Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mart '07

 
Kategori
Genel Sağlık
 

Estetik...

Estetik...
 

Önemli konu tabii; özellikle benim gibi meme kanserine yakalanmış ve tedavi için bir ya da her iki göğsü alınmış olan kadınlar için. Bu ameliyatın üzerinden beş-altı ay geçtikten sonra yani kısmen iyileşince insan kaybının farkına varıyor ve buna alışabilmek hiç yaşamayanların sandığı kadar kolay değil. Çünkü dışarıdan takılan silikon protezler hayli ağır, taşıması zor, ayrıca üstten takma olduğu için durmadan kayıyor, sık sık düzeltmek gerekiyor. Burada sadece görünüşü kurtarıyorsunuz, ben eve gelir gelmez hemen çıkarıp atıyorum bir kenara, eve gelince dışarı giysilerinizi çıkarıp eşofman giymek gibi bir durum bu. Protez can sıkıcı, hemen çıkarıp kurtulma isteği uyandırıyor insanda. Çıkardığınızda vaziyet biraz kötüleşiyor, bir taraf kabarık, diğer taraf dümdüz traşlı. Eh, ne yapacaksınız, başa gelen çekiliyor...

Estetik operasyonda karın kası ve altında yer alan yağ dokuları çıkarılıp, bir anlamda ters çevrilip olmayan memenin yerine monte ediliyor. Üç aşamadan oluşan bu ameliyatta ilk aşama en zor olanı, karından yeni meme yapmak yani. Birkaç hafta dinlendikten sonra ikinci operasyon için masaya yatıyorsunuz. Bu aşamada sağlam olan memenin yeni yapılanla oranlanıp eşitlenmesi sağlanıyor. Genellikle küçültme yapılıyor. Daha sonra dikişlerin toparlanması bekleniyor ve son aşama olan meme ucu yapımına geçiliyor. Bu en kolay iş. Hepsi tamamlandığında ortalama üç aylık bir süreç içinde olmayan memenin yerinde artık normale epey yakın görünen bir meme oluyor. Hemen belirtmekte fayda var, asla eskisi gibi görünmeyecek, dikiş izleri uzun süre kalacak, karından çevrilen doku ile ten rengi farkı olabilecek zira Allah'ın yaptığı ile kulun onardığı arasında bu kadar fark mutlaka oluyor, baştan göze alacaksınız bunu. Kaldı ki; ilk ameliyat mikrocerrahî sistemi ile yapıldığı takdirde 11 saat kadar sürüyor ve operasyon sonrası ilk 48 saat hasta için çok mühim. Oldukça ağrılı ve zor bir süreç bu. Bir hafta sonra taburcu ediliyorsunuz. Ameliyatların arka arkaya yapılması sakıncalı, arada zaman olması gerekiyor...

Peki ben bunları neden anlattım? Çünkü bugün Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde doktorum Doç. Sn. Suhan Ayhan beni muayene etti ve yukarıda anlattığım ameliyatın Haziran ayında yapılmasına karar verildi. Mikrocerrahî uygulanacak ve ben de 11 saat ameliyatta kalacağım. 2007 sonbaharında ise inşallah normal görüntüye kavuşmuş olacağım. Evet; hayli zor, uzun ve sıkıntılı bir süreç olacak ama ilk iş başıma dert olan ve bir türlü alışamadığım o silikon sütyen içi protezi çöpe atacağım! Sonra yeniden gömlek giyebileceğim, tişörtlerim üzerimde korkunç durmayacak, yeniden mayo giyip yüzebileceğim. Sol tarafıma dönüp yattığımda sırtım ağrımayacak. İnsanlar bana acıma ifadesi ile bakmayacak, en çok bundan kurtulduğuma sevineceğim belki de. Sağlıklı iken satın alabildiğim her tür çamaşır ve giysiyi gene alabileceğim. İç çamaşırı mağazaları önünden başım önümde ve hızlı adımlarla geçmeyeceğim. Beğendiğimi alıp giyebilme şansım olacak. Ve evet; ben bütün bunların olmasını istiyorum. Çünkü ben bir kadınım ve göğsünü kaybetmek hiçbir kadın için kolay değildir. Doktorum bugün bir kadın için göğsünü kaybetmenin bir erkek için ''penis amputasyonu'' yani herhangi bir gerekçe ile penisini kaybetmekle eş anlamlı olduğunu söyledi, özellikle erkek okurlar bu noktada empati yapmayı denesinler bakalım. Dışarıdan bakınca insana kolay geliyor, değil mi?..

Şimdi buraları tıklayın ve konuya yakından bakın. Öğrenmenin sonu yok ve unutmayın, kanser her insanın başına gelebilecek bir hastalık, bu konuda uyarıcı olmayı her zaman görev bileceğim. Görüntüler belki çok estetik sayılmaz ama burada fotoğrafı olan kadınlar kanser ve sonrasında acı çektiler, yoksunluk yaşadılar, yeniden normal görünmek için de ameliyatı göze aldılar. Haksız olduklarını söyleyemeyiz...
http://www.breastcancer.org/francoise_b.html

http://breastcenter.com/breastrecon/beforeafter-images.html

http://www.breastcancer.org/pictures_reconstruction.html

http://www.smartplasticsurgery.com/reconstruction/photos.html

Ve bir ek not:

Ankara’daki Gazi Hastanesi’nin başarılı doktorlarından Doç. Dr. Sühan Ayhan, 2000 yılında İsviçre’de düzenlenen Eurovision Şarkı Yarışması’nda “Yorgunum Anla” isimli şarkıyla Türkiye’yi temsil etti. Müzikle uğraşmanın doktorluktan daha cazip olduğunu savunan Ayhan “Şarkı söyleyerek hayatta deşarj oluyorum, kendimi sahnede çok mutlu hissediyorum.” diyor.

Bilmem anlatabildim mi? :) Benim ameliyattan sonra bir Eurovision şarkısı daha çıkar mı dersiniz? Olur mu olur, bekleyelim, görelim en iyisi...

 
Toplam blog
: 23
: 772
Kayıt tarihi
: 24.02.07
 
 

Kendimi olduğum gibi seviyor ve onaylıyorum. "Gibi olmak" bana göre değil. Sevmeye evvelâ kendisinde..