Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Aralık '06

 
Kategori
Haber
 

Ertuğrul Özkök'e açık mektup

Ertuğrul Özkök'e açık mektup
 

Sayı Özkök,
Yazılarınızı elimden geldiğince takip etmeye çalışan okuyucularınızdan biriyim. Bu çerçevede cumartesi günü yazdığınız "Bardakoğlu haç çıkarabilir mi?" başlıklı yazınızı da okudum.

Soru işaretiyle biten cümleler bilirsiniz ki daha çok olumsuzluğu anlatmaya çalışırlar. Yazının devamından da anlaşıldığı gibi bu başlıkla, Papa camiye girip huzur duruşu yaptığı halde, "Bardakoğlu bir kiliseye gidip haç çıkaramaz" demek istiyorsunuz.

Evet söylediğinizin bir bölümü doğru. Bir din adamı veya Diyanet İşleri Başkanı olması bir tarafa, sıradan herhangi bir müslüman dahi haç çıkaramaz. Çünkü haç, günümüzde bütün inanç sistemlerinin ortak bir değeri değil, sadece Hıristiyanlıkta büyük önem taşıyan bir dinî figürdür.

Haçın Hz. İsa'nın çarmıha gerilmesini sembolize ettiğini hepimiz biliyoruz.

Söylediklerinizin yanlış bölümü, yazınızda "Papa kıyama durdu, onun bu jesti hepimizin hoşuna gitti" cümlesiyle anlatılan olaydır. Bu durumda siz sanki Papa'nın Hıristiyanlık dışında sadece İslâm'a mahsus bir davranışta bulunduğu varsayımından hareket ediyorsunuz.

Oysa Tanrı inancına sahip herkes, o yüce varlığın huzurunda bir saygı duruşunda bulunabilir. Papa da bunu yapmıştır. Zaten bir Hıristiyan olarak yaptığı klasik bir ritüeli tekrarlamıştır. Bu şekilde Müslümanlığın herhangi bir rüknünü yerine getirmediği gibi, Hıristiyan inanışına ters düşen İslamî bir davranışta da bulunmamıştır.

Bu şartlarda Diyanet İşleri Başkanını bir teste tabi tutacak şartlar da maalesef oluşmuş sayılamaz.

Siz gönlünüzden Ali Bardakoğlu'nun bir kiliseye gidip istavroz çıkarmasını arzu ediyorsunuz. Bu davranışın iki taraf arasında yakınlaşmayı sağlayacağını düşünüyorsunuz. Ama Diyanet İşleri Başkanı'nın böyle bir şey yapması bir tarafa, Vatikan tarafından hiç eleştirilmeyen Tempo dergisinin kapağındaki resim için bile başkanlığın nasıl bir açıklama yaptığına dikkat çekerek olayı kınıyorsunuz.

Resmi görenler hatırlayacaklardır, Papa ellerini açmış dua ederken, Ali Bardakoğlu Haç'ı öpüyordu. Sizce bu resimde iki tarafa eşit muamele yapılmış mıdır sayın Özkök?

Ben bunu soruyorum ama, yazınızdan olayı sizin eşit şekilde gördüğünüz anlaşılıyor. Sanırım temeldeki yanlışlık da buradan, yani dinî terimleri, değerleri, sembolleri, inanç sistemlerini, aradaki farkı iyi bilemediğinizden kaynaklanıyor.

Düşüncenizin temel mantığını da empatiyle açıklamaya çalışıyorsunuz.

Empatinin ne olduğunu bir sosyolog olarak siz çok daha iyi bilirsiniz. Bir olay, bir durum, bir davranış karşısında, kişinin kendisini karşısındakinin yerine koyup düşünmesi, yani aynı duyguyu yaşamaya çalışmasıdır empati...

Takdir edersiniz ki bu sadece bir anlık durum, bir davranış düzenlemesinden ibarettir. Yoksa herhangi bir bilgi ve meslek adına kendinizi başkasının yerine koyamazsınız ki...

Siz kendinizi bir matematikçinin yerine koyup problemleri hemen çözebilir misiniz? Bir askerin yerine koyup savaş stratejisini belirleyebilir misiniz? Bir futbolcunun yerine koyup gol atabilir misiniz? Bir kadının yerine koyup çocuk doğurabilir misiniz? Bir pilotun yerine koyup uçak kullanabilir misiniz?

Sanırım kendinizi Papa'nın yerine koyup âyin yönetemeyeceğiniz gibi, Ali Bardakoğlu'nun yerine koyup haç da çıkaramazsınız.

İslâm'da tartışılması gereken zihniyet meselesine gelince:

Sizce medeni iki din adamının kolayca yapması gereken şey, birinin Müslüman olduğu halde Hristiyan gibi, diğerinin de Hristiyan olduğu halde Müslüman gibi davranması... İlk bakışta çok insanî ve çok da kolaymış gibi görünen bu hususun hayata geçmesi maalesef o kadar kolay değil.

Eğer aksi olsaydı, tarih boyunca ne haçlı seferleri düzenlenirdi, ne bugün dünya bir kaos içinde olurdu.

Sanırım siz "Netice de bunların ikisi de din değil mi? İkisi de Tanrı'ya inanmıyor mu? Aşağı yukarı birbirinin aynı sayılır. Üstelik Papa da benim dediğime yaklaşan bir tavır sergiliyor. Biz de zaten İsa'ya da Musa'ya da inanıyoruz. Ne var yani, elele tutuşup barış ilan ediverseler... Bardakoğlu elini uzatsa bu iş olacak gibi ama, diretiyor" diye düşünüyorsunuz.

Sayın Özkök, temelde tek bir din vardır. Tek bir Tanrı olduğuna göre bu da çok doğaldır. Zamanla gelişen ve değişen inanç sistemlerini Allah peygamberleri vasıtasıyla bir kitap eşliğinde insanlara göndermiştir.

Hz. Musa'ya kadar bu normal akışı içinde gelmiş, fakat sonra Hz. İsa'nın peygamber olarak İncil'i getirmesine bir grup insan karşı çıkmış, yeni peygamberi ve yeni kitabın kurallarını tanımayacağını bildirmiştir. Hatta Hz. İsa'yı da öldürmeye yeltenmişlerdir. Bunlar Yahudilerdir.

Bir grup ise doğal olarak yeniliğe ayak uydurmuş ve Hz. İsa'yı peygamber; getirdiği yeni kuralları içeren İncil'i de kutsal kitap olarak benimsemiştir. Daha sonra Hz. Muhammed, Kur'an'ı Kerim'i getirince, bunların içinden bir grup eski inançlarında direnmiş, Hz. İsa'dan ve İncil'den vazgeçmeyerek, Kur'an'a ve Muhammed'e karşı çıkmışlardır. Bunlar da Hıristiyanlardır.

Bir kısım insanlarsa yeni peygambere ve yeni kitaba gönül vererek dinin son şekli olan Müslümanlığı benimsemişlerdir.

Sizin de belirttiğiniz gibi Müslümanlar, önceki bütün peygamberlere, dolayısıyla Hz. Musa'ya ve Hz. İsa'ya inanmakta ve onları peygamber, Tevrat ve İncil'i de kutsal kitap olarak kabul etmektedirler. Ancak Yahudiler Hz. İsa'yı ve Hz. Muhammed'i, dolayısıyla İncil'i ve Kur'an'ı, Hıristiyanlar da Hz. Muhammed'i ve Kur'an'ı asla kabul etmemişlerdir. Zaten problem de buradan kaynaklanmaktadır.

Son zamanlarda üzerinde çokça durulan Dinlerarası Diyalog'un mantığı, peygamberleri ve kitapları farklı olsa da aynı Tanrı'ya inanan sistemler arasında ortak bir nokta yakalama çabasıdır. Ve bildiğiniz gibi bu çabalar çok ağır sonuç vermekte, arzulanan noktaya kolay varılamamaktadır.

Bu mesele halledilmiş olsaydı, belki sizin empati örneğiniz daha çok işe yarayabilirdi.

Sonuç olarak empatisini geliştirme zorunda olan yalmızca Müslümanlar değildir. Aynı şeyi Hıristiyan, Yahudi, hatta ateist olduğunu iddia edenler de yapmalıdır. Bir Müslüman bir anlamda eski bir yahudi ve eski bir hristiyan sayılır. Ama Yahudi ve Hristiyanlar hayatlarında asla Müslüman olmamışlardır.

Bu gerçek bile kimin empatisini geliştirmeye ihtiyacı olduğunu açıkça ortaya koymuyor mu?

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..