Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ağustos '07

 
Kategori
Güncel
 

Eskimiş yeni buluşlar

Eskimiş yeni buluşlar
 

Resim


Seçimin hemen ardından tekrar havanda su dövülmeye başlandı. Hala sürdürülüyor. Halbuki seçim öncesinde denenen bu eylem, Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanlığını önledi ama öncülerine unutamayacakları bir şok yaşattı. Seçim sonuçları bu tavırların bir getirisi olamayacağını açıkça gösterdi. Üstelik, seçimlerden daha önce Anayasa Mahkemesi bu gerçeği kavramış olmalı ki; CHP ve Cumhurbaşkanı'nın dava ettikleri Anayasa'nın bazı maddeleri ile ilgili değişiklik tekliflerinin iptali istemini reddederek bu işin böyle yürümeyeceğini anlatmış oldu. Buna rağmen, durumu kabullenmekte zorlananlar, ırmağı tersine akıtma huyundan bir türlü vazgeçmek istemeyenler hala devreden çıkmıyor; olayları tabii seyrine terketmemekte direniyor.

Seçim sonuçlarına göre değerlendirdiğimizde, "yenilen pehlivan" tarafında yer tutan Sabih Kanadoğlu yeni bir cevher döktürmüş: "Abdullah Gül, Cumhurbaşkanı olursa yargılanma yolu açılır" demiş. Çünkü daha önce işlemiş olduğu suçlardan milletvekili dokunulmazlığı sebebiyle yargılanamıyormuş. Abdullah Gül, Cumhurbaşkanı seçilince dokunulmazlığı kalkacağı için yargı yolu da açılacakmış. Bu, her ne kadar masum bir iddia gibi görünse de özünde, tehdit barındırmaktadır. Yani Gül'e, "sen Cumhurbaşkanı olma" demektir.

Ükemizde bu kadar hassas, kılı kırk yaran emekli yargı mensupları, hukuk ve adalet takipçileri varken burada, hak ihlali yapılabilir mi? Bakınız, bu yüksek savcımız, nerelerden neler bulup adalete yol gösteriyor! Milletçe müsterih olalım ve rahat uyuyalım. Böyle kelle koltukta, gece gündüz durmadan, hak ve adalet yolunda ter döken emekli savcılarımız varken, ülkemin ve vatandaşımın sırtı yere gelmez!

Abdullah Gül Cumhurbaşkanı olursa hakkında dava açılır mı? Açılabilir! Yargılanır mı? Yargılanabilir. Mahkum olur mu? Geçmiş deneyimlerimize bakarak söylecek olursak; olabilir. Şimdi siz, "emekli savcılarımız bu kadar titiz, yargıçlarımız bu kadar adil ve tavizsiz ise, bu memleketin hali niye böyle" diye sormak istiyorsunuz değil mi? Yıllardır aynı soruyu ben de kendi kendime soruyorum. Fakat bir türlü tatmin edici cevap bulamıyorum. Aynı suçu işlemiş, aynı kanunun aynı maddesinden, aynı mahkeme tarafından yargılanan iki insandan birinin niçin berat edip, diğerinin niçin mahkum olduğunu anlayabildiğimizde; yediden yetmişe sayısız insanın okuyup, öğrencilerin de ders konusu yaptığı halde, hiç ceza almadıkları bir şiirden, Tayyip Erdoğan'ın niçin ceza aldığını çözebildiğimizde, bu soruya da bir cevap bulacağızdır!

Ya da "Anayasa Mahkemesi, 367 gerekli değildir derse bu ülkede kaos çıkar" diyen Baykal'a kimsenin sesi çıkmazken, "Bu, 367 kararı demokrasinin yüz karasıdır. Daha çok konuşulacaktır." diyen Erdoğan hakkında dava açılacağına dair beyanat verilmesinin ardından, niçin sessizliğe bürünüldüğünü yorumlayabildiğimizde...

