Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Temmuz '10

 
Kategori
Meslekler
 

Esnaf ve sanatkar gelişim raporu

Esnaf ve sanatkar gelişim raporu
 

Osmanlı döneminden bir Bedesten


Ülkemizde toplam işletmeler içinde %98, toplam istihdam içinde %60, toplam üretim içinde %37, toplam yatırım içinde %26’lık paya sahip olan Esnaf ve Sanatkârların GSMH içindeki payına ilişkin bir veri bulunmamaktadır. Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu(TESK)’in Esnaf ve Sanatkâr Raporuna göre Ekim 2008 itibariyle Türkiye de 491 meslek kolunda TESK’e kayıtlı 1, 9 milyon (Türkiye genelinde tahmini 5 milyon) esnaf ve sanatkâr toplumun her kesimine hizmet vermesine rağmen ihtiyaç hissettikleri hizmetleri almakta oldukça sıkıntı yaşamaktadırlar. Meslek Odalarının kuruluş ve teşkilatlanmalarına ilişkin yasalar çerçevesinde farklı meslek odalarına kayıtlı esnaf ve sanatkârlara yönelik kesin istatistikî bilgiler elde edilememektedir. İstatistik bilgilerin koordine edilememesi ise esnaf ve sanatkârları sorunlarına ilişkin verileri tam olarak yansıtmaktan yoksun bırakmaktadır. Toplumsal yapının dinamiğini oluşturan sosyal dengenin güvencesi esnaf ve sanatkârların sorunlarına ilgisizlik önce ekonomik zafiyetlere sonra sosyal sorunlara ve toplumsal yapının deformasyonuna yol açacaktır. TC Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca Esnaf ve Sanatkârlar Değişim, Dönüşüm, Destek (3D) Strateji Belgesi ve Eylem Planı (ESDEP) çerçevesinde başlatılan Esnaf ve Sanatkârlarımızın sorunlarına çözüm getirmesi beklenen planlara katkıda bulunmak amacıyla Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Teknoloji Araştırma Merkezimizce yapılan çalışmalarda aşağıdaki hususlar tespit edilmiş ve çözüm önerilerinde bulunulmuştur.

Küreselleşmeden Olumsuz Etkilenmektedirler

Gümrüksüz ithalat küçük üreticileri olumsuz etkilemekte küresel şirketlerle rekabet edebilme şansları bulunmamaktadır. Alışveriş merkezlerinin (AVM) albenisine kapılan tüketicilerin alışveriş tercihlerinin öncelikle AVM’ler olması da olumsuz bir etken olarak karşılarına çıkmaktadır. Hiper ve grosmarketlerin piyasa paylarındaki artış, sadece bakkalları değil, kasap, manav, kuruyemişçi, şarküterici, ayakkabıcı, kırtasiyeci ve benzeri 80'e yakın meslek grubunda faaliyet gösteren esnafımızı da olumsuz yönde etkilemektedir. Selçuklu ve Osmanlı şehir hayatında önemi yer tutan Bedesten ve Kapalıçarşılar günümüz AVM’lerinin temelini teşkil etmektedir. Ancak Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Bedesten ve Kapalıçarşı Esnaf ve Sanatkârlarının diğerlerinden ayrıcalıklı olmaması haksız rekabet oluşmasını önlüyordu. Ülkemizde perakende emtia satıcılarının yaygınlaşması yeni pazarlama teknikleri promosyonlarla tüketicilerin sürekli özendirilmeleri alışverişin tutku haline getirilmesi başta ekonomistleri olmak üzere devletimizi yönetenleri de kaygılandırmalıdır. Bugün ülkemizin ihtiyacı, bilim ve teknoloji ağırlıklı üretim, sanayileşme ve marka oluşturarak dünya ile rekabet edecek girişimcilerdir. Özellikle son yıllarda yakamıza yapışan rant ekonomisi ile "girişimcilik" büyük yara almışken ve dünyanın sınai ve ticari gelişiminde ülkemizin payı azalırken, sanayici ve girişimcilerin, kaynaklarını böyle alanlara yöneltmesi üzücüdür. Bunun, ülkemiz açısından kaynak israfı anlamına geldiği, ekonomik olmadığı açıktır. Sanayici ve girişimcilerimizin, içerisinde bulunduğumuz bilgi çağında, bilgi ekonomisini geliştirmek, teknolojik standartları yükseltmek, çağa ayak uydurmak, bu konuda öncülük yapmak yerine, küçük sermayeleriyle faaliyet gösteren esnafımızla rekabete girişmeleri mikro açıdan adil değildir, makro açıdan akılcı değildir. Esnaf ve sanatkârlarımızın ortaklık bilinciyle hareket etmeleri girişimcilik ve inovasyon konularında bilinçlendirilmeleriyle markalaşıp kurumsallaşmalarının yolu açılacaktır. Bu hususta öncelikle Esnaf ve Sanatkâr Odalarının etkin faaliyetleri ile Devletimizin yapısal düzenlemelerine gereksinim vardır. Esnaf ve Sanatkârların “Bavul Ticareti” olarak nitelendirilen ölçekte küçük çaplı ithalat ihracat yöntemleriyle de rekabet alanı genişletilebilmelidir. Büyük sermaye sahiplerinin devletimizce ülkemizin ihtiyacı olan yatırımlara yönlendirilmesi ve özendirilmesi de sayısız faydalarının yanısıra alt ve üst gelir gruplarının çatışmasının önüne geçecektir.

