Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Şubat '07

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

Esnaf Diyalogları

Esnaf Diyalogları
 

Türk ekonomisinin bel kemiğidir esnaflar. Sayıları 4 milyonu bulan esnaflar, Türkiyedeki ekonomik dengelerde büyük roller üstlenmektedirler. Fakat son yıllarda esnaflara bir dokunan bin ah işitiyor. Maliyetler, çeşitlilik, ödeme koşulları yönlerinden büyük firmalarla rekabet edememekten yakınıyorlar. Bunun yanında birçoğu, ekonominin kötü durumda olduğundan, ekonomik krizin kapıda olduğundan bahsediyorlar. Birçoğu diyorum, çünkü geride kalan küçük bir azınlık işlerini büyütüyor, büyük şirketler olma yolunda başarıyla ilerliyorlar. Sürekli işlerin kötülüğünden yakınanları incelediğiniz zaman söylemlerinde çokta haklı olmadıklarını görüyorsunuz. Bende yıllardan beri gözlemlediğim ve kendi yaşadığım esnaf diyaloglarını seri olarak yazmayı düşündüm. Hep beraber bir bakalım ekonomik kriz kapıda mı yoksa gerçekte krizi oluşturan insanların kendileri mi?..

Ali usta bir marangozdur. Komşu işyerinin tavsiyesiyle kaplama işi için çağrılmıştır. Gelip ölçüsünü almış, fiyatta anlaşılmış ve belli bir süre sonra da montajını yapmıştır. (Ara not: Ali usta ilk yaptığı işin ödemesiyle ilgili herhangi bir problem yaşamamıştır.) İkinci bir iş için çağırılmaktadır. Telefonla görüşülür, usta 1-2 gün içinde gelip ölçü alacağını söyler. Fakat aradan 1 hafta geçmesine rağmen gelmemiştir. Tekrar telefonla aranır. İşlerinin yoğun olduğunu, fakat mutlaka geleceğini söyler. 2-3 defa daha telefonla arandıktan uzun bir süre sonra Ali usta gelir ve şu diyalog yaşanır;

Marangoz arayan: Ustam hayırdır? Kaç defadır arıyoruz gelmiyosun. Para kazanmak istemiyosun galiba?

Ali Usta: Elimde büyük bir iş var abi. Bırakıp gelemiyorum bir türlü.

Marangoz arayan: Peki ustam niye o zaman “gelemeyeceğim, elimde iş var, sizinle ilgilenemeyeceğim” demiyosun da sürekli “gelicem gelicem” diyosun.

Ali Usta: Ya abi napıyim yani elimdeki büyük işi bırakıp küçük iş için mi geleyim?

Marangoz arayan: Ustam işin büyüğü küçüğü mü olur? Esnaflığa sığar mı bu laf? Bugün küçük iş alırsın bizden, yarın büyük iş. Hem yapamıcaksan, yapamıcam dersin. Boşuna oyalamazsın insanları. Bizde başkasından bakarız.

Ali Usta: (Sırıtarak) İşin büyüğü küçüğü olmaz da büyük işte bırakılmaz yani. Neyse abi kızdırdıysak seni kusura bakma. Geldim sonuçta. Alıyim ben ölçüyü.

Marangoz arayan: Yoğunsan al ölçüyü. Fiyat ver. Anlaşırsak, elindeki iş bitince gelip yaparsın. Acelemiz yok bizim.

Ali Usta: Tamam abi aceleniz yoksa hallederiz mutlaka.

Marangoz arayan: Bi çay verin ustaya.

Ali usta ölçüyü alır. Fiyat vermek için arayacağını veya faks çekeceğini söyler. Ne arar ne de fax çeker. Artık Ali ustadan ümit kesilmiştir. Çevre mahallelerden marangoz aranır. 1 tanesi elinde iş olduğunu, sonra geleceğini söyler ama gelmez. 2-3 ustayla daha görüşülür. En sonunda bir tanesi gelir. Ali usta ve diğerlerinin yaptıkları yeni ustaya anlatılır. Yeni usta, bu tür kişilerin esnaflığın ismini kötüye çıkardıklarını söyler. Kendisininde elinde iş olduğunu, fakat hemen dükkanına gider gitmez fiyat vereceğini, anlaşma yapıldığı takdirde 1 hafta sonra işe başlayabileceğini söyler. Çay içilir, muhabbet edilir. Usta gider. Birkaç gün geçmesine rağmen fiyattan bir haber alınamaz. 10 gün kadar sonra faks gelir. Fiyat 1.750 YTL olarak belirtilmiştir. Yapılacak işe göre fiyat çok yüksektir. Zaten usta sözünde de durmamıştır. Aylar geçer. İş bir türlü yaptırılamamıştır. Kaplamanın yapılacağı yerin görüntüsü rahatsız edicidir, fakat bir türlü işi yapacak usta bulunamaz. Ama hala piyasaların berbat durumda olduğu, esnafın kan ağladığı kulaktan kulağa dolaşmaktadır.

