Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mart '07

 
Kategori
Sivil Toplum
 

Eski defterler (4)

Bu da eski defterlerden dördüncüsü…

X X X
DİPLOMATİK DİL

“Diplomatik dil” denilince, hep düşünmüşümdür. Ne demek bu diplomatik dil?... Yani, insanlar konuşurken birbirlerine anlatacakları şeyler için neden lafı dolandırıp durular da meramlarını herkesin anlayacağı bir ifade ile NET olarak anlatmazlar ki?!...

Dışişleri Bakanlığının İnternet sitesinden, “Aralık 2004 Brüksel zirvesi sonuç bildirgesinde yeralan Türkiye’ye ilişkin karar” metnini buldum ve aynen de aşağıya aldım.

Birkaç gün boyunca içeriğini bilmediğimiz bir konuda yazdık durduk. Şimdi -Dışişleri Bakanlığı yetkililerince tercüme edilen- bu metni herkes iyice okusun. Ya da kendisi www.mfa.gov.tr adresine girmek suretiyle oradan da okusun.

Ne diyor bu metin, iyice baksın ve üzerinde düşünsün.

Benim çıkardığım sonuç, kısaca şu; biz size tarih veriyoruz ama, bundan böle biz ne dersek o... İçinde öyle tuzaklar var ki, gelecekte o tuzaklara yakalanırsak, belimizi bir daha doğrultamayız gibi geliyor bana.

İşte onun için diyorum ki, bu sonuç bildirgesini iyice okuyup anlayalım ve MİLLET olarak birbirimize iyice kenetlenelim.

Hele hele şu paragrafı doğru olarak yorumlamaya gayret gösterin lütfen. Benin anladığım gibi ise, vay başımıza gelenler. Dün yazdığım yazı, bu paragrafın endişesi idi.

İşte o paragraf :

” • Müzakerelerin ortak hedefi katılımdır.

Bu müzakereler, sonucu önceden garanti edilemeyen açık uçlu bir süreçtir.

Bütün Kopenhag kriterlerini gözönünde bulundurarak, şayet bir aday ülke üyelik yükümlülüklerinin tümünü yüklenebilecek konumda değilse, ilgili aday ülkenin Avrupa yapılarına tam olarak mümkün olan en güçlü bağla demirlenmesi sağlanmalıdır.”

Altını çizdiğim lafa lütfen dikkat. Bizi AB içine almazlarsa, kapılarında durmamız için ellerinden geleni yapacaklarmış.

Hadi sonuna kadar içinize sindire sindire okuyun ki; geleceğimizden haberiniz olsun.

Bu zirveden bir tarih almak güzel. Biz istemesek de, onlar zaten verecekmiş. Yukarıdaki paragrafın sonu, “Diplomatik dil (!)” ile bunu ifade ediyor. Apaçık ortada...

Şimdi tekrar ifade ediyorum ki, bu sorunun içinden MİLLET olarak ancak çıkarız. Böyle bir konuyu SİYASİLERİN omzuna tek başına yıkmak, yanlışlığın ağababasıdır.

Şimdi “Sonuç Kararı” hadi okuyun...

“Aralık 2004 Brüksel Zirvesi Sonuç Bildirisinde yeralan Türkiye'ye ilişkin karar

Türkiye

17. AB Konseyi, Helsinki’de, Türkiye’nin diğer aday ülkelere uygulanan aynı kriterler temelinde Birliğe katılması mukadder bir aday ülke olduğu üzerinde mutabık kaldığını ve bilahare Aralık 2004’teki toplantısında, Türkiye’nin Kopenhag siyasi kriterlerini yerine getirdiğinin Komisyon’un hazırladığı bir rapor ve tavsiyeye dayanarak kararlaştırması halinde, Avrupa Birliği’nin Türkiye’yle katılım müzakerelerini gecikmeksizin başlatacağına ilişkin olarak Türkiye hakkında kabul ettiği geçmiş sonuç bildirilerini göz önünde bulundurdu.