Ülkemizde ki Gelir Dağılımından Olumsuz Etkilenmektedirler


Ülkemizde çalışan kesimin çoğunlukla asgari ücret düzeyinde veya düşük ücretle asgari geçim şartlarında yaşam sürdürüyor olması da esnaf ve sanatkârların satışlarını olumsuz etkilemektedirler. Bu durum birçok esnafın “veresiyecilerden başka müşterimiz kalmadı” şeklinde sızlanmasına yol açmış ve veresiye defterlerinin alacak hanesinde tahsili güç rakamlarda artış sağlamıştır. Kar marjı düşük esnafın komisyon ödeyerek kredi kartları ile satış yapmaktan kaçınması doğal karşılanmalıdır. Kredi kartı ile satış anlaşmasında Bankaların büyük mağazalar ile küçük esnaflara karşı ayrımcı tutumu ise esnaf ve sanatkarlar için handikap oluşturmaktadır. Rekabet Kurumunun bu gibi haksız rekabet ortamları oluşturulmasına da önleyici tedbirler alması beklenmektedir.

Mevzuat Bürokrasi Vergi ve Sosyal Güvenlik Uygulamaları


Ekonomik ve sosyal dengeler ile tüketicilerin korunması, trafik ve çevre sorunlarının önlenmesi bakımından Büyük Mağazaların faaliyetlerinin bir kurala bağlanması gereklidir. T.C. Anayasasının 173'üncü maddesi, "Devlet esnaf ve sanatkârı koruyucu ve destekleyici tedbirleri alır" şeklinde emredici bir hüküm içerdiği halde Türkiye, Anayasalarında böyle bir hüküm dahi bulunmayan Avrupa ülkelerinden çok geride kalmıştır. Şirket kurmak için 10 kalem evrak talep edilirken bir dükkân açmak için 17 kalem evrak talep edilmektedir. Örneğin; Bir AVM yahut grosmarket Pazar ve diğer tatil günlerinde kanun gereği serbestçe faaliyetini sürdürebilirken bir esnafın Pazar ve tatil günleri için belediyelerden özel izin alma zorunluluğu vardır. Esnaf ve sanatkârlar ile esnaf ve sanatkâr meslek kuruluşlarının yararına yönelik olarak 507 ve 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkâr ve Meslek Kuruluşlarına ilişkin kanun ve ilgili 6762 sayılı Türk Ticaret Yasası ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalara ilişkin kanunlarda gerekli ve beklenen değişiklikler gerçekleştirilerek günümüz koşullarına göre düzenlenmelidir. Esnaf ve Sanatkârlar, yasal tanımıyla; geliri ancak geçimini temin edecek kadar az olan toplumsal kesimdir. Esnaf ve Sanatkârları destekleme politikalarının amacı, hedef ve ilkeleri, gelişmiş ülkelerinkinden farklı olarak belirlenmek durumundadır. Destekleme politikalarının temel amacı; yapısal dönüşümden zarar gören toplumsal kesimlere destek vermek, onları üretken kılmak ve rekabet üstünlüğü kazandırmak olmalıdır. Ülkemiz koşullarında bu kesimi oluşturan 5 milyon meslek erbabının yaklaşık 2 milyonluk bölümünü, esnaf ve sanatkâr yanında çalışan çırak, kalfa ve usta statüsünde olup İş Kanunu kapsamı dışında çalışan ücretli kesim oluşturmaktadır. Uygarlıklar tarihi, ekonomik ve toplumsal dönüşümlerin de tarihidir. Tarım toplumundan sanayi toplumuna, sanayi toplumundan bilgi toplumuna dönüşüm uygarlık düzeyinde birer sıçramadır. Sanayileşme ile birlikte ortaya çıkan kitlesel üretim, ticarette büyüme ve entegrasyon sürecini başlatmış, bu gelişmeler de geleneksel esnaf ve sanatkar kesiminin önem ve fonksiyonlarını azaltmıştır. Giderek güç kaybeden ve piyasadan çekilen bu kesimin yaratabileceği benzeri sosyal sorunların önlenebilmesi için devletçe desteklenmesi gerektiği aşikârdır. Tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiş süreci tamamlanıncaya kadar bu süreçten zarar gören toplumsal kesimlere devletin destek vermek zorunluluğu vardır. Bu destek, sanayileşme süreci tamamlanıncaya, tarım sektörüyle esnaf kesimi, yapısal dönüşümün koşullarına uyum sağlayıncaya, yeni ekonomik paylaşım ve kitlelerin yapılanması yeniden tamamlanıncaya kadar devam etmek durumundadır. Esnaf ve Sanatkâr kavramı ekonomik olmaktan ziyade sosyal bir anlam içerir ve bu meslek grubu daha çok, ekonomideki mikro kaynakları değerlendirerek kaynak israfını önleyen bir kesimdir. Esnaf ve Sanatkârlar, aynı zamanda küçük boyutlu işletmeler formunda olduğu için genellikle KOBİ'lerin sahip olduğu esneklik ve koşullara uyum avantajına da sahiptirler.

Finansal Yetersizlik, Planlama ve Pazarlama Stratejilerinden Yoksunluk


Esnaf ve Sanatkârların küçük sermayeleriyle geleceğe yönelik planlama yapamamalarının nedeni öncelikle finansal yetersizlikleridir. Bilgi eksiklikleri onları pazarlama stratejilerinden de yoksun bırakmaktadır. Esnaf ve sanatkârlar için düşük faizli kredi desteği, bu kesimin üretimini artırıcı, rekabet gücünü geliştirici bir araç olmalıdır. Ülkemizde esnaf ve sanatkârlara yönelik olarak sürdürülen kısmi düşük faizli kredi uygulamaları, üretimi ve üretkenliği artırma gibi özel bir amacı bulunmayan, sosyal yanı ağır basan uygulamalar niteliğindedir. Yapılması gereken, bu toplumsal kesimi, düşük faizli ve sosyal amaçlı kredi uygulamalarıyla desteklemenin yanı sıra, onları girişimciliğe teşvik etmek, sanayi toplumunun yeni üretim sektörleri ile katma değeri yüksek yeni mal ve hizmet üretimlerine yönlendirmek olmalıdır. Esnaf ve Sanatkârlar paranın müşterisi değil girişimciliğin kaynağı olarak değerlendirilmeli, destek kredileri ilgili kamu kurumlarının kontrolünde esnaf ve sanatkârların yararına tedbirlerle kontrollü kullandırılmalıdır. Ayrıca eğitimli gençler ve kadınlar olmak üzere girişimcilik desteklenmeli, girişimcilere yönelik mikro kredi ve hibe mekanizmaları oluşturulmalıdır.

