Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Kasım '10

 
Kategori
Şiir
 

esrar-ı kadim

kavgada büyüdük
çalar saat gölgesinde
insanı bir çırpıda geçerek
çocuk ışımalarında
göklere çekildik
fuzuli bir dünyayı oldu bittiye kurban vermeden

içimdeki sürgünlere toz konduruyorum
çürümüş yalnızlıklar
sıkıntılı erdemler
gülmeyi karanlığa gömdüler
sokak aralarında
yılları kerbelaya çevirerek
çıplak denizler
zoraki bağdatlar
çocuk düşlerine mevsim tutmakta
irili ufaklı insan eliyle
fırtınaya utanan güz akşamlarında

yüreğime gölgeni bırak
ırak bir kıyıya arıtılmış güzelliklerle
fecri saçlarına dolama
büyük kavgalara sebep olursun
yitirilmiş hüseyinler arasında
neyin kalır
güneşin batışını engelleyemezsen
zehre ve hançere uyu
en kötü kuyu başlarında

bak
işte bir leyla
bir ceylanı oyalar
mecnuna uyanan güvercinler arasında
aşkı ve çölü geçmeye yeminli şairler için
içinden çıkılmaz bir durum
sararmış çehreyi ölüme bezer
köpek sofrasında beslenmemek adına

şehir kurtları
tükenmiş
umuda erir akşamları
yasal bir oyunu denize indirerek
açık yeşil bir tutkuya dönüştürür
maviliği ve bilgeliği
insanlar arasından bulup çıkararak
aliye okur
necefi kışlık bir yağmura yatırmak uğruna
erken sabahlanmış kuşkular çıkarır
nesimiden nevaiye
birer sürgün gibi

beng ü bade
zamanı üşümüş
dünyayı kanar
kıyametten sıyrılan martı kanatlarında
aşk
risale-i muammeyat
veya
hayat
üşümüş bir belleği biçimler
müzeyyen dünyaya
sokaklanmamak için

enüsü’l kalp
boydan boya yalnızlık
ülkesinde korku ve haylazlık
bırakır mendilimin arasına
dirençli sabahı maviye kesmek zorunluluğu duymadan

kuş
deniz
ve
umut
yılan yumurtasından yıldız çıkarır
ölümü çirkin kılan cellat önünde
kahkahalar ve çocuklar gökdelen oynar
uyurgezer şehirleri rüzgâra bırakmadan
adına nice kasideler yazılır
su ve kuş sesi kıvraklığında

rind u zahid
yeni ahit
çekirdekten yetişen dünyalılara sunulur
eski ahit
saatinden şaşan köleleri yeşertir
bir kahve molası yalnızlıklarda
üstümüzde kırıklık
limoni bir üzünç olur
armonikasız sevdalara

sehhat o maraz
bizi kendimize getirir biraz
ölümü gülümseyen bataklık çocuklarına
sunulacak şey ali divanı
sonsuz bir yorgunluğu kirli gök yüzüne çeker
teker teker
güneşi kıskandıran masallara dek

ey saki
çiçeksiz akşam sun masalara
güz kurusu güneş bırak
ırak diyarlarda kalanlara
yorgan döşek sermekte
halil ibrahim
sofra yerine
denizi sarhoş ezberletmek ister

işte böyle
fazılü’r rahman
fuzulü’r rahvana kayıt tutup
haritaya tarih düşürmeli
kimseyi aramadan
bir çocuk ve bir yürekle
beter bir yüzyılı kaçak uyanmak için

15 Kasım 10
Ankara

 
Toplam blog
: 74
: 571
Kayıt tarihi
: 24.12.07
 
 

1965 Tortum doğumluyum. Ankara Gazi Üniv. Fen Edebiyat Fak. mezunuyum. T.D.E öğretmeniyim. İki ço..