18. AB Konseyi, Türkiye’nin geniş kapsamlı reform sürecinde kaydettiği belirleyici ilerlemeyi memnuniyetle karşıladı ve Türkiye’nin reform sürecini devam ettirmesine olan güvenini ifade etti. Konsey ayrıca, Türkiye’nin Komisyon tarafından belirlenen altı yasal düzenlemeyi yürürlüğe koyma yolundaki çabalarını etkin bir şekilde sürdürmesini bekler. Siyasi reform sürecini geriye dönülmez kılmayı ve özellikle temel özgürlükler ve insan haklarına tam saygı açısından reformların tam, etkin ve kapsamlı olarak bir uygulanmasını teminat almak amacıyla, bu süreç, işkence ve kötü muameleye karşı sıfır hoşgörü politikasının uygulanması da dahil, Komisyonun 2004 rapor ve tavsiyesinde endişe kaynağı olarak belirlenen tüm noktaları ele alarak Konsey’e düzenli olarak rapor sunmayı sürdürmeye çağrılan Komisyon tarafından yakından izlenmeye devam edilecektir. Avrupa Birliği, reform sürecindeki öncelikleri ortaya koyan Katılım Ortaklığı temelinde siyasi reformlardaki ilerlemeyi yakından izlemeye devam edecektir.

19. AB Konseyi, Birliğe on yeni üye devletin katılmış olduğunu göz önünde bulundurarak, Türkiye’nin, Ankara Antlaşması’nın uyarlanmasına yönelik Protokolü imzalama kararını memnuniyetle karşıladı.

AB Konseyi bu bağlamda, “Türk Hükümeti, müzakerelerin fiilen başlamasından önce ve Avrupa Birliği’nin mevcut üyeliğine dair uyarlamalar üzerinde anlaşmaya varılarak sonuçlandırıldıktan sonra, Ankara Anlaşması’nın uyarlanmasına ilişkin Protokolü imzalamaya hazırdır“ şeklinde Türkiye tarafından yapılan beyandan da memnuniyet duydu.

20. AB Konseyi, iyi komşuluk ilişkilerine koşulsuz bağlılık ihtiyacını vurgulayarak, Türkiye’nin komşularıyla ilişkilerinde kaydedilen iyileşmeyi ve Birleşmiş Milletler Sözleşmesinde yer alan anlaşmazlıkların barışçı yollarla çözümlenmesi ilkesine uygun olarak, henüz çözümlenmemiş sınır anlaşmazlıklarının çözümlenmesine yönelik olarak ilgili üye ülkelerle çalışmaya devam etmeye hazır olmasını memnuniyetle karşıladı. AB Konseyi, önceki Sonuçlara, özellikle bu konudaki Helsinki Sonuçlarına uygun olarak, henüz çözümlenmemiş sorunlara ilişkin durumu gözden geçirdi ve bu amaca yönelik istikşafi görüşmeleri memnuniyetle karşıladı. Konsey, bununla irtibatlı olarak, katılım süreci üzerinde yansımaları olan çözülmemiş anlaşmazlıkların gerektiği takdirde çözüm bulunması amacıyla Uluslararası Adalet Divanına getirilmesi gerektiğine dair görüşünü teyit etti. AB Konseyi, uygun gördüğü şekilde gözden geçirmek üzere, kaydedilen gelişmelerden haberdar edilecektir.

21. AB Konseyi, Avrupa Parlamentosu’nun 15 Aralık 2004 tarihinde kabul edilen kararını not eder.

22. AB Konseyi, Komisyon tarafından belirlenen altı Kanunun Kabul edilmesinden memnuniyet duydu. Yukarıda yazılanlar ile, Komisyon raporu ve tavsiyesi ışığında, Komisyon tarafından belirlenen altı kanunu yürürlüğe koyması şartıyla, Türkiye’nin Kopenhag siyasi kriterlerini müzakereleri açmak için yeterli ölçüde karşıladığına karar verdi.

AB Konseyi, Komisyonu, 23. paragraf temelinde Türkiye’yle müzakerelerin çerçevesi hakkında bir öneri sunmaya davet etti. 3 Ekim 2005 tarihinde müzakereleri açmak üzere, Konsey’i bu müzakere çerçevesi üzerinde anlaşma sağlamaya çağırdı.

Müzakerelerin Çerçevesi
23. AB Konseyi, aday ülkelerin her biriyle yürütülecek katılım müzakerelerinin, bir müzakere çerçevesine dayalı olacağını kararlaştırdı. Beşinci genişleme sürecinin deneyimleri ve gelişmekte olan müktesebatı göz önünde bulundurularak, Komisyon’un önerisi üzerine, Konsey tarafından oluşturulacak olan herdir çerçeve, aday ülkenin kendine özgü durumları ve nitelikleri ile meziyetlerine göre, aşağıda kayıtlı hususlara hitap edecektir.

