziran, İkizler, Beşiktaş, MÜ İletişim Fakültesi, Gazetecilik. ..