Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Aralık '19

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Eskisi olmayanın yenisi olmaz

Eskisi olmayanın yenisi olmaz
 
Gazanfer ERYÜKSEL
 
 I
“Olmamışlık” hissi ve/veya düşüncesi bellekte kayıtlı ölçütlerle dış gerçeklik arasındaki çelişkinin görülmesidir. “Tüh be!” rastlaşması…
 
Yaşanmışlıklardan yola çıkarak oluşan metnin salt yaşananın ifadesi olmaması ise sanatın doğasıdır. Walter Benjamin, “Üretici Olarak Yazar” adlı çalışmasında sanatın/yazının eğilim taşıması gerektiğini, ancak bir başına eğilimin sanat yapıtını oluşturmaya yetmediğini, nitelik ile eğilimin birleştirilmesi gerektiğini vurgular.  
 
 II
İnsanın varoluşunu belirleyen, bilinci midir, yoksa tersine bilinci belirleyen varoluşu mudur?
Bu soruyu, yaşam koşullarının tinsel, sosyoekonomik ve sanatsal yapıları belirlediğini söyleyerek yanıtlamamız mümkündür. Şüphesiz genlerimizden gelen yazılımın da altını çizmeliyiz. 
 
 III
“Eskisi olmayanın yenisi olmaz” derler. Gerçekten de eski, yeninin taşıyıcı annesidir. 
Marks’ın “Politik-Ekonominin Eleştirisi”nin önsözünde belirttiği gibi insanlar, “yaşamlarının toplumsal üretiminde belirli, gerekli ve istençlerinden bağımsız ilişkilere girerler.” Üretim ilişkileri olarak adlandırılan bu ilişkiler insanların “özdeksel (maddi) üretim güçlerinin belli bir gelişim aşamasına denk düşer.” Bu üretim ilişkilerinin toplamı ise toplumun ekonomik yapısını oluşturur.   
 
Bu ifadeden bir adım yürürsek bir toplumsal yapı, onu yıkacak “bütün üretim güçleri gelişmeden önce” yıkılmaz. Bir diğer deyişle yeni üretim ilişkileri, eski toplumun bağrında iyice oluşmadan eskinin yerini alması mümkün değildir. 
 
Bütün bu söylem, suyun deniz seviyesinde 100 derecede kaynamasına benzer. İnsanlık tarihini okurken sömürgecilik ve emperyalizm aşamasından sonra yani işgal, yağma ve talan ile toplumların kendi dinamiklerinin devre dışı kalmasıyla geçilen dönem, küresel sömürünün dehşetinin, kendi kültürlerini (dilleri, inançları, sanatları vb.) yitirmiş, ötekileşmiş toplumların trajedisidir. Bu nedenle çağımız hâlâ emperyalizm çağıdır ve baş çelişme ezilen toplumlarla emperyalizm arasındadır. 
 
 IV
Önyargılar, insanın iç dünyasında örülmüş, düş işlemez duvarlardır. Hatta rüyalarımızın da zindanıdır o duvarlar. 
 
İnsanın kendisiyle ve hayatla yüzleşebilmesi bu düş işlemez duvarın yıkılmasıyla mümkündür. G noktası mutluluğun, bu görünmez duvarın ardındadır. 
 
Görünür veya görünmez duvarlarını önyargıların yıkmadan uzaklara gitmek, kendi gerçeğinden kaçmak değilse nedir? 
 
 V
“Edebiyat, iç dünyayla dış dünya arasındaki gelgitleri, bağları, bağlantısızlıkları bir anlatı kurgulayarak soruşturmak değil midir biraz da?” diye sorar Behçet Çelik, Gamze Akdemir ile yaptığı “Yaşama arzusu yıkım hissi kadar güçlü” adlı söyleşisinde… (Cumhuriyet Kitap Eki, 22 Ağustos 2019) 
 
 VI
“Ne anladın dünyadan?” diye sorarlar ya Âşık Veysel’e, “Say ki” der, “Dolaştım bir Pazar yerini üç metrelik bez aldım da gidiyorum.” 
 
 
Toplam blog
: 227
: 584
Kayıt tarihi
: 16.12.15
 
 

1952 Yılında İstanbul'da doğdu. Pertevniyal Lisesi'ni ve İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akad..