Mesleki Eğitim ve Teknolojik Bilgi Eksikliği


Üretimde ileri teknoloji kullanılmaya başlanılmasıyla geleneksel yöntemlerle yapılan ve daha çok kişisel becerilere dayanan üretim, günümüzde yüksek teknolojinin kullanıldığı fabrikasyon yöntemlerle yapılmaktadır. Bilgi ve teknolojideki değişime paralel olarak “küreselleşmeyle gelen artan çeşitlilik baskısı, Uzak Doğu özellikle Çin’den gelen maliyet yönlü fiyat baskısı ve Avrupa Birliği (AB) uyum süreciyle gündeme gelen standardizasyon/kalite baskısı” da esnaf ve sanatkârları güç durumda bırakmaktadır. İstihdam ve eğitim arasındaki bağın yeterince kurulamaması ve mesleki eğitimin işgücü piyasasının ihtiyaçları doğrultusunda verilememesi, insan gücü niteliği ile işgücü piyasasının talebi arasında dengesizliklere yol açmaktadır. Bu durum, eş zamanlı olarak hem işsizliğe, hem de boş iş pozisyonlarına neden olduğundan mesleki eğitimin işgücü piyasasının talepleri doğrultusunda biçimlendirilmesine önem verilmelidir. Mesleki ve teknik eğitim; kişilere, ilgi, istek ve kabiliyetleri doğrultusunda, iş hayatında geçerli bir meslek öğretmek için gerekli bilgi beceri ve iş alışkanlığı kazandırma ve kişinin yeteneklerini geliştirme sürecidir. Ülkemizde mesleki eğitim 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu çerçevesinde yürütülmektedir. 3308 sayılı kanun gereğince mesleki eğitim almanın üç yöntemi bulunmaktadır. -Örgün Mesleki Eğitim: Okul ağırlıklıdır. Meslek lisesi, Teknik lise vb. mezunları teknisyen diploması alır, ustalık belgesi almak için ustalık sınavına girmek zorundadırlar. -Yaygın Mesleki Eğitim: İstihdam için gerekli yeterliliğe sahip olmayanlara iş hayatında istihdam imkânı olan görevlere hazırlamak amacıyla düzenlenen Meslek kurslarıdır. Halk Eğitim Merkezleri, Olgunlaşma Enstitüleri, Özel dershane kurs, Pratik Sanat Okulları, Açık lise mesleki ve teknik açık öğretim ile Bilim ve Sanat Merkezlerinde her yaş grubundan insanlara değişik tür ve nitelikte eğitim ve sertifika veren kurumlardır. -Çıraklık Eğitimi: Yaygın eğitim içinde kabul edilse de 3308 sayılı yasada üçüncü bir mesleki eğitim yolu olarak ele alınmıştır. Çıraklık eğitimi, ikili eğitim olarak da adlandırılmaktadır. Daha çok işletme ağırlıklı eğitim olup gençleri iş yaşamına hazırlamakta, eğitim sonunda kalfalık, ustalık ve usta öğreticilik belgelerine ulaşılabilmektedir. Esnaf ve sanatkârların sorunlarına çözüm amacıyla Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu(TESK) ve Esnaf ve Sanatkâr Odalar Birliği(ESOB) ile bağlı konfederasyon ve alt teşkilatları kamu ve özel kurum kuruluş temsilcilerinin katılımıyla sonuncusu 1998 yılında olmak üzere 7 şura toplamış, geleceğe yönelik plan ve politikalar geliştirmişlerdir. Şura kararları çerçevesinde Meslek Eğitimi Danışmanlığı Birimleri (MEDB) oluşturulmuş ve MEDB’nin çalışmaları çerçevesinde 1991 yılındaki yasal düzenlemelerle İşletmelerüstü Eğitim Merkezleri(İÜEM) veya diğer yaygın adıyla Mesleki Eğitim ve Teknoloji Merkezleri(METEM) adıyla 15 ilimizde üçü kiralık binada olmak üzere 2002 yılına kadar16 