Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Kasım '06

 
Kategori
Mizah
 

Eşeğe şarap içirmişler çulunu bahşiş vermiş

Eşeğe şarap içirmişler çulunu bahşiş vermiş
 

İnsanoğluna yaranılmıyor.

Birisine bin kere iyilik yap, her seferinde denize at, “kıymetini bari balıklar bilsin” de.

Pilavdan bir kere dön, bak bakalım başına neler geliyor.

Nankörlüğün diğer ismi alışkanlık olmuş!

Sıkıştıkları zaman “sende alıştırmasaydın arkadaş” deyip çıkıyorlar işin içinden.

Aslında haklılar.

Sen alışacak kadar yüzsüzsen, ben de seni alıştıracak kadar kafasızım demek ki!

Neden altın yumurtlayan tavuğu kesiyorsun ki, bırak tavuk stresini attıktan sonra yumurtlamaya devam etsin. Tavuk deyip de geçmeyin onlar da en az bizler kadar etkileniyorlar etrafta olan bitenden. Sıkıştıklarında, sıkıldıklarında, yumurtlamayı unutuyorlar işte.

Yumurtlamamak gibi bir niyetleri de yok zaten.

Eski bir atasözü var şimdilerde bu sözün benzeri daha revaçta; Hani her zaman pilav yemeyen bir papaz var.

Benim yazacağım daha başka, ‘keçi her zaman püsküllü oğlak doğurmaz diye.’

Arada sıska, çelimsiz, çirkin oğlaklarda doğurur.

Püsküllü olanlar ya manken oluyor ya da dizi filmler de oyuncu zaten.

Felsefe yapmayı bir kenara bırakayım da kitabın ortasından yazayım en iyisi.

Başkasını sırtından geçinen, hiçbir iş yapmadan toplumdan saygı görmek için uğraş veren, Onun bunun çantasını taşıyarak, Önemli insan pozlarında kaldırımlarda yer işkâl eden!

Atmaya başladığı zaman, mangalda kül bırakmayan. Anlattığı palavralara kendisi de inandığı için başkalarının da inanmasını bekleyen, inanmadıkları zaman, muhatap olduğu insan hakkında türlü rivayetler çıkaran insanlardan bahis ediyorum.

Bu insanlara prim vermeyin, çalışmadan başkalarının sırtından hayatlarını idame edemesinler.

Bizim iyilik başlığı altında yaptığımız yardımlar.

O insanların yaşam felsefesine haline gelmiş.

Bugün ben yardım ediyorum, yarın öbürü, daha sonra başkaları.

Hep yazıyorum ya bizler saf kalpli iyi insanlarız.

Düşkün durumda olanların yardımına koşmak bizim hamurumuzda var. Atalarımızdan öğrendiğimiz de bu.

Gözünüzü seveyim, yardım edeceğiniz insanı çok iyi seçin.

Yaptığınız yardımın gerekçesini de karşınızdakine çok iyi anlatın.

Anlatamazsanız bu karşıdaki insanda alışkanlık haline geliyor ve periyodik zamanlarda kapınızı aşındırmaya başlıyor.

Yardım gizli olur.

Siz sanıyorsunuz ki muhatabınız yalnızca sizin kapınızı aşındırıyor.

Farklı ortamlarda, sizin yardım ettiğiniz kişiye, başkalarının da aynı şekilde davrandığını duyunca yıkılıyorsunuz.

Hele de verdiğiniz paralar ciddi paralarsa!

Bir hesap ediyorsunuz, adamın aylık kazancı sizin aylık kazancınızdan kat kat fazlaya geliyor.

“İyilikten maraz doğar”, diye ben söylemedim.

Kim bilir, kimin canı yandı da adam filozof oldu. Oturdu oturdu kendisine yapılanı yediremedi de bu cümleyi söyledi.

Her neyse, fazlada başınızı şişirmek istemiyorum.

Bir atasözü ile bağlıyalım yazıyı.

EŞEĞE ŞARAP İÇİRMİŞLER, ÇULUNU BAHŞİŞ VERMİŞ.

Ne alakası var demeyin

Var... Var...

 
Toplam blog
: 1280
: 1114
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Deniz tutkunu.Amatör kıyı balıkçısı. Aynı Şarkı ve Ilık Havada Hoşça Kal adlı kitapların yazarı ..