Eski DYP Milletvekili Amasyalı: 27 Nisan bildirisinden Demirel ve Baykal'ın haberi vardı!

İz sürenler...

Puslu havaları sevenler...

Bulanık suda balık avlamaya çalışanlar...

Süreti haktan görünüp hakkı inkar edenler...

Ramazan günü, gündüz otel odalarında şaraplı ziyafet sofrası kurup, akşam Kur'an'lı İftar sofralarında oruç açanlar...

Halk çocuğuyum diye ortaya çıkıp halka oyun oynayanlar...

"Cambaza bak!" "cambaza bak!" deyip halkı cambaza baktırırlarken cambazlığın kralını yapanlar...

Ve de demokrat geçinip, demokrasinin nimetlerinden de beslenip demokrasiye pusu kuranlar...

Sisler dağılıyor ve sular duruluyor...

Gerçekler ve gerçek yüzler bir bir ortaya çıkıyor!

Bu gerçeklerle örtüştüğü ölçüde de bizim yazılarımız değer kazanıyor ya da değer kaybediyor!

Gün geçmiyor ki, yakın tarihimizle ilgili yeni bir gerçek ortaya çıkmasın...

Son olarak 27 Nisan e-muhtırasıyla ilgili yeni habarlere şahit oluyoruz.

Darbeleri 20. yüzyılın uğursuzluğuna yorup 21. yüzyıla pembe umutlarla merhaba demiştik ki, 27 Nisan sürpriziyle karşılaşmıştık ya...

Şimdi anlıyoruz ki, bazıları için bu, hiç de sürpriz değilmiş!

Eski DYP Kocaeli Milletvekili İsmail Hakkı Amasyalı açıklıyor:

"Demirel 28 Şubat darbesinin temsilcilerine 27 Nisan 2007 öncesi Kadir Gecesi arifesinde (2006 Kasım) İstanbul'da bir otelin terasında şaraplı öğle yemeği vermiştir. Yemekte 28 Şubat darbesinin temsilcisi eski bir ordu komutanı, cumhurbaşkanı seçimi öncesi verilecek muhtıranın içeriğini bir brifingle Demirel'e ve o masada bulunanlara sunmuştur. Aynı akşam İstanbul Sanayi Odası'nda Kur'an ve dualarla iftar programına iştirak edilmiştir. Muhtıranın meydana getirmesi muhtemel sonuçlarının değerlendirildiği bu toplantının bir kısmında bulunan biri olarak sorumluluğum gereği, durum tarafımdan Başbakan Sayın Erdoğan'a, Sanayi Bakanı Ali Coşkun delaleti ile arz edilmiştir. Aynı gün CHP Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal, Meclis'teki odasında ziyaret edilerek görüşme içeriği yazılı metin halinde takdim edilmiştir." (1)

Ne kadar trajikomik bir haber değil mi? Demirel 28 Şubat'ta Cumhurbaşkanı idi, peki, şimdi ne sıfatla kendisine brifing veriliyordu?

Ama esas trajikomik olan, 27 Nisan sonrası ülkede oluşan şaşkınlığı ve kafa karışıklığını gidermek için siyaset düayenleri olarak mikrofonlar onlara uzatılmıştı da onlar da vatan, millet aşkı için davete lütfedip, icabet edip, "Sılahlı Kuvvetlerin Cumhuriyet'i korumak ve kollamak görevleridir..." gibi bir şeyler söyleyerek e-muhtıraya meşruiyet kazandırmaya çalışmışlardı ya;

Meğer o da bir gazetecilik olayı değil, tasarlanan plan gereği görev bölümünün bir parçasıymış!!!

Ayrıca bu haberin, çeşitli vesilelerle yazdığım birçok yazımdaki öngörülerimi ve iddialarımı doğrulaması açısından da benim için ayrı bir anlamı ve değeri bulunmaktadır. Şöyle ki;

1- "Cömert Paşanın konuşması karşısında; darbeler gayr-i meşru çocuk mu acaba?",

"28 Şubat'ın sivil versiyonu milletimize hayırlı olsun",

"Adnan Menderes'in aziz ruhundan özür diliyorum" ve

"Baykal'ın beleş iktidar özlemi suya mı düştü?" başlıklı yazılarımda, siviller olmadan askerlerin darbe yapamayacaklarını iddia etmiştim; demek ki doğruymuş!

2- "Kenan Evren kadar demokrat olamamak",

"Demokrasiden beslenenlerin demokrasiye ihanetleri" ve

"Kışla karavanası yiyen Başbuğ'dan demokrasi kaymağı yiyen bazı sivillere demokrasi dersi"

başlıklı yazılarımda askerin bazı sivillerden çok daha demokrat olduklarını yazmıştım; demek ki doğruymuş!

3- Baykal'la ilgili bir çok yazımda ve son olarak da "Demirel - Baykal ortaklığı sona erdi" başlıklı yazımda, AKP iktidarına karşı yürütülen antidemokratik uygulamalarda Demirel ve Baykal'ın birlikte hareket ettiklerini yazmıştım; demek ki bu da doğruymuş!

Çok geç kalsak da...

Çok bedeller ödesek de...

Gerçeklerin ortaya çıkması çok sevindirici ve umut verici...

(1) Haber kaynağı: 28 Mayıs 2009 tarihli Star internet gazetesi