Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Eylül '07

 
Kategori
Kültürler
 

Eski bir tapınak yazıtından alıntı: "Herkesin bir öyküsü vardır"

Eski bir tapınak yazıtından alıntı: "Herkesin bir öyküsü vardır"
 

Bu dünyada öyküsü olmayan insan var mıdır? "Yoktur" diyen sesinizi duyuyorum.. Tarih boyunca öyküsü olan imsanlara ne çok söz söylenmiştir: Kimi yazıtlarda bir yerlerde duruyor, kimi müzelerde, çoğu da kitaplarda, kütüphanelerde... Hayat üzerine ne çok söz söylenmiş ve daha na kadar da çok söz söylenirse söylensin, hayatın zaptedilmesi, bir erdeme dönüştürülmesi pek de mümkün görünmüyor. Yani demek istiyorum ki, söylenmiş bunca güzel sözlere karşın dünya hala da barış içinde yaşanabilir bir hal almış değil. Bunca tecrübeye, bunca bilgeliğe kaşılık; yaşanmış acı-tatlı kişi ve toplum hayatından süzülüp gelen bunca güzel söz toplamına karşılık, hayatların toplamı güzel değil...

Korku var, savaş var, kin var, nefret var; en acısı da ırkçılık var!.. Din savaşları var yerküremizde...

Hep birlikte okuyalım, bilgemizin yazıttaki sözlerini:

"Gürültü-patırtının ortasında sükunetle dolaş;
Sessizliğin içinde huzur bulunduğunu unutma.

Başka türlü davranmak açıkça gerekmedikçe herkesle dost olmaya çalış.

Sana bir kötülük yapıldığında, verebileceğin en iyi karşılık unutmak olsun.
Bağışla ve unut. Ama kimseye teslim olma. İçten ol; telaşsız, kısa ve açık seçik konuş. Başkalarına da kulak ver. Aptal ve cahil oldukları zaman bile dinle onları; çünkü dünyada herkesin bir öyküsü vardır.

Yalnız planlarının değil, başarılarının da tadını çıkarmaya çalış. İşinle ne kadar küçük olursa olsun ilgilen; hayattaki dayanağın odur. Seveceğin bir işi seçersen yaşamında bir an bile çalışmış ve yorulmuş olmazsın. İşini öyle seveceksin ki; başarıların bedenini ve yüreğini güçlendirirken verdiklerinle de yepyeni hayatlar başlatmış olacaksın.

Olduğun gibi görün ve göründüğün gibi ol. Sevmediğin zaman sever gibi yapma. Çevrene önerilerde bulun ama hükmetme. İnsanları yargılarsan onları sevmeye zamanın kalmaz. Ve unutma ki, insanlığın yüzyıllardır öğrendikleri, sonsuz uzunlukta bir kumsaldaki tek bir kum taneciğinden daha fazla değildir.

Kaybetmeyi ahlaksız bir kazanca tercih et. İlkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer. Bazı idealler o kadar değerlidir ki; o yolda mağlup olman bile zafer sayılır. Bu dünyaya bırakacağın en büyük miras dürüstlüktür.

Yılların geçmesine öfkelenme; gençliğe yakışan şeyleri gülümseyerek teslim et geçmişe. Yapamayacağın şeylerin yapabileceklerini engellemesine izin verme.

Rüzgarın yönünü değiştiremediğin zaman, yelkenlerini rüzgara göre ayarla. Çünkü dünya, karşılaştığın fırtınalarla değil, gemiyi limana getirip getiremediğinle ilgilenir. Ara sıra isyana yönelecek olsan da hatırla ki, evreni yargılamak imkansızdır. Onun için kavgaları sürdürürken bile kendi kendinle barış içinde ol.

Hatırlar mısın doğduğun zamanları; sen ağlarken herkes sevinçle gülüşüyordu. Öle bir ömür geçir ki, herkes ağlasın öldüğünde, sen mutlulukla gülümse... Sabırlı, sevecen, erdemli ol... Önünde sonunda bütün servetin sensin." (XSENTUS İ.Ö.9.YY)

Yıllardır okuyup, kesip bir kenara koyduğum yazılardan birini aldım sayfama. Bu yazıyı Kartal Kızılay'ın çıkardığı bültenden ayırmışım. Bir pazar yazısı olsun... Okuyanlar da umarım ki beğenir...

"Sabırlı, sevecen, erdemli ol!.." diyor, bilge adam... İyi de nasıl olacağız?.. Ne sabırlı olabiliyoruz, ne sevecen ne de erdemli... Hele de şimdilerde... Aman yarabbim bir hırs ki, sormayın; mala-mülke, paraya, makam ve mevkilere...

Güzel şeyler, güzel idealler düşünerek; hep umutla, ama daha çok dost olarak; dostları çoğaltarak yaşayabiliyor muyuz?..

Bugün 23 Eylül 2007 Pazar: Sabırlı, sevecen, erdemli olmak çok güzel; hele de dost olmak...

Bu dünyaya gelmekle başlar herşey; o halde bu dünyada güzel olan her yeni şey seninle başlasın!...

 
Toplam blog
: 323
: 2029
Kayıt tarihi
: 04.09.06
 
 

Yaşanan her hayat en iyi hayattır; yeter ki içinde kötülük olmasın!.. ..