Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Haziran '11

 
Kategori
Siyaset
 

Etnisite… Seçim… Kürtler…

Etnisite… Seçim… Kürtler…
 

Gelecek nesillerin Türkiye'de Cumhuriyetin ilanı günü, ona en merhametsizce
hücum edenlerin başında, cumhuriyetçiyim iddiasında bulunanların yer aldığını
görerek şaşıracaklarını asla farz etmeyiniz!

Bilâkis, Türkiye'nin münevver ve cumhuriyetçi çocukları, böyle cumhuriyetçi geçinmiş olanların hakikî zihniyetlerini tahlil ve tesbitte hiç de tereddüde düşmeyeceklerdir. Mustafa Kemal Atatürk
 

Seçime birkaç gün kalmışken büyük devlet adamının seksen yıl kadar önce yaptığı tespitin gerçek oluşunu görüyor ve onun ileri görüşüne bir kez daha hayran oluyoruz. 

Mozaik diyerek, zenginlik diyerek, insanların etnik kökenlerini kaşıyarak “Türk milleti” üst çerçevesinde oluşturulmuş olan birliği bozmak, insanların kafalarını karıştırmak, ülkemiz üzerinde hiç eksik olmayan emperyalist emellerine gerçekleşme yolunu açıyor. Üstelik kandırmacalarla ve doğru olmayan beyanlarla. Bu beyanları bir doğrulayalım. 

Etnik Kimliğin Tanımı

Etnik kimlik bir çok farklı ölçütle tanımlanabilen esnek bir kavramdır. Genel olarak benimsedikleri dil, din ve sahip oldukları kültür itibariyle diğer gruplardan farklı olan gruplar etnik kimliğiyle nitelenir. Günümüzde kültür etnik kimliği belirleyen en önemli ölçüttür. Dil ve din ise birlikte değerlendirilebilecekleri gibi ayrı ayrı da önem taşıyabilirler. Türkiye’de ki etnik gruplarda din ortak bir inançtır. Dolayısıyla ayırıcı nitelik dil farklılığıdır. Ancak, dil de her durumda etnik kimlikle örtüşmez. Bu durumda kültürel kimlik en baskın belirleyici değerdir. Değişik etnik kökenli guruplar zaman içersinde birbirine o kadar çok karışmıştır ki, neyin kabul edilip neyin edilemeyeceğine karar vermek imkansız duruma gelmiştir. 

Esas olan insanın kendini ne olarak gördüğü, ne olarak hissettiği, ne olarak kabul ettiğidir. Oysa biz ne yapıyoruz? İnsanlara sen şusun veya busun diye etiket yapıştırıyoruz. Doğrulamak için birde akil adam desteği aldıkmı tamam. Bir yörede yaşayan insanlara toplu olarak bir etnisite etiketi yapıştırıveriyoruz. 

Size ilginç bir olgudan söz edelim. Laz sadece Rize’nin Pazar, Arhavi, Hopa üçgeni içinde küçük bir gruptur. Oysa toplum neredeyse her Karadenizliyi Laz olarak görmektedir. Bu tespit yaklaşık bütün etnik kökenler için geçerlidir. 

Özellikle devlet politikaları, devletin bakış şekilleri bu etnisite konusunu daha da içinden çıkılmaz hale getirir. Mesela, Zazalar tarih boyunca kendi kimliklerinde onurla direnmiş esasen ne Türklüğü ne de Kürtlüğü benimsemiş bir topluluktur. Zazaları inceleyen ciddi bütün bilim adamlarının ortak görüşü Zazaların Kürt ve Zazacanın Kürtçecin bir lehçesi olmadığı yolundadır. Bu görüşü paylaşanlar arasında Prof.Minorsky, O.Mann, Prof.Kojima gibi otörler de mevcuttur. Ancak Zazaların azımsanmayacak bir bölümü bugün Kürt üst kimliğini benimsemektedirler. Bilimin bağdaştırmadığını gerçekleştiren, Zazaları Kürt kimliğine iten kendilerini kuşatan toplulukların etik bakışı ve devletin bu bakış doğrultusundaki tavrı olmuştur. Osmanlı’dan bu yana devlet ve toplum Zazaları Kürt olarak tanımlamış, toplumsal ilişkiler sürekli olarak zazalara Kürtlüğü empoze etmiştir. Sonuç olarak daha elli yıl öncesine kadar Kürtlüğü reddeden Zazaların önemli bir bölümü bugün üst kimlik olarak Kürtlüğü benimsemişlerdir. Aynı durum Hatay, Mersin, Tarsus, Adana’da yaşayan Nusayriler için de geçerlidir. Büyük çoğunlukla etnik köken olarak Türk olmalarına karşın toplum onları Arap olarak tanımlamaktadır. 

Türkiye’nin Etnik Coğrafyası: 

Günümüzde bölünüp parçalanmadan yana olanlar ülkemizin bir mozaik olduğunu iddia ederek, emperyalistlerin bölme emellerine haklılık kazandırır biçimde konuşmaktadırlar. Günümüzde bölünme yanlısı ağızların teleffuz ettiği otuz küsur etnik köken vardır. Yirminci yüzyıl başında ülkemizi bölmeye uğraşanların adamları bu sayıyı kırkyediye kadar çıkarmışlardı. Şimdi soracaksınız, sayılar doğru olmasa da etnik kökeni farklı kimseler yokmudur? Tabii ki vardır ama bu ülkeyi bir mozaiğe dönüştürecek sayısal çoğunluğa sahip değildir. Başka bir deyişle çıkar umanların telaffuz ettikleri rakamların gerçek ile hiçbir alakaları yoktur. 

