Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Nisan '14

 
Kategori
Basketbol
 

Euroleague ve Semih Erden

       Turkish Airlines Euroleague’de son hafta öncesi sekiz çeyrek finalistten yedisi belli oldu, son çeyrek finalist de %90’ın üstünde bir ihtimalle Galatasaray Liv Hospital belli olacak. Yazının ikinci bölümünde de Semih Erden konusunda fikirlerimi belirteceğim…

 

 

Fenerbahçe Ülker ve E Grubu

 

      Haftalardır büyük bir heyecan içinde devam eden E Grubu’nda son haftaya girerken tüm çeyrek finalistler belli oldu. Haftalar öncesinden liderliği garantileyen Barcelona’dan sonra EA7 Milano da ikinciliği almıştı. Üçüncülük-dördüncülük mücadelesi için dört takım yarışırken iki Yunan takımı son haftalardaki üstün performanslarıyla çeyrek finalist olmayı başardılar.

 

       Bu grupta öncelikle Fenerbahçe Ülker’den bahsedelim. Fenerbahçe Ülker transfer konusunda önemli yanlışlar yapsa da Milano maçı öncesinde iyi bir hava yakalamıştı ve son üç maçını kazanması durumunda çeyrek finalist olacaktı. 28 Mart günü maça beklenmedik bir giriş yaptılar, Langord’sız Milano karşısında ‘kazanmak zorunda olan’ bir takım haricinde herşeye benzeyen bir takım gördük. Başında Obradovic olan, önemli oyuncularından hiçbiri sakatlanmamış olan ve son dört iç saha maçının hepsini kazanmış olan bir takım ancak o kadar kötü oynayabilirdi. O maç kaybedildikten sonra Laboral karşısında oynanan maçtan hiç bahsetmeyelim. Fenerbahçe Ülker’in hatalarını sezon boyunca söyledik, bir kez daha sıralayayım;

_Bojan Bogdanovic-Emir Preldzic’in Top16 döneminde kötü oynamaları (Bogdanovic’in hakkını yemeyelim, son iki maçta takımın ayakta kalan tek oyuncusuydu)

_Her maçta üç-dört oyuncunun katkı verebilmesi (genellikle Bo-Bjelica-Kleiza oldu ama başta Kleiza olmak üzere Milano maçında bir çuval inciri berbat ettiler)

_Takımın ikili averajdan ve genel averajdan bihaber oynaması (bu daha çok Obradovic’le ilgili)

_Takımın çok kolay dağılması (Unicaja Malaga deplasmanında maç sonu ve EA7 Milano deplasmanında devre sonu) 

_Devre arası transferlerinin geç yapılması ve transferlerden hiç katkı alınamaması

_Kaliteli Türk oyuncu eksikliği (yabancılar zaten savunma katkısı vermezken, yerlilerden de Ömer Onan haricinde kimseden ciddi katkı gelmedi –Melih diyebilirsiniz ama ondan da istikrarlı katkı gelmedi ve savunmada etkisizdi- )

 

İlk bakışta Fenerbahçe Ülker’in hataları bunlardı, sezon sonunda daha ayrıntılı yazabilirim...

 

 

 

          Anadolu Efes hakkında konuşacak pek bir şey yok. Angelou’nun göreve gelmesi sonrası Top16’e beklenenden iyi bir başlangıç yaptılar. İlk beş maçta üç galibiyet almayı da hak ettiler ama iç sahada oynanan Unicaja Malaga, Barcelona, Panathinaikos; dış sahada oynanan EA7 Milano rakiplere adeta ‘hediye’ edildikten sonra son iki maçta kötü performans sergilediler. Efes’in gelecek sezon nasıl bir kadro kuracağını bilmiyorum ama bu sistemle devam ederlerse ve iyi transferler yapılırsa doğru yolda olduklarını söyleyebilirim. Ligde şansları var mı, o da ayrı bir tartışma konusu.