Mesleki Eğitim Merkezi kurulmuştur. METEM’lerde Tesviyecilik, CNC, Elektrikçilik, Oto Tamirciliği, Otelcilik, Teknoloji Yönetimi vb. eğitimler ileri seviyede aşağıda sıralanan hizmetlerle sunulmaktadır. • İşletmelerüstü pratik eğitim, • Usta öğreticilik eğitimi, • Esnaf ve sanatkârlara yönelik ileri meslek kursları, • Proje çalışmaları, • Çıraklık eğitimine başlayacaklar için mesleğe yöneltme ve danışmanlık hizmetleri, • Çıraklık eğitimi için pratik eğitim programları ile öğretim materyallerinin geliştirilmesi, • Esnaf ve sanatkâr kuruluşlarında görevli personelin hizmet içi eğitimi, • Yeni teknolojilerin esnaf ve sanatkârlara ulaştırılmasına yönelik yayınlar, • Mesleki ve teknik öğretim alanında konferans, panel düzenlenmesi. Ayrıca 3308 sayılı yasa kapsamı dışında kalan esnaf ve sanatkâr kapsamında bulunan meslek dalları ve proje bazında girişimcilik eğitimleri de MEDB organizesiyle düzenlenmektedir. Şura kararları çerçevesinde İşyeri Denetleme ve Danışmanlık Grupları(İDDG) oluşturulmuş, çalışma usul ve esasları belirlenmiş, bir meslek öğretmeni gözetiminde işyeri ziyaretleriyle denetim danışmanlık ve eğitim hedeflenmiş ancak atıl kalmıştır. Esnaf ve sanatkârların mesleki eğitim ve danışmanlık hizmeti alacağı pek çok kurum ve kuruluş bulunmasına rağmen kurumsallaşmış tek bir merkezden söz edilememektedir. Hangi eğitimi nereden hangi konuda nereye danışacağını bilmeyen esnaf ve sanatkâr naçar kaldığında çareyi ya meslek büyüklerinde yahut güvendiği arkadaşlarında aramaktadır. Tüm meslek okullarının danışmanlık ve denetim merkezleri aynı çatı altında toplanarak ortak stratejiyle yeni bir kurumsal kimliğe sahip olmalıdır. Kamu ile Esnaf ve Sanatkâr teşkilatlarının iştirakiyle Mesleki Eğitim Danışmanlık ve Denetim Merkezi (MEDDEM) vb. bir isimle oluşturulacak böyle bir kurumsal yapının etkin çalışması sonucu öncelikle esnaf ve sanatkârların yararına önemli gelişimler sağlanacaktır. MEDDEM vasıtasıyla Mesleki Eğitimlerle çıraklık kalfalık ustalık diplomaları verilebileceği gibi Esnaf ve Sanatkârlara yönelik hem doğrudan mesleklerini geliştirmeyi hem de teknolojik gelişmelere yönelik teknik eğitimlerin yanısıra periyodik uyum kursları düzenlenmeli ayrıca bölgesel kriterler eğitim programlarında gözetilmelidir. Eğitimlerde swot analizleri yaptırılarak esnaf ve sanatkârların işyeri yönetim paradigması geliştirilmelidir. Esnaf ve Sanatkârların tümünün ortak olarak almaları gereken işletme yönetimi, pazarlama, satış teknikleri, halkla ilişkiler, kalite, verimlilik, inovasyon, girişimcilik, finansman, vergi, kümelenme, ortaklık, mevzuat, Avrupa Birliği kaynakları vb. konularında yapılacak iş geliştirmeye yönelik eğitimlerin verilmesine ilişkin tedbirler alınmalı, küçük işletmelerin yaşam süreci izlenebilmeli ihtiyaç duyulan hususlarda danışmanlık hizmeti verilebilmelidir. Bu kurumlar diğer kamu kurum ve eğitim kuruluşlarıyla koordineli çalışmalı, MEDDEM bünyesinde oluşturulacak Danışmanlık Büroları tüm meslek kollarında müracaat almalı, kurumun Denetim gücü yaptırım yetkisiyle sağlanmalıdır.

