Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Necip Köni - Adana / TR

http://blog.milliyet.com.tr/necipkoni

02 Kasım '08

 
Kategori
Kent Tarihi
 

Eski evler

Eski evler
 

***ESKİ ADANA TEPEBAĞ EVLERİ***


Sevgili (MB) Milliyet Blog ve Antidepresan T.A.Ş Arkadaşlarım...

Bugüne kadar dayanıp, gelebilen kadersiz eski evlerin bazılarının çatılarına talih kuşu konup, şayet iyi bir varlıklı vatandaşın veya iyi bir kültüre ve tarihe düşkün kurumsal bir firmanın kollarına kendini bırakıp, restorasyon yolu ile kendine şöyle bir çeki düzen verilen, hatta eski halinden çok daha yakışıklı bir konuma gelebilen bu tarih ve kültür kokan evlerimizden bazıları kendilerini çürümekten ve bakımsızlıktan kurtarırlar, ya diğer gariban evcikler ? Onlar ise kaderleri ile başbaşa kalıp, yoksun bir halde çürümeye terk edilirler kendi başlarına malesef..

Bu evler Anadolu'muzun aşağı yukarı her köşesinde, kasabalarımızda, şehirlerimizde çoğu terk edilmiş bir mezbelelik şeklinde kaderi doğrultusunda ayakta durmaya direnç gösterirler. Osmanlı mimari düşüncesi ve yaşam tarzındaki bu eski evlerin, çok büyük tipinden, normal ve küçük tiplerine kadar aşağı yukarı birbirlerine çok benzerler. Örneğin cumba dediğimiz kapalı balkon sistemindeki odaları, salonları onlara ayrı bir özellik katardı.

Büyük tipde olanların içinde avlu dedğimiz iç bahçe, hamamı (banyosu) avlunun bir köşesinde, mutfak ve yemek odası veya salonu ise avlunun diğer köşesinde bulunurdu, genelliklede avlunun bir yerinde mutlaka bir çakma su tulumbası bulunurdu. Bu tip evlere halk arasında durumuna göre "Konak" denirdi. Bu tip büyük evlerin ısıtmasıda hayli zorlu olurdu. Aşağı yukarı her odasında bir kömür veya odun sobası bulunurdu. Kışın o soğuk havalarda bu sobaların üstünde kestaneler pişirilip, güzel sohbetlerle yenilirdi. Yazın ise o sıcak günlerde özellikle misafir odalarında, evin salonunda ve yemek odasında tavana asılı büyük tavan vantilatörleri olurdu. Bu evlerin yapılış tarzları, bulunduğu yörenin iklim şartlarına göre planlanmış olup, örneğin tavan yükseklikleri üç metreden başlayıp, beş-altı metreye kadar yükselebilirdi.

Oda sayıları, dört odadan başlayıp onaltı, yirmi odaya kadar çıkabilirdi. Nerdeyse bir küçük otel havasına bürünürdü. O eski zamanlarda, o eve gelen uzaktan misafirler genelde ev içinde yatılı misafir olarak kalırlardı. Yemek odaları oniki kişiden başlayıp, yirmi kişinin aynı anda aynı masada veya yer sofrasında yemek yeme imkanları olurdu.

Bu büyük evlerin genelde iki kat arasındaki merdivenleri ise ahşap tahtadan yapılırdı. Pencerelerinde altdan üste doğru pencere yüksekliğinin yarısı kadar pergole denilen karolajlı ahşapdan tahta gölgelikler veya pencere yüksekliğini tamamen kapatan ahşap tahta panjurlar olurdu.

Evin zemin katlarının taban döşemeleri genellikle taşdan, üst katların taban döşemeleri ise ahşap tahta kaplama olurdu. Çatıları ise kırmızı kiremitlerle kaplı, çatı bulunmayan dam bölümleri ise iyice sıkıştırılmış toprak dolgu kaplama ile dış hava etkenleri yağmur, rüzgara direnç gösterirlerdi.

Şimdi son zamanlarda malumunuz bu ayakta direnmeye gayret eden, hatta bazı şehirlerde ve yörelerde "Silt" bölgesi ilan edilmelerine rağmen bazı vicdansız, kültür ve medeniyetden nasibini alamamış kişiler, bu güzelim nostaljik, tarih kokan yapıları yakarak, yıkarak yok edip, kendi menfaatları çerçevesinde onların yerine estetik ve mimari değeri çok basit betonarme yığınlarından oluşan sevimsiz kütleleri insanların nefes alamayacağı tarzda inşaa edip, eski kültür ve medeniyetimizi bizlere unutturmaya çalışmaktadırlar malesef.

Yazımın bu son paragrafında ise sizlere küçük bir anımı anlatmak istiyorum, müsaadelerinizle.. Yıl-1990 İtalya'da Floransa ( Firenze) şehirini turistik olarak geziyoruz. Bir anda o rönesans devri dar sokaklardan şehrin belediye binası önüne geldik. Bu belediye binası (XVI) onaltıncı yüzyılda yapılmış ve o tarihden Yıl-1990 tarihine kadar aynı şekilini muhafaza ederek ve aynı belediye hizmet binası olarak kullanıldığını öğrenince bayağı şaşırmıştık biz Türk kafilesi olarak, çünkü aynı bina bizde olsaydı şayet, belkide akıbeti (sonu) ne olurdu diye de hep beraber orada bir birimize espiri ile sormuştuk ister istemez elbetde.. Bir milleti millet yapan ise; örfleri, adetleri, kültürleri ve medeniyetleridir hiç şüphesiz..!

Sizlere bol bol sevgiler ve saygılar sunarım, efendim...
NECİP KÖNİ - İ S T A N B U L / TR

*RESİM* NECİP KÖNİ - ARŞİVİ

*KAYNAK* RESİM GALERİM

 
Toplam blog
: 298
: 8548
Kayıt tarihi
: 07.06.07
 
 

Necip KÖNİ - İnşaat Mühendisi olup, güzel sanatlar onun bir hobisidir. Resim yapmak (karakalem çalış..