• Geçmişte yapıldığı üzere, bütün üye ülkeler ile ilgili aday ülkenin katılımıyla kararların oybirliğiyle alındığı Hükümetler arası Konferans tarafından yürütülecek olan müzakerelerin içeriği, her biri ayrı özgün bir alanı kapsayacak şekilde bir dizi fasıla bölünecektir. Komisyon’un önerisi üzerine oybirliğiyle hareket edecek olan Konsey, her faslın geçici olarak kapatılması ve uygun olacak durumlarda her bir faslın açılması için gerekli performans kriterleri belirleyecektir. Bu performans kriterleri ilgili fasıla bağlı olarak, yasal uyum ve Müktesebatın uygulamasında tatmin edici bir sicil ile Avrupa Birliği’yle akdi ilişkilerden kaynaklanan yükümlülüklerle alakalı olacaktır.

• Uzun geçiş süreleri, derogasyonlar ve özgün düzenlemeler ile daimi koruma tedbirleri, yani korunma tedbirlerine temel teşkil etmek üzere daimi olarak elde tutulan hükümler, düşünülebilir. Komisyon bu tedbirleri uygun bir şekilde kişilerin serbest dolaşımı, yapısal politikalar veya tarım gibi alanlarda her bir çerçeve için yapacağı önerilere dahil edecektir. Ayrıca, kişilerin serbest dolaşımının zaman içinde tesisiyle ilgili karar alma süreci, her bir üye devletin azami bir rol oynamasına cevaz vermelidir. Geçici düzenlemeler veya koruma tedbirleri, rekabete ve iç pazarın işleyişine olan etkileri açısından gözden geçirilmelidir.

• Bir aday ülkenin katılımının mali veçhelerine, uygulanabilir Mali Çerçevede yer verilmelidir. Bu nedenle, mali reformu gerekli kılacak şekilde katılımı kayda değer mali sonuçlar doğurabilecek adaylarla henüz başlatılmamış olan müzakereler, ancak 2014’ten sonraki dönemi kapsayacak Mali Çerçevenin oluşturulmasından sonra ve bundan doğacak olası mali reformlarla tamamlanabilir.

• Müzakerelerin ortak hedefi katılımdır.

Bu müzakereler, sonucu önceden garanti edilemeyen açık uçlu bir süreçtir.

Bütün Kopenhag kriterlerini gözönünde bulundurarak, şayet bir aday ülke üyelik yükümlülüklerinin tümünü yüklenebilecek konumda değilse, ilgili aday ülkenin Avrupa yapılarına tam olarak mümkün olan en güçlü bağla demirlenmesi sağlanmalıdır.

• Birliğin temelini oluşturan, özgürlük, demokrasi, insan haklarına ve temel özgürlüklere saygı ve hukukun üstünlüğü ilkelerinin bir aday ülkede ciddi ve devamlı bir biçimde ihlal edilmesi halinde, Komisyon, kendi inisiyatifi veya Üye Devletlerin üçte birinin talebi üzerine, müzakerelerin askıya alınmasını tavsiye eder ve ileriki bir dönemde tekrar başlatılması için şartlar önerir. Konsey, böyle bir tavsiye üzerine, aday ülkeyi dinledikten sonra, müzakerelerin askıya alınıp alınmayacağını ve tekrar başlatılması şartlarını nitelikli çoğunlukla kararlaştırır. Üye Devletler Hükümetler arası Konferans’ta, oybirliği genel kuralına halel getirmeksizin, Konsey kararına uygun hareket edeceklerdir. Avrupa Parlamentosu bilgilendirilecektir.

• Müzakere sürecine paralel olarak Birlik, her bir aday ülkeyle, yoğun bir siyasi ve kültürel diyalog içine girecektir. İnsanları bir araya getirerek karşılıklı anlayışı geliştirme amacıyla bu kapsayıcı diyalog, aynı zamanda sivil toplumu da kapsayacaktır.”

Bu metin içinde, altı çizilecek o kadar çok cümle var ki, ben bana göre en önceliklisinin altını çizdim.

Bakalım siz okuyucularım ve MİLLETİMİN değerli bireyleri... Sizler ne kadar cümlenin altını çizebileceksiniz...

(23 ARALIK 2004)

Yeni yayın tarihi: 28 MART 2007

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..