Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mayıs '15

 
Kategori
Güncel
 

Ev(!)ren ölüm(?)ü tatmış!

Ev(!)ren ölüm(?)ü tatmış!
 

Yıl bin dokuz yüz seksen, Türkiye’nin Cumhur Başkanı Fahri Korutürk!

İktidarda Adalet Partisi azınlık hükümeti var. Başbakan Süleyman Demirel! Ana Muhalefette Cumhuriyet Halk Partisi ve Genel Başkanı Bülent Ecevit. Yavru muhalefeti Erbakan ve Türkeş temsil ediyor.

Müteveffa Kenan Evren, Genel Kurmay Başkanı. Ülkede anarşi diz boyu, ortalık toz duman… 

Türk Silahlı Kuvvetleri diken üstünde. Sıkıyönetim ilan edilen illerde bile kan akıyor, emniyet ve asayiş sağlanamıyor.

Demirel’in “Yüz gün planı” daha dolmadan TSK, Ülke içindeki iç karışıklığı dikkate alarak 27 Aralık 1979 tarihli bir uyarı mektubu kaleme aldı ve

Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'e gönderdi.

Korutürk 1 Ocak 1980'de Kenan Evren ve kuvvet komutanlarını Çankaya köşkünde topladı bir görüşme yaptı.

Mektup kamