- Kategori
- Anılar
- Okunma Sayısı
- 82
Erzurumun demli çayı

DEMLİ ÇAY
Arkadaşım Ankara’da MTA kurumunda çalışıyor, kurumun maden arama ve sondajları ile ilgili kamp kurma, malzemelerini getirip götürme işini yönetiyordu.
Ankara’dan kamyonlar ile yola çıkarlar, kampı kurarak Ankara'ya dönerlermiş.
Erzurum yöresinde bir yere kamp kurmak için Ankara’dan yola çıkmışlar.
Sabaha karşı Erzurum’a gelip, Horasan’a doğru yola devam etmişler.
Bundan sonrasını arkadaşımın ağzından okuyalım:
“Arabaları kullanan şoförlerin uykusu gelmişti. Hem mola verelim, hem de biraz dinlenelim diye yol üzerinde bir lokantada durduk.
Hava soğuk olduğu için lokantanın içine girerek birleştirdiğimiz iki masaya oturduk.
Lokantanın sahibi gelerek ne istediğimizi sordu. Bizde çay istedik.
Aradan on beş dakika geçti çayın geldiği yok. Lokantanın sahibine çayları sorduk 'biraz sonra geliyor abi' dedi.
Sipariş vermemizden yarım saat sonra tavşankanı çaylarımız geldi.
Çayların yanında şekeri karıştırmak için kaşık yoktu. Şekerlerimiz sarı renkli pirinç kâse şekerlikler içinde gelmişti.
Çayı kıtlama çay olarak içecektik. Ağza bir parça şeker alınıyor, ağızda eriyen şeker ile çay içiliyordu.
Biz kıtlama çay içmeye alışkın değildik. Kâselerde şekerlerimiz bitti ama bardaktaki çaylarımızın yarısı duruyordu.
Lokantanın sahibi gür bıyıklı, iri yarı bir Erzurum dadaşıydı.
Biz çayımızı içerken o uzaktan bizi izliyordu.
Kendisine seslenerek biraz şeker getirmesini söylediğimde " Abi sizin şerbet içeceğinizi bilseydim sizi yarım saat taze çay yapmak için bekletmez, şerbet yapıp getirirdim" dedi.
Dadaş haklı idi. O güzelim tavşankanı çayı biz şerbet gibi içmiştik.”
03.11.2009- Ankara
Mustafa Yolcu
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.
