Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mayıs '12

 
Kategori
Sinema
 

Eskimiş yenilerden izlenilesi bir film: The Vow

Eskimiş yenilerden izlenilesi bir film: The Vow
 

Bir yerde yeni olmak yerine, kendini en yüksek binanın en tepe noktasından atmak en makulüdür. Ama ben, şimdilik bu uygulamayı arka kıvrımlara hapsedip, beynime takılıp kalan ve beni ziyadesiyle etkileyen bir filmi yazmak istiyorum. Gerçi İmbd puanına bakarak değerlendirmeye kalksak buraya yazılacak gibi değil ama şayet burası benim bildirdiğim şeylerden oluşacak bir yerse; o zaman bu film burda olmalı!

***

Efendim, tatil günlerinde yapılacaklar bellidir. Eğer iyi bir seçeneğiniz (ki bu seçenekleriniz on numara arkadaş grubu ile mükemmel bir tatil kaçamağı, alışveriş turları vs) yoksa klasik bir seçenek sizi bekler ki bunlar evde kitap okuma, müzik dinleme, film izleme etkinlikleridir.

En son tatil günümüz malum 1 Mayıs'tı ve eğer ki benim gibi bulunduğunuz yer çeşitli etkinliklerle uzaktan yakından pek alakası olmayan bir yer ise, otomatikman ikinci seçeneğe yönelme ihtimaliniz doğmuş demektir. Nitekim benim de film izleme seçeneğine zorunlu seçmeli bir yaklaşımla başvurduğum doğrudur. Seçilecek film tipi de önemlidir bu tür durumlarda. Bi kere zaten evdesiniz, o halde bu mekanda bulunduğunuzu unutturabilecek türde bir film olması gerekir.

***

En son Ankara seyahatinde, Armada'da gezinirken "mutlaka beni görmelisin" dercesine içime işleyen bir afiş vardı ki, Ankara'dan ayrılırken bir dahaki buluşmamızın çok zaman alacağının bilincinde olarak "yapamam, yapamayacağım şeyler isteme bendenn!!" diyerekten Yeşilçam'a özenti bir veda cümlesi haykırmıştım içimden o afişe.. Ki söylediğim şekilde de Ankara'da, onunla ilk karşılaştığımız yerde onu izleyemedim.. (Tanrım, nasıl bir azap!) ..Nihayet, filmin gösteriminden iki hafta sonra, dün (1 Mayıs), izleme fırsatım oldu ve sonrasında gelen Ankara'da neden izlemediğime dair hayıflanmalar...Aslında taaa o ilk afişle karşılaştığımda anlamıştım, bu filmin beni kendine bağlayabilitesinin çok yüksek olduğunu ama üç maymunu oynamaya karar vermiştim; şartlardan ötürü..

***

Aslında hikaye basit: Esas kızmız ve esas oğlumuzun tanışma faslı ve ardından gelen birlikteliklerinin mutlu sonla bitmesi...Amma velakin bu mutlu sonun ortalarında gelen bir trafik kazası ve hayatlarının tamamen değişim sürecinin başlangıcı...Çok klasik bir anlatım olduğunun farkındayım ama daha fazlasını anlatmaya kalkarsam kendimi filmi anlatıp bitirmiş halde bulacağıma bahse girebilirim...Size sadece bu hikayenin gerçek bir hayat hikayesinden uyarlama olduğunu söylemek ve filmden bir replik sunmak istiyorum:

Replik çiftimizin henüz flört aşamasında iken çekilen bir sahnesinde geçiyor.. Esas kızımız hasta ve hasta haliyle çalışmak zorunda olduğu iş yerinde. Esas oğlanımız, bu haliyle ona destek olmak için bir kutu hazırlamış.. Kutu, kızmızın çalıştığı iş yerinde ve esas oğlanımız da olacakları görebilecek bir yerde..Kızmız kutuyu açıyor ve içinden çıkanlar aynen aşağıdaki gibi sıralanıyor:

"Burnun için ..." (bir kağıt mendil kutusu üzerine yazılmış)

"Başın için..."(Bir ağrı kesici kutusu üzerine yazılmış)

"Bu da kalbin için..." (Esas oğlanın fotoğrafı üzerine yazılmış)


Youtube'dan bir fragmanını izlemenizi tavsiye ederek, hepinize güzel filmlerle karşılaşacağınız güzel bir gün diliyorum...


Palyaço


 

 
Toplam blog
: 9
: 524
Kayıt tarihi
: 01.05.12
 
 

Küçükken Ay Savaşçısı Usagi gibi olmak isterdim. Biraz büyüyünce Linkin Park'ın asi yanı çok cezb..