Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Kasım '08

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Eski sadece antikaysa para eder… Antika da kolay el değiştirmez!

Eski sadece antikaysa para eder… Antika da kolay el değiştirmez!
 

Geçmişi hatırlamaya geldiği zaman, sanırım hepimiz zar tutuyor, taş çalıyor, iskambil kâğıtlarına tırnak atıyoruz…

İnsanın kendini kandırması zordur oysa!

Eskiyi nasıl istersek öyle anımsıyoruz!

Evliliği denemiş, yürütememiş kadın ve erkeklerin, ilişki biter bitmez ve <ı>hatta bitmesini bile beklemeden eski sevgililerine dönmeleri, dönmeye çalışmaları, geçmişe düşünce gücümüzle kattığımız <ı>hile, <ı>garanticilik, kolaycılık biraz da alternatifsizlik değil mi?

Oyunun kuralları çok basit aslında dünya döner, zaman geçer.

İnsanlar değişir!

<ı>Eski sevgililer de değişir…

Siz zaten çoktan değişmişsinizdir…

Ne demek istediğimi daha iyi anlamanız için okul yıllığına arkadaşlarınızın hakkınızda yazdıklarını tekrar okumanızı öneririm…

Geçmişe bakan pencereleri bugünü havalandırmak için aralık bırakmak yeter, fazlası fırtınalara sebep olur…

***<ı>

<ı>Eski sevgilileriyle tekrar bir araya gelen insanlar ilk buluşmalarında ne konuşur?

<ı>

— Kahveyi hala sütsüz mü içiyorsun?

— Unutmamışsın evet...

—Yeşil bir kazağın vardı, sana çok yakışırdı duruyor mu hala?

— Annemlerde, bir yerlerdedir.

— ilk hangi filmi izlemiştik beraber?

— Top Gun! Şarkısı neydi dilimin ucuna geldi ama

- Take my breath away

— Ah evet… Phil Collins’i de severdin sen…

— Bir keresinde beraber Bodruma gitmiştik, sen evdekileri okul gezisine gidiyoruz diye kandırmıştın… Annen arkadaşlarından durumu öğrenmişti sonra uzun bir süre seni babana şikâyet etmekle tehdit etmişti…

— O yıl babamı kayıp etmiştik?

— Evet, nur içinde yatsın unutmuşum…

— Sonraki yıl sen Üniversiteye gitmiştin, ben ilk yıl kazanamamıştım… İstanbul’a gelmeyi çok istedim ama olmadı işte…

— Param olduğunda İzmir’e seni görmeye gelirdim…

— Tatillerde ailenin yanına gelmemenden, İzmir’e gelişlerinin seyrekleşmesinden, hayatında başka birinin olduğunu anlamıştım...

— Hatırlatma ne olur!

— Bir gün sana sürpriz yapmak istedim… Okul çıkışında iliklerime kadar ıslandığım, o kızı yanında gördüğüm anı hiç unutmuyorum

— Sana defalarca mektup yazdım, göndermeye elim varmadı…

<ı>

<ı>Bütün suç uzuvlarda ve organlardadır… İnsanlar sütten çıkma ak kaşıktır… Mektup yazılır göndermeye el varmaz, telefon etmeye yüz tutmaz, akıl zaten karışık, kalp desen kırık, gözler hep onu arar…

***

Lise döneminde başlayıp üniversite yıllarında, kızın ansızın aklınca sürpriz yapmaya niyetlenip, sevgilisini okul çıkışında başka bir kızla yakalamasının sona erdirdiği eski bir hikâyenin günümüze taşınma çabalarının diyaloglarıydı bunlar…

Okullar bitmiş, adam askere gitmiş gelmiş ilişki kurumsal bir şirketin duvarları arasında yaşanmış, olaya daha ciddi yaklaşılmış olsaydı ve eski sevgililer tekrar buluşsaydı?

— Kırmızı suratlı, göbekli, kel kafalı bir müdür vardı sizin departmanda neydi adı?

— Şu Genel Müdüre sürekli takla atanı diyorsun değil mi?

— Evet.

— Toygar Bey…

— Mine’ye asılmıyor muydu o?

— Evlendiler ya onlar! Senin haberin yok şirketten ayrılmıştın tabi…

— Hadi canım! Mine nasıl evlenmiş o adamla?

—Paranın gözü kör olsun… Evlilikleri yürümedi. Çocukları oldu bunların Rus bir bakıcı tuttular… Mine’yi uyardık biz tabii. “Yapma etme” dedik, dinlemedi… Bir gün rahatsızlanınca eve erken gitmiş, Rus bakıcı Toygar Bey’e şefkatli davranıyormuş…

— Hadi canım!

— Valla… Depresyona girdi kız… Tedavi gördü yıllarca.

— Şimdi ne yapıyor?

— Eski sevgilisi vardı ya bunun!

— Bora.

— Borayla beraber…

— Çocuk?

— Annesi bakıyor?

— “Çocuk” dedin de madem boşanacaktın keşke yapmasaydınız şu çocuğu…

— Bilsem böyle olacağını!

— Zaten o yarmayla evlenmen de hataydı ya neyse!

— Senin yüzünden! Evi bile tutmuştuk… Nişanlıydık yahu!

— Ne olur hatırlatma o günleri, arkadaşların gazına geldik… Yoksa ne işim olurdu benim…

***

<ı>Hayalet hisler insanı yanıltır…

Uzaktan bakınca geçmiş güzel görünür…

Eski sadece antikaysa para eder… Antika da kolay el değiştirmez!

Kendimizi kandırdığımız kadar başkalarını kandırsaydık ve bu kandırışların hepsi suç sayılsaydı, hayatımızın çok uzun bir dönemini demir parmaklıkların ardında geçirmek zorunda kalırdık…

Dediğim gibi insanın kendini kandırması zordur oysa!

İlişki bittikten sonra tarihin sayfaları arasında sevmeye hazır birilerinin olduğunu düşünmek garanticilik, evleri ayırdıktan sonra ilk fırsatta o kişiyi aramak kolaycılık

Yıllar önce bitmiş bir aşkı tekrar alevlendirmeye çalışmak! Saçmalıktır.

 
Toplam blog
: 1280
: 1114
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Deniz tutkunu.Amatör kıyı balıkçısı. Aynı Şarkı ve Ilık Havada Hoşça Kal adlı kitapların yazarı ..