Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Haziran '08

 
Kategori
Yolculuk
 

Eskişehir-Kathmandu(14) Gandhi ve Amritsar

Eskişehir-Kathmandu(14) Gandhi ve Amritsar
 

Satyagraha

‘Doğru yöntemi uygulamadığımız sürece yaptığımız protestolar beklediğimiz sonuca ulaşmaz. Haksız yasalara uymayacağız, ancak bizi zorlayan polis ve askere de karşı gelmeyeceğiz. Belki tartaklanacak, hapishaneye atılacak, dayak yiyeceğiz. Belki itaatsizliğimiz yüzünden malımızdan olacağız, hatta öleceğiz. Cefa ve eza çekmeye ve bütün bu ızdıraplara katlanmaya hazır ve razı olmayan hiç kimse bize katılmasın. Yumruğu yumrukla, kini kinle karşılayacak olanlar bu yola girmesin! ’

Efsanevi devlet adamı Gandhi bu sözlerle ‘Satyagraha’ yı yani yeni direniş modelini anlatıyor. Gandhi, Güney Afrika da yaşadığı yıllarda geliştirdiği ve ilk örneklerini uyguladığı bu yöntemin ‘pasif direniş’ olarak isimlendirilmesinden rahatsızdı. Çünkü yaptığı şeyin olumlu ve aktif bir direniş olduğunu düşünüyordu. Bunun üzerine hakikat anlamına gelen ‘sat’ ile sebat anlamına gelen ‘agraha’ kelimesini birleştirerek direniş modeline adını vermişti:

Satyagraha ‘ insan inandığı hakikati ilan etmelidir ve hiç kimseye karşı şiddet göstermeden bu hakikat uğruna ölmeye hazır olmalıdır.’’

Bu Hindistan' ın bağımsızlık mücadelesinde milyonlarca insanın direniş yöntemi olmuş. Bu model sayesinde bu süreçte çok fazla kan dökülmesi engellenmiş. Ama yine de Amritsar da gezdiğim Jallianwala Bahçesindeki örnek gibi trajik olaylar olmuş. Neredeyse 90 yıl önce yaşanmış olsa da katliamın izleri olan mermi delikleri ve ölenlerin adları yazlı mermer levhalar, küçük müzede sergilenen, katliam gününü anlatan tablolar hala insanın yüreğini sızlatıyor.

1919 da çıkan bir yasa İngilizlere şüphelendikleri her Hintli yi sorgusuz sualsiz cezalandırma yetkisi vermiş. Bundan sonra olaylar giderek büyümüş. Gandhi 6 nisan da ‘Hartal Günü’nde insanları yeni yasayı protesto etmeye çağırmış. O gün herkes yas ve oruç tutacak, kimse işe gitmeyecek barışçı yürüyüşlerle tepkilerini göstereceklermiş. Bu çağrı o kadar etkili olmuş ki Himalayaların eteklerinden güneydeki okyanusa kadar bütün ülke eyleme katılmış. Her dinden her işten her sosyal statüden milyonlarca insan…

Ancak bu barışcıl eylem tarihte az rastlanacak şiddet olaylarının başlangıcı olmuş ne yazık ki… İngilizler bu ayaklanmaya cevap olarak baskılarını iyice arttırmışlar. İşte o gün Amritsar da sıkıyönetim ilan edilmiş. Hintliler in İngilizlerle her karşılaştığında dizlerini bükerek selamlaması kuralı gelmiş. Bazı sokaklardan geçmek isteyenlerin yerde sürünerek geçmesi emredilmiş. Bu artan baskıları protesto etmek için 20.000 kişi Jallianwala Parkında toplanmış, protesto eylemi sırasında, dar bir geçitten girilen parkın etrafı 150 kadar İngiliz askerle çevrelenmiş. Göstericilere makineli tüfeklerle ateş açtıran İngiliz komutan General Dyer tam 337 yetişkin, 41 çocuk ve 1 bebeğin katledilmesine sebep olmuş.1500 kişi yaralanmış. Bütün bu olaylar da uzun süre dışarıya sızdırılmadığı için ülkenin ve dünyanın uzun süre bu katliamdan haberi olmamış.

Hindistan’ın kurtuluş mücadelesinde dönüm noktası sayılan bu olaylar duyulunca tüm dünyada tepkilere yol açmış. Ancak ne hikmetse insanlara ateş açma emri veren General Dyer ve o zamanın sömürge valisi O’Dwyer İngiliz hükümeti tarafından suçlu görülmek bir yana ulusal kahraman ilan edilmişler. Günümüzde insan hakları ve demokrasi savunucusu kesilen en zengin batı ülkelerinin bu zenginliklerini nasıl elde ettiği ortada, insan haklarını ceplerini doldurduktan sonra uygulamaya başladıkları da…

Bu hüzünlü parktan çıktıktan sonra gittiğim Durgiana Tapınağı kafamda döndürüp durduğum bütün bu olaylarla bağdaştı. Çünkü bu tapınak Tanrıça Durga için inşa edilmiş . Durga nın on kolu var ve bir kaplanın sırtında dolaşıyor. Bedeni güzel ama yüzü korkunç görünüyor. Çünkü o yeryüzüne öldürmek için geliyor. Tanrılar kötü krallarla ve şeytanla savaşırken yenilmeye yüz tuttukları anda onu yardıma çağırıyorlar. Ve Durga gelip tüm kötüleri öldürüyor.

Durgiana Tapınağı tıpkı Altın Tapınak gibi havuzun ortasına inşa edilmiş. 16. yüzyılda yapılmış küçük ama gösterişli bir bina. Havuzun üstünden tapınağa giden köprünün başında tam ortaya asılmış koca bir çan var. Her giren tanrılara selam göndermek için tokmağı çana çarpıyor. Ben de girerken herkesin yaptığı gibi tokmağı salladım. Çan sesi havuzun sularında ve tapınakta dolaşarak Tanrıça Durga ve Lakşmi yi selamladı…

 
Toplam blog
: 18
: 1135
Kayıt tarihi
: 03.07.07
 
 

Diş Hekimiyim. Sebebini bilmiyorum; küçük bir çocukken motosiklet kullanmak, dünyayı gezmek bir d..