Ethem'i vuran polis

Ankara'da yapılan Gezi Parkına destek eylemlerinde, Ethem Sarısülük adlı bir eylemci, polis tabancasından çıkan bir kurşun sonucu başından yaralandı.

Günler süren yaşam mücadelesini kaybetti.

Ethem'de eylemlerde yitirdiğimiz canlardan biri oldu.

Olayın cereyana geliş şeklini anlatacak olursak:

Eylemin yoğunluğunun artması sonucu, taşla, sopayla polise saldırmaya başlar; Ethem'i vuran polis, eylemciler arasında kalmıştır; taş yer, sopa yer, elinden kalkanı alınmıştır; korkutmak amacıyla havaya ateş edeyim, derken, tabancadan çıkan kurşun Ethem'i isabet alır ve Ethem olduğu yere göçer.

Olay bu şekilde.

Ethem'i vuran polise, yargı ceza vermedi, 'meşru müdafa' dedi.

Mahkemeyi falan eleştirmeyeceğim, vicdanlı olacağız diye, adalet anlayışını yitiren solcuları eleştireceğim.

Yargının kararı sonucu solcular isyan halinde: 'Katili koruyan devlet' diyerek, bu polisin resmini yayarak teşhir etmekte.

Devletin katilleri koruduğunu bende kabul ediyorum, bir çok örnek gösterebilmek mümkün.

Ama bu olay, belki en masumane olanıdır.

Sanılmasın ki, öldürmeye hak veriyorum.

Hiç bir insan öldürülmeyi hak etmez.

Lütfen, empati yapın.

Kendinizi o polis memurun yerine koyun.

Bir eylemin ortasında kaldınız, eylemciler vandalca saldırmakta...

O korku, o telaş, o sinirle ne yaparsınız?

Belinizdeki silaha sarılıp, havaya ateş etmek istersiniz, değil mi?

İşte, bu polis memuru da aynen öyle yapmak istedi.

Koluna çarpan taşın sonucu, kurşun Ethem'i buldu.

Ethem kör bir kurşunun kurbanı oldu.

Evet, bir fidan yitti gitti; ama olaya polis suçlu diye bakmak akıl karı değil.

Polis suçluysa, vandalca hareket eden eylemciler de suçlu...

Eyy solcular,

Biliyorum, vicdan çerçevesinde bakıyorsunuz;

Ama o vicdan adil olmakta ister;

Adil olmayan vicdan, yavan ekmek gibidir; tatsız, tuzsuz, kuru kuru...

(Duyar gibiyim, 'Sen nasıl solcusun?' diyenleri. Kardeşim, 'Solcuyum' dediysem, 'aklımı da kör ettim' demedim ki!)

-Mustafa Yıldırım - 26.06.2013