- Kategori
- Mizah
Eşeğin Mektubu
Eşek hiç mektup yazar mı demeyin? Bu devran böyle sürdükçe, iki ayaklı eşekler dört ayaklıların pabuçlarını dama attıkça daha ne mektuplar yazar ne mektuplar…
Şaka bir yana, divan şairlerinden Şeyhi, Harname(Eşeğin Mektubu) mesnevisinde bir eşeğin başından geçenleri bakın nasıl dile getiriyor:
Zayıf ve güçsüz bir eşek vardır. Sahibi ona yıllarca odun, su taşıtmış; iyice çaptan düşünce de boşu boşuna yem yemesin, başa dert olmasın diye başıboş salıvermiştir. Zavallı eşek otlarken otlakta göğüslerini gererek dolaşan besili öküzler görür, başlarındaki boynuzları taca benzeterek pir eşeğe; “Onların başlarındaki taç neden/Bizde bu yoksulluk ve ihtiyaç neden?” diye sorar. Pir eşek öküzlerin niye böyle olduklarını anlatır, aralarındaki farkı belirtir ama eşek söz dinlemez, onların yaptıkları işi ben de yaparım, deyip, ekinlere dalar, işlediğini sanarak başakların hepsini yere döker, tarlayı kara toprağa döndürür…
Durumu gören ekin sahibi öfkeyle eşeğin üstüne yürür, eline bir odun alarak onu iyice döver. Bununla yetinmez, eşeğin kulağını, kuyruğunu keser. Can acısıyla kaçarken pir eşek onu durdurur, başına ne geldiğini sorar. Bizimki içini çekerek: “Batıl isteyip haktan ayrıldım/ Boynuz umdum, kulaktan ayrıldım” der.
Olay bize “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak” deyimini anımsatıyor ve başkalarına özenen yeteneksiz kişilerin düştükleri kötü durumu yansıtıyor.
Olmayacak hayaller peşinde koşan ve haddini bilmeyen iki ayaklı eşeklere duyurulur.
Ne diyor atalarımız:
“Sen seni bil sen seni
Sen seni bilmez isen
Patlatırlar enseni!”
Erhan TIĞLI
**********