Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Aralık '09

 
Kategori
Spor
 

Eski Cola kapaklarındaki futbolcu fotoğraflarından...

Eski Cola kapaklarındaki futbolcu fotoğraflarından...
 

1978 yılıydı.

Güneşli bir cumartesi günüydü ve babam beni işe götürmüştü. Öylesine heyecanlıydım ki… Hayır, babamın iş yerine gidiyor olmak değildi benim bu kadar heyecanlanmama neden olan.

İlk defa Fenerbahçe’nin bir maçına gidecektim.

O yıllarda Cola kapaklarından futbolcu fotoğrafları çıkardı. Oturma odasının zemininde yemyeşil bir halımız vardı ve benim birden fazla takım kuracak kadar Cola kapağım vardı. Bütün Fenerbahçeli futbolcuların fotoğraflarının olduğu kapaklar mevcuttu ve o halı üzerine henüz dokuz yaşında olmama rağmen nizami dizilişle takımlarımı kurar, küçük bir misket yardımıyla da birbirleriyle karşılaştırır, maçlar yapardım.

İşte o kapaklardan tanıdığım ancak zaten yakından bildiğim futbolcuları sahada görecektim.

Cemil Turan en fazla merak ettiğim futbolcuydu kuşkusuz. Zaten bütün Fenerbahçeli çocuklar birer Cemil’di o zamanlar.

Ancak başka merak ettiğim futbolcular da vardı. O sene takıma gelmiş İvançeviç isminde bir kaleci vardı. İsmini daha çok radyoda duyuyor, televizyonda da kurtarışlarını izliyordum. Yine bütün çocuklar aynı zamanda birer İvançeviç’ti.

Cem, Alparslan, Yenal, Önder, Şevki, Aydın, Onur, Engin de ismini hep bildiğimiz futbolculardı…

O gün sahada bu futbolcuların hepsini görecektim.

Maç İnönü Stadyumu’nda oynanıyordu. Fenerbahçe’nin rakibi Zonguldakspor’du. İlk Fenerbahçe bayrağım ve kepimi maça girmeden önce çevredeki satıcılardan aldık. O bayrak yıllarca her Fenerbahçe’nin şampiyonluğunda evimizin balkonuna özenle asılacaktı.

Fenerbahçe 1978 yılını şampiyon tamamlamıştı. Bir sonraki şampiyonluk için beş uzun yıl beklemek zorunda kalacaktık.

Yerimiz bugün Beşiktaş Çarşı Grubu’nun oturduğu kapalı tribünde denize yakın taraftaydı. Zonguldakspor taraftarı da Küçükçiftlik, havagazı santralının olduğu yeni açık diye anılan yerdeydi.

Daha maç başlamadan taraftarın söylediği marşları ezberlememiştim.

Kalemizde İvançeviç var

Geri dörtlü çelikten duvar

Orta saha, hepsi canavar

İleri de Cemil Turan var

O gün yaşadığım duygular benim futbol sevgime yön vermiş yerleşik ve çok güçlüydü. Ancak sadece Fenerbahçelilikle ilgili bir şeyden söz etmiyorum.

Büyüsüne kapıldığım, sahanın her tarafında takip ettiğim, bütün korner atışlarında ve duran toplarda gördüğüm, bence Türkiye’ye gelmiş en büyük futbolculardan biri Antiç’in yarattığı etkiden söz edeceğim. Hele tam önümüzde kullandığı ve kalecinin duruş yanlışı yüzünden kale içine tokatladığı duran top golü sanırım benim yıllarca hafızamda yer etmiş ve bugün bu satırlara yazılmasına vesile olacak bir seyirlikti.

Futbolu bu oyunculardan izlemek başka bir etki yaratıyordu.

Antiç sahadaki birçok futbolcudan başka bir oyun oynuyordu.

Fenerbahçe’nin o sene yaşadığı şampiyonluğunda büyük pay sahibiydi. Ancak o sene aynı zamanda Arjantin’de bir Dünya Kupası finali vardı ve yanılmıyorsam Yugoslavya orada olacaktı. Antiç de ülkesine geri döndü. Sonra ben onu her gittiği takımda takip ettim. Teknik direktörlüğünü de. Bir gün Fenerbahçe’nin başına teknik direktör olarak gelebileceğini bekledim durdum.

Antiç yıllarca, Galatasaray'ın bu sene Avrupa Ligi'nde 2. turda rakibi olmuş Atletico Madrid'in teknik direktörlüğünü yapmıştır. Sadece o mu, Real Madrid ve Barcelona'nın da başında bulunmuştur.

Fenerbahçe, Zonguldakspor karşılaşması 4-0 bitti.

Bu maç defalarca o “yeşil halımız” üzerinde oynandı durdu.

Hemen her futbol sevdalısının buna benzer hatıraları vardır. Futbol çok küçük yaşlardan itibaren insanın içinde küçük küçük birikerek çoğalan çok güçlü bir sevgiye dönüşüyor.

Uzay Gökerman

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..