 

 

 

         Grup lideri Barcelona’dan fazla bahsetmeyeceğim. Dört yılda toplamda 38 tane üstüste Top16 maçı kazandıktan sonra EA7 Milano’dan ağır bir yenilgi aldılar. Navarro-Nachbar’ın oynamadığı maçı çok da önemsemedikleri belliydi ama play-offlar öncesi böylesine ağır bir yenilgi almak moralleri bozabilir, takıma ritmini kaybettirebilir. Barcelona’ya son dört sezonda hak ettikleri saygıyı kazandıran en önemli veri buydu; hiçbir zaman ipleri gevşetmemeleri ve maçlara aynı ciddiyetle çıkmaları idi. Bu maçta ise ciddiyetten oldukça uzaktılar, kötü bir sinyal.

 

         EA7 Milano’ya geçelim. Bence EA7 Milano için sezonun en önemli maçları son iki maç oldu. Top16 başlarken Daniel Hackett’ı transfer ederek çok başarılı bir işe imza attıktan sonra Keith Langford’ın da ekstra performansıyla önemli galibiyetlere imza attılar. Langford’ın sakatlığından sonra Fenerbahçe Ülker deplasmanında ve Barcelona’yla oynadıkları maçta rakipler ne kadar kötü olursa olsun çok üstün bir performans ortaya koydular. Langford play-offlarda takıma dönecek diye duruyor, Langford da maksimum performansla oynarsa EA7 Milano çok tehlikeli bir takım olacak. Play-offta Maccabi Tel-Aviv ile eşleştiler ve saha avantajına sahipler. Ayrıca final-four da Milano’da düzenlenecek, EA7 Milano kalan turlarda saha avantajına sahip, takım Top16 döneminde sergilediği iç saha performansıyla rakiplere korku salıyor, bakalım bu performansı kalan dönemde de sürdürecekler mi?

 

           Olympiakos ilk yarıyı kötü tamamladıktan sonra Spanoulis’in sakatlıktan çıkmasıyla beraber ivme yakaladı. Spanoulis son üç maçta kendisinden bekleneni fazlasıyla saha yansıttı ve takımını play-offa götürdü. Olympiakos-Panathinaikos maçı grup üçüncüsünü belirleyecek. Kaybeden Real Madrid’le, kazanan CSKA Moskova’yla eşlecek.

 

            Panathinaikos’ta Pedoulakis-Alvertis değişikliği amacına ulaştı. Alvertis’in takıma taktik olarak çok şey kattığını söyleyemeyiz ama onun göreve gelmesi takım ruhunu canlandırdı, Diamantidis-Lasme’nin önderliğinde gruptan çıktılar.

 

 

 

 

 

Galatasaray Liv Hospital ve F Grubu

 

            F Grubu’nda 13.haftada Galatasaray’ı ilgilendiren üç maç oynandı ve üçü de Galatasaray’ın arzu ettiği şekilde bitti. Perşembe akşamı Maccabi Bayern’i yendikten sonra dördüncülük şansı Galatasaray ile Kuban arasında kaldı. Cuma akşamı oynanan maçlarda Galatasaray CSKA Moskova’ya yenilmesine rağmen sadece 1 sayı farkla kaybederek avantajlı bir skor elde etti. Lokomotiv Kuban ise Real Madrid deplasmanında ezildi. Böylece gelecek hafta Galatasaray için çok avantajlı hale geldi. Galatasaray Partizan’a yenilse dahi, Bayern Münih’in Lokomotiv Kuban’ı yenmesi durumunda tur atlayacak. Galatasaray Partizan’ı 1 sayı farkla yenerse Lokomotiv Kuban Bayern Münih’i 25 sayıdan fazla sayı farkla yenmezse tur atlayacak.

 

            Böylece Galatasaray %95 ihtimalle Barcelona’nın rakibi oldu diyebiliriz. Play-offlar da hemen ertesi hafta başlayacak. O hafta Pops Mensah-Bonsu ve Ersin Dağlı fiziksel olarak ne durumda olacaklar, şu anda öngöremiyoruz; pota altında çok etkili olan Barcelona’ya karşı ikisinin durumu çok önemli. Neyse, play-off hesabını ertesi hafta yapalım…

 

 

            Grupta  liderlik mücadelesi de hemen hemen sonuçlardı. CSKA Moskova son maçta deplasmanda Maccabi’yle karşılacak ve kazansalar bile lider olmaları için Real Madrid’in maçını kaybetmesi veya CSKA lehine 25 sayı farklı averajın oluşması gerekiyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bireysel İstatistikler

 

            Bireysel olarak haftanın en çok verimlilik puanına sahip olan ismi Zoran Erceg oldu. 45 dakikalık CSKA Moskova maçında sadece 1:16 kenarda oturan Erceg 35 sayı-9 ribaund-2 top çalma-3 top kaybıyla oynadı. 4/9 ikilik, 7/9 üçlük ve 6/6 serbest atış isabetiyle toplamda 36 verimlilik puanına imza attı.