Esnaf ve Sanatkârların Handikapları

Bir aileyi hayırsız evlat
Bir şoförü aşırı hız
Bir yiğidi geçimsiz kadın
Bir esnafı asık surat yıkar Usta ehli eli nasır tutandır Gibi özdeyişler Esnaf ve Sanatkârlıkta güler yüz, tecrübe ve ustalığın önemini vurguladığı gibi esnaf ve sanatkârların içerisinde esnaf ve sanatkârlığın özünden uzak olanları da çarpıcı şekilde yansıtmaktadır. Esnaf ve sanatkârların keyfiyeti tüketici üzerinde en olumsuz etken olarak durmaktadır. Türk esnaf ve sanatkârlarının ahilik geleneğine dayandırılmasına rağmen ahiliğin önemli meziyet ve gereklerinden sayılan marifet, lütuf ve kanaatkârlıktan uzak zihniyetlere sahip esnaf ve sanatkârların varlığının zararları diğerlerine de sirayet edebilmektedir. İnsanlar alışveriş yaptıkları esnaflardan sırf somurtmaları nedeniyle uzaklaşıp, pazarlama tekniklerini kullanan güler yüzlü personel çalıştıran büyük mağazaları tercih etmekte yahut bir tadilat bir ustalık işi yaptıracak kişiler benzer nedenlerle kurumsal garantili hizmet veren işletmeleri tercih edebilmektedirler. Esnaf ve Sanatkârlar hem kendilerini geliştirmeli kontrol edebilmeli hem de kendi içlerinde bir oto kontrol müessesesi oluşturmalıdırlar. Bu gibi handikapların önüne geçmek esnaf ve sanatkârların en önemli düsturlarından olmalıdır.

