Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ekim '12

 
Kategori
Deneme
 

Esir kalanlar

Esir kalanlar
 

Alıntıdır


Aşağıdaki satırlarım, Tuluyhan Uğurlu'nun 'İstanbul Kanatlarımın Altında' müziğine eşlik etti... Müzikle daha bir anlam kazanıyorlar sanki...
...

Sonbaharın ‘son’u çizili gökyüzünde. Bulutlara asılı, bir iniyor aşağı, bir çıkıyor yukarı küskünce. Kimsenin onu sevmediğini biliyor, hep hüzünlü bakışları, hep yaşlar doldurmuş göz pınarlarını. Aktı akacak derken, bırakıyor kendini, buluyor damlalar halinde benliğini. Duyuyor insanları, hep sövüyorlar kendine. Başlarının üzerinde yarım aydan renkli kumaşlar taşıyorlar, adına da ‘şemsiye’ diyorlar, hüznünden kaçar hallerde. Sevmiyor onu hiçbiri, kucaklamak istemiyor. Bense bir camın ardından izliyorum, çok da farklı değilim başkalarından. ‘Son’ olmasaydı adı, bir başkaca olurdu benim de yüreğimden akanlar. Lakin sövmüyorum yine de. Kederinin ağırlığı sarıp sarmaladı karanlık koridorlarımı. Usulca, incitmeden sızdılar aydınlık odalarıma. Harf harf dokudular ortaya çıkardıkları resmi. Ve bulutlara asılı o ‘son’ gibi, kendi dünyamda bir ‘melankoli’ kazındı usulca.

Gönülsüz bir bahar günü bugün, evet. Başındaki ‘son’ yüzündendir pijamalarımı gün ortasında çıkarmayışım. Ve büründüğü o ıslak, karanlık benliğindendir bu camın kenarına oturup, polar battaniyeme sarılışım. Suçlu mudur hep bu sonbahar, hep ona mı aittir bu melankolik duygular? Yoksa ben miyim her gelişinde fırsat bilip onu sahiplenen? Issız dehlizlerimi beslemek için ben miyim o ‘son’larda kendimi arayıp bulan? Dinlemek istiyorum bu defa anlattıklarını sonbahar. Bir dinlesem, duyacağım belki nankörlüğümü. Bir sussa şu öfkeli, huysuz yanım, melankolinin dokunaklı seslerini işitebilecek kulaklarım. Susuyorum. Önce dudaklarım, sonra zihnim susuyor sırayla. Vakit, yüreği konuşturma vaktidir diyorum, bırakıyorum sözü ruhumun aynasına.

‘Bir yanın o senin’ diyor bana yüreğim. ‘Ne bir suç var ortada, ne de bir suçlu...’ Ben hep hükümlü tuttum halbuki o melankolileri. Ve hep azmettirici buldum baharın son demleriyle kıştan kalma o karanlıkları. Ne hükümlüyü özgür bıraktım dışarı, ne de karanlıkları kucakladım kendimden içeri. Şimdi yüreğim salıveriyor hepsini. Yıllar sonra, zihnim adına, tüm benliğim adına içten bir özürle af diliyor onlardan. Ve affediliyor. Yüzü kızarıyor zihnimin, benliğimin... Bunca yıl esir tutmuş onları, kelepçelemiş, dört yanı duvarla kaplı odalarda hapsetmiş melankolinin yankılarını ama affediyor onlar tüm bu karamsarlıklarına rağmen. Yüreğimin her kıpırtısının etrafını sarmalıyorlar, ve kusursuz bir dengeye ulaşıyor yüreğim ilk defa. Yazdığım her satıra, zihnimde dolaşan her ‘ilk’e, ‘son’a dokunuyor, bir iz bırakıyor kendinden. Ve zihnim onunla tanışıyor ilk defa. Zindan köşelerinde sakladığı bu tatlı acı hisle tanışıyor, ondan hoşlanıyor. Onun, her zaman yüreğiyle aşk yaşadığını artık biliyor. Ve bu yasak aşka, bir aşık da kendisi oluyor.

Melankoli açıyor içimde bu sonbahar günü. Prangaları atmanın hafifliği üzerinde... Sonbaharınsa harfleri kıpır kıpır şimdi... Zincirleri kırmış rüzgar, üflemiş bulutu uzaklara. Ve hüznüyle barışık, güneşin miskin sarısına tutunmuş bizim ‘son’uncu bahar...

 
Toplam blog
: 13
: 942
Kayıt tarihi
: 18.07.12
 
 

Gezmeyi, görmeyi, keşfetmeyi seven, balık burcuna ait olduğundan hayallerinden vazgeçemeyen, bir ..