 

            Haftanın triple-double’a yaklaşan iki ismi Malcolm Delaney ve Alessandro Gentile oldular. Delaney 17 sayı-7 ribaund-10 asist ve Gentile 24 sayı-7 ribaund-6 asistle oynadılar.

 

            Bu arada haftanın oyuncusu kim oldu? 13 sayı-4 ribaund-6 asistle oynayan Dimitris Diamantidis oldu. Çok da önemli bir konu değil ama Erceg-Delaney’i takımları kaybettiği için eleyelim, Gentile bu kadar iyi oynamışken onun yarısı kadar performans sergileyen Diamantidis haftanın en iyisi oluyorsa ben Euroleague organizasyonunun samimiyetini sorgularım..

 

 

 

 

 

Semih Erden meselesi

 

            Semih Erden’in kariyeri uzun süredir düşüşte. Kariyeri düşüşte olmasına ve Efes’in kaybettiği her maçtan sonra yerden yere vurulmasına rağmen onu koruyan azınlıktan biri de bendim. Barcelona maçındaki talihsiz pozisyonundan sonra da Semih’i korumaya ve toparlanabileceliğine inanmaya devam ettim. Karşılığında Semih ne yaptı? Sağolsun, benim gibi düşünen insanların yüzünü kara çıkartmaya devam etti ve sonunda kadro dışı bırakıldı.

 

            Semih Erden sahada umursamaz ama yılmayan tavrıyla dikkat çekti. Geçen yıl deplasman maçlarında pek etkili olamayan ama taraftar desteğiyle beraber iyi oynayan Semih Erden bu yıl o performansını da sergileyemedi. Bununla beraber umursamaz tavrı da artarak devam etti ve ne takım arkadaşlarına, ne koçuna, ne de seyirciye saygısı kalmadığını gördük. Angelou Semih Erden’i 25-30 dakikalar boyunca verimli olarak kullanamayacağını, üstüne Semih’i kullansa Bjelica-Deniz’in hakkını yediğini gördü. Semih’i 10 dakika civarı kullanmaya çalıştı ama bu durumda da Semih’in takıma zararı daha fazla oldu. Son çare olarak, Semih Erden kadro dışı bırakıldı.

 

            Semih Erden için söyleyecek olumlu bir şey kalmadı. Çok kısa sayılabilecek bir sürede kariyerini mahvetmeyi başardı. Bu süreçte en azından Anadolu Efes yönetimi doğru bir sınav verdi. Bu noktada ‘’İyi de Semih’i de aynı yönetim getirdi.’’diyebilirsiniz, onun da ne kadar doğru bir karar olduğu tartışılır ama Semih’i herşeye rağmen kazanmaya çalışmaları, takıma zarar vermeye devam ettiğini gördüklerinde de kadro dışı bıraktılar. Semih gibi bir oyuncuyu barındırmak geleceğini gençler üzerine inşa etmeye çalışan bir kulüp için zor. Umarım Deniz, Emircan, Cedi, Okben vs. genç oyuncular Semih Erden yerine Kerem Gönlüm’den etkilenmişlerdir, bu olaydan da gerekli dersi çıkarmışlardır.

 

 

 

 

 

 

Not:  -Reklam değil haberdir-   Euroleague yayın hakları 5 yıllığına Digitürk tarafından satın alındı.

 

 

Olumlu-olumsuz görüşlerinizi ve önerilerinizi sahinarif88@hotmail.com adresine bekliyorum…

 
Toplam blog
: 641
: 316
Kayıt tarihi
: 16.12.07
 
 

Bir uluslararası ilişkiler öğrencisinin gözünden dünya ve bonusu olarak da futbol... ..