SONUÇ


Türk devlet geleneğinde önemli yer tutan Ahilik müessesesi, Türklerin yerleşik hayata geçmesi ve şehirleşmesinin de önemli unsurlarındandır. Abbasilerin Fütüvvet Teşkilatından esinlenilerek Şeyh Nasrettin Mahmut el Hoyi(Ahi Evran) Hazretleri tarafından 1205 yılında Kayseri civarında kurulan Ahilik Teşkilatının esasları günümüz şartlarında bile geçerliliğini korumaktadır. Ahilik, 5 çekirdek ilkesi “Toplumsal Sorumluluk, Hizmette Mükemmellik, Ortak Yaşam, Dürüstlük ve Doğruluk” ile örnek bir toplumsal örgütlenme sunarak esnaf ve sanatkârlarımızın sorunlarına çözüm yollarını göstermektedir. Günümüzde Kayseri ve bazı illerimizde geçerliliğini koruyan Ahilik anlayışıyla iş hayatını sürdüren esnaf ve sanatkârlarımız ekonomik sosyal sorunları diğer bölgelerden daha kolaylıkla atlatabilmektedirler. Örnek alınarak çözüm yolları geliştirebilmeyi teminen yerinde incelenmesinde yarar vardır. Temeli Ahiliğe dayanan Osmanlı Devlet düzeni uygulamasındaki Lonca Teşkilatı yapısı ise günümüz esnaf ve sanatkârların meslek odalarının yeniden örgütlenmesine örnek olacak niteliktedir. Lonca uygulamasında, her esnaf muhakkak bir Loncaya kayıtlı olur, Loncasının koruması ve denetimi altında bulunurdu. Bugünkü Tabipler Odası, Mimarlar Odası, Şoförler Cemiyeti gibi... Her isteyen dükkân açamazdı. Dükkân açma hakkına Gedik denilir ve Gedik'e sahip olmak için Çıraklık, Kalfalık yapıp, Ustalık belgesi almak gerekirdi. Loncalar, İhtar, Maddi Tazminat, Dükkân Kapatma, Esnaflıktan Çıkarma, Dışlama gibi disiplin cezaları uygulayabiliyordu. Anayasamızın 172. maddesi Tüketicilerin Korunmasını ve 173. maddesi ise Esnaf ve Sanatkârlarımızın Korunması hususunda emredici hüküm içermektedir. Ahilik teşkilatının hem tüketiciyi koruma hem de Esnaf ve Sanatkârları eğitimi ve teşkilatlandırma özellikleriyle, Türk devlet geleneğinde ve toplum yapısında önemli yer tutan Meslek Odalarının örgütlenmesinde ve kurumsal bir yapı oluşturularak Düzenleyici, Denetleyici ve Disiplin olguları göz ardı edilmeden Ahilik temelli Lonca Teşkilatı gibi etkin bir norma kavuşturulmalıdır. Kamusal Teşkilatlarımızın yasal ve kurumsal destekleriyle örgütlenmelidir.

. Kaynaklar http://www.sanayi.gov.tr/NewsDetails.aspx?newsID=923&lng=tr http://www.tesk.org.tr/ http://www.ekodialog.com/ http://tr.wikipedia.org/
 
Toplam blog
: 3
: 1276
Kayıt tarihi
: 03.01.09
 
 

Elektronik Mühendisi. Özel sektörde ve kamuda çeşitli görevlerde bulunduktan sonra halen ESOGÜ'de..