1993 yılından bu yana ülkede etnik kökeni belirleyebilecek ciddi bir sayım yapılmamıştır. Eğer yapılmışsa bile ben ulaşamadım. O tarihte de Araştırma şirketi Konda sadece İstanbul için bir araştırma yapmıştı. İstanbul un Türkiye’nin bir prototipi olduğunu düşünürsek, bu günde ihtiyatı elden bırakmamak kaydı ile benzer oranların gerçekleşebileceğine inanabiliriz. 

“Ana-babaya dayalı soy olarak İstanbul nüfusunun % 61.4 ünün kendisini Türk, % 18.44 ünün ise farklı kökenden kabul ettiğidir. %21.11 lik grup ise karışık kökenlidir. Bu grubunda akrabalık ilişkileri Türk’lerledir. Türklük bu grupta baskın unsurdur.

Ancak daha önemli olan bu gruplara “siz kendinizi ne hissediyorsunuz?” Sorusu yöneltildiğinde alınan cevaplardır. Yani “kendi inancınıza, kabulünüze göre kendi etnik kimlik tanımınız nedir?” anlamında alınan oransal cevaplar Şöyledir:

BENİMSENEN KİMLİK
Kimlik : Oran % :
Türk : 65
Türk-Müslüman : 21
Müslüman : 4
Türk(kürt kökenli) : 3.7
Arap : 0.13
Çerkez : 0.46
Laz :
Kürt-Zaza : 3.90

Tablodaki dağılıma göre deneklerin %89.7 gibi ezici bir çoğunluk etnik kimlik olarak Türk kimliğini benimsemektedir.

“Türküm” diyen % 89.7 lik ve sadece “Müslüman’ım” diyen % 4’lük grubun dışında farklı bir kimlik benimseyenlerin oranları şöyledir:

Kimlik : Oran % :
Kürt-Zazayım 3.90
Çerkezim 0.46
Ermeniyim 0.22
Arabım 0.13
Rumum 0.12
Çingeneyim 0.09
Boşnağım 0.06
Museviyim 0.05
Diğer 0.36

Görülüyor ki deneklerden % 1’i aşan tek grup % 3.9’la Kürtlerdir. Türk değilim diyen grupların toplam oranı sadece % 5.39’dur. Burada en ilginç olan, köken olarak hem ana hem baba tarafından “Kürdüm” diyen % 7.6’lık grubun yarısının Türk üst kimliğini benimsemiş olmasıdır. Sık sık bir azınlıklar şehri olarak tanımlanan İstanbul gibi kozmopolit ve Türkiye nüfusunun 16’sını barındıran bir yerde dahi deneklerin % 90’ının “Türküm” demiş olması önemli bir göstergedir.” (*)

Bu kapsamlı ve önemli anket göstermektedir ki; ne anadil ne soy kökeni günümüz Türkiye’sinde etnik kimlik belirlemede ağırlıklı bir etmen değildir. Kültürel kimlik ve aidiyet hissi başat değer olarak öne çıkmaktadır. Üst kimliğin ne azlık çoklukla ve ne de yerli, göçmen olmakla alakası yoktur. Üst kimlik tamamıyla grubun kendine bakışı, egemen unsuru algılayışıyla ilgili bir tanımlamadır. 

Türkiye’de Kürt Etnik Grubu

1927 yılından 1965 yılına kadar yapılmış olan genel nüfus sayımlarında anadili Kürtçe olanların sayısının genel nüfusa oranları şöyledir:

1927- % 8.7
1935- % 9.2
1945- % 7.9
1950- % 8.8
1955- % 7
1960- % 6.7
1965- %7.1

Kürt kökenli nüfusun 5-8 olarak kabul edilmesi Kürtlerin 15-20 milyon olduklarını savunan çevrelerin tepkisine yol açabilir. Ancak, şunu belirtmekte fayda vardır ki, yerli yabancı hiçbir ciddi bilim araştırmacı ya da kurum Kürt nüfusu böylesine abartılı rakamlarla ifade etmemektedir. Ayrıca çok sayıda ciddi veri bu % 8’lik oranı doğrulamaktadır. Daha önce yer verilen Konda A.Ş nin İstanbul araştırmasında “Kürdüm” diyenlerin oranı % 7.6’dır. 1993 de Tüses in yaptığı araştırmada Kürt olarak belirlediği grubun genel seçmen sayısı içindeki oranı % 9.8’dir. 1965 den sonra sayımlarda anadil sorusu yoktur. Bu yüzden de günümüzde net bir sayı üzerinde uzlaşma imkânı yoktur ama 1927 – 1965 arası sayımlardaki oranın yaklaşık olarak günümüzde de aynı olduğu kesindir. 

Üstelik günümüzde çeşitli nedenler ile Kürt kökenlilerin başta büyük şehirler olmak üzere bütün ülkeye yayılmış olması, güneydoğu bölgemizde etnisiteyi öne çıkararak bir özerklik, bir ayrışma örgütlemek hiçde gerçekçi değildir. Bu durum hep üzerinde durduğumuz üzere Türkiye’yi bölmeye çalışanların kullandıkları taktiktir. 

Sözde aydınların, ikinci cumhuriyetçilerin, yabancı taşeronlarının, ulus devlet düşmanı dincilerin, emperyalist uşaklarının, hâsılı bu ülkenin sinsi ve açık düşmanlarının şunu bilmeleri gerekir ki Türkiye’de Kürt, Laz, Çerkez… diye bir sorun yoktur. Olsa olsa ülkeyi bölmeye çalışanların ve onlara uşaklık edenlerin bazı sorunları vardır. Türk halkı bu sorunların üstesinden de tarihte her zaman olduğu gibi gelecektir. 

(*) Konda araştırması
İzmir 2011-06-07 

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..