İşte, çok titiz emekli yüksek savcılarımızın, emekli hakimlerimizin, emekli bürokratlarımızın gözlerinden bazı şeylerin kaçmasından, bazı şeylerin de gözlerine kaçmasından dolayı böyle abuk, subuk anlamsız, adaletsiz hukuksuz, (fakat hukuki) sonuçlar doğuyor. Bu sonucun ortaya çıkardığı durum ise, tam bir fırsat pazarı oluşturuyor. Fırsatı ganimet bilen "yiyiciler, " leş sinekleri gibi malın üzerine üşüşürken sistem, denetim tercihini "deyiciler" üzerinde yoğunlaştırdığından onlar, yedikçe şişiyorlar ve zamanla hiç bir deliğe sığmayacak kadar hacim kazanıyorlar. Sonuçta, "Sana dar gelmeyecek kodesi kimler yapsın. Tıkalım gel seni deliğe desem sığmazsın.' kuralı mucibince "yiyciler, " hep dışarıda kalıyorlar. Deyiciler ise, zayıf ve çelimsiz olduklarından her deliğe sığdırılıyorlar.

Nedense bu ülkede oy vererek seçenlerle, oy alarak seçilenlerin pek önemi yoktur.Ancak ülkesini çok seven birkaç gazetecinin, birkaç üst rütbeli askerin, birkaç YÖK mensubunun, birkaç yüksek yargıçın ve birkaç yüksek bürokratın önemi vardır.Bunların emekli veya emeksiz olmalarının da pek ehemmiyeti yoktur.

Seçimler sonunda kim iktidar olursa olsun, iktidar dahil herkes; onlara uymalıdır. Laikliğin, demokrasinin, hukukun, sosyal ve siyasal hakların, toplumsal davranış ve eğilimlerin sınırlarını yasalar veya gelenekler değil; onlar belirlemelidir. Meclis onların gösterdiği kişiyi Cumhurbaşkanı seçmeli, kamu alanında nasıl giyinileceğine, ne kadar inanılıp, ne kadar inkar edileceğine onlar karar vermelidir.

Onlar herşeyi bilenlerdir.Tehlikeleri önceden görüp vatandaşları uyaranlardır. Devletin, Cumhuriyetin, demokrasinin ve laikliğin koruyucusu ve bekçisi onlardır. Peki bu bir kaç insan, nasıl bu kadar çok akıllı, nasıl bu kadar çok basiretli, nasıl bu kadar çok seçkin, nasıl bu kadar çok vatansever olmuştur da biz, böyle güdük kalmışızdır?

Bizler nerede hata yapmaktayızdır da onların kalibresine erişmemektedeyizdir? Niçin onlar kadar öngörülü, onlar kadar cumhuriyetçi, onlar kadar laiklik yanlısı, onlar kadar demokrat, onlar kadar vatansever, onlar kadar fedakar, vefakar ve cefakar olamamaktayızdır? Neden onlar bu kadar sevgi ve insanilik ile yoğrulmuştur da bizler, bu kadar çıkarcı ve bencil olmuşuzdur? Niçin hep kendimizi ve çıkarlarımızı düşünerek her fırsatta ülkemizin, milletimizin değerlerini ve geleceğini tehdit etmekteyizdir?

Yoksa bu ülkenin kaynaklarını kurutan hortumculardan biri benim de; farkında mı değilimdir? Eğer ucu bizim hanede biten bir hortum görüyorsanız, lütfen onu kesiniz; beni de kelepçeleyip, ibret-i alem için içeri tıkınız da memleket bir hortumcudan kurtulsun. Bütün dert ve sıkıntılar ulusal ve global krizler, borsanın dalgalanması, ekonomik ve sosyal dengesizlikler, hukuksuzluklar, Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı seçilmesi ihtimalinden veya eşinin başörtüsünden kaynaklanıyorsa ve bu kesin ise, hep beraber meclisin önünde duvar olalım ve onu seçtirmeyelim. Eğer böyle birşey yoksa, buna karşı çıkanların ne demek istediklerini, neyi amaçladıklarını artık anlayalım. Yani avanak olmayalım. Nutuk dinlemeyi bir süre terkedip, herkesin susuzluk tehdidi karşısında olduğu bu ortamda, en çok kimler susuz kalma korkusu yaşıyor bir bakalım.

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..