Ethical hacker = İyi ve kötüyü bilen kırıcı!

Beyaz şapkalılar, siyah şapkalılar ve gri şapkalılar!

Uçağa binmek söz konusu olduğunda, bir gece evvelinden uyku kaybolur, saklanır! Onu bulmak için aramak nafile, otuz senedir aynı terane!

Ankara’da Avusturya konsolosluğunda halledilmesi gereken işlerim var!

Aklımın fazlaca kesmediği konularda, uykumun geldiğini fark etmiştim son zamanlarda! Öyle ise Tek. TV yi izleyebilir biraz uyuklayabilirdim!

Gözlerim ekranda, düşüncelerim arşivlerde geziniyor!

Dolunay, her yer kitap okunabilecek kadar aydınlık! Bahçe çiti dikenli telden! İkisinin arasında! Keten elbise takılıp duruyor sivri uçlara!

Mavi yeşil gözler mutsuz! El uzatıyor, çitin dışına çıkmasını istiyor! Rahatça sarılabilmek için. Keten elbise, on beş senelik taze bedene yapışıyor! Mevsim henüz ilkbahar, ter damlaları boncuk boncuk heyecandan korkudan, uzun koyu kahverengi saçlar sırılsıklam ve sırılsıklam âşık dalgalı sarışın saç tellerine!

“ Askere gitmeden, annemgiller gelsin istesinler, yüzük takalım ben dönünceye dek okulun biter”

Olmazdı babanın keyfi yoktu, eşi öylece koyup gitmişti onu! İkinci Hanım, ikinci anne! Bıkmıştı bir sürü çocuktan! Haklıydı bir bakıma kadıncağız! O zamanlar birinciden olanlara göre, o bir üveydi! Güvenilmez!

Aylarca bekledi, erinin dönüşü keten elbiseli kız! Arda kalan: Bahçeye bırakılan mektuplar, bir iki kaçamak sarılma teselli ediyordu pır pır eden yüreğini! Pişmandı bin kez yanaktan öpüvermediğine!

Büyük sözü dinlemek varmış, herkese her şey anlatılmazmış! Adında sevgi kelimesinden heceler olan siyahî kız arkadaşına gönlünü yakanı yıkanı bir bir anlatmış!

“O sert baba görücü kabul etmez! Cim bom(O zamanlar hediyelik eşya, bardak çanak satılan dükkânın adı) sırça satıcısını beğenmez! Adamın burnu havalarda!” “ Hiç de öyle değil, sen onu tanımazsın peşin hüküm verme!”

“Kızına bir bakınca, babanın ne olduğu kolay anlaşılır kızım!” Ağzındaki çikleti kocaman balonlar yaparak patlatan, süt gibi beyaz dişlerini göstererek sırıtan dolgun dudaklı kız; keten elbiselinin sabrını taşırmış!

“O sırf sırça satmıyor, Göztepe’ de futbol oynuyor! Ne haber!”

Birden gözleri fal taşı gibi açılan kopkoyu esmer:” Merak ettim şu çocuğu tanışmak isterim vallahi billahi”

Kendi elleriyle tanıştırmış ketenli, Prensinle canciğerini!

Çok geçmemiş Prens ile canciğer düğün dernek etmişler, bir de erkek evlatları olmuş! Muratlarına ermişler!

Tek. TV de Uzman Bülent Tigin anlata anlata bitiremiyor şapkalıları! Siyahlı beyazlı gri olanları! Dehşete düştüm olmayan uykum kaçtı!

Beyaz şapkalılar: İyi huylu faydalı, bilgisayar kırıcıları(hacker) Kuruluşları firmaları bankaları her türlü sanal afetten korumak için savaşan kahramanlar!

Siyah şapkalılar: Adı üstünde, o ödümüzü patlatan, virüs yayan görünmez, izin almadan banka hesabını kemiren, şirketlerin büyükannelerini bile ağlatan korkulu rüyalar! Siyah şapkalılar!

Gri şapkalılar: Esasında bunlar iki şapkalı! Gündüz görev başında beyaz atlı prens! Kurtarıcı cengâver! Karanlık basıp inlerine çekilince, başlarına kara berelerini geçirerek, sabah koruduklarını başlarlarmış, soğan gibi soymaya!

Eh! Bir de beyaz şapkalı olup, siyah şapkalıların tüm hünerlerine vâkıf bilgisayar âleminin kralları var! Onların öksürdüğü yerde, dize gelirmiş cümle âlem! Ellerine altın ibrikle su dökülmezmiş!

Tanrı onları korusun! Yaşasın! ETHİCAL HACKER!

Uçak korkusu işe yararmış! TV izlemek de arada sırada!

Yarın Ankara’ da hayalet gibi dolaşacağım kesin, gözümü kırpmadım. Sayın Tigin’in “Kırıcı” hikâyelerinden ziyade, beni arşiv öyküleri alabora etti!

Olgun akıllı dert dinleyen akıl veren, anlayışlı çocukluk arkadaşı adı sevgi sözcüğü içeren ve genç yaşta eşini yitiren esmer kız! Hangi renk şapka takıyordu diye kafama takılmaz mı?