Yücel usta da bu tür işler yapan bir esnaftır. İşini iyi yapması nedeniyle başkası tarafından tavsiye edilerek telefonu verilmiştir. Telefonla aranılır ve ölçü alması için davet edilir. Söz verdiği gün ve saatte gelir. Ölçüsünü alır. Fiyatını verir. Pazarlık yapılır. Fiyat, 450 YTL olarak anlaşılır. Fakat işin önemli olan kısmı söz verilip, verilen sözün zamanında tutulmasıdır. Bu konu üzerinde konuşulur. Diğer esnafın yaptıklarından yakınılır. Söz verip tutmak önemli bir şeydir çünkü. Yücel usta, 1 hafta sonra cumartesi günü sabahtan gelip saat 12’ye kadar montajı yapacağına dair söz verir. Söz verdiği gibi cumartesi günü gelir ve saat 11:30’a kadar montajını yapar. Yücel usta, yaptığı bu işten dolayı, iş yaptığı kuruma bağlı diğer şubelerle de çalışarak kısa sürede yaklaşık 7.000 YTL tutarında iş gerçekleştirmiştir. İlerleyen zamanlarda büyük bir hata yapmadığı takdirde daha fazla iş alma imkanı bulacaktır. (Başka yerlere tavsiye edilerek alacağı işler hariç.) Yücel usta için kriz sözkonusu değildir. Büyüme yolunda ilerlemektedir.

Ali usta, Yücel ustadan daha eskidir bu meslekte. Ama Ali usta gibiler elindeki büyük işi bitirdikten sonra boşta kalacaktır ve “Kriz var abi, piyasalar çok kötü. Kimse iş yaptırmıyor, büyük firmalar bizi yedi bitirdi.” söylemlerini kullanarak yaptıkları hataları göremeyeceklerdir. Yücel usta gibiler de, görüşme için söz verdikleri saatte ve söz verdikleri yerde olarak, müşteriyi yolmak yerine uzun vadede bağımlı müşteri kazanmaya çalışarak, anlaştıkları ürünü söz verdikleri sürede teslim ederek, işleri arttıkça yeni eleman alıp işyerini büyüterek, piyasadaki yerini sağlamlaştıracak, büyük bir şirket olma yolunda ilerleyecektir.

Son 150 yıldır her alanda sürekli yenilenmeler meydana geliyor. O kadar çok şey değişti ki… Esnaflıkta da artık sabah erkenden kepenkleri açıp, müşteri beklemek getiri sağlamıyor. Rekabet büyük. Esnaflar, artık kendi çapındakiler dışında kendinden kat kat büyük devlerle de mücadele etmek zorundalar. Müşteri çekmek için reklam materyalleri kullanmak, müşteri odaklı yaklaşımlar sergilemek, müşteriye ekstra hizmetler sunmak, teknolojiyi kullanmak, uzun vadeli kazançlar sağlayacak bağımlı müşteriler kazanmaya çalışmak gibi stratejiler artık sadece büyük şirketleri ilgilendirmiyor. Esnafında dikkate alması gereken kavramlar bunlar. İşin zorluk kısmına adapte olamayan kişiler, rekabetin yok ettiği eski tatlı karları özleyen büyük – küçük her ticari kurum, sebep olarak krizi işaret ediyor. Krizler tabi ki ekonomik hayatı altüst ediyor. Birçok şirket ve esnaf iflas edip kapısına kilit vuruyor. Fakat krizlerin sonucunda ekonomik hayat sona ermiyor, sadece yavaşlıyor. Sonuçta insanların nefes aldığı her yerde ihtiyaçlar söz konusu. Bu noktada ihtiyaçları en iyi şekilde karşılayanlar büyük krizlerden ufak yaralarla çıkarak daha sonrasında da büyüyebiliyorlar. Krizi hayatlarına ortak edenlerse çok fazla kurtuluş şansı bulamıyorlar…

NOT: Yukarda anlatılan kişiler, olaylar ve rakamlar tamamıyla gerçektir. Yakın zamanda yaşanmıştır.

 
Toplam blog
: 19
: 1175
Kayıt tarihi
: 19.11.06
 
 

Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü,  Marmara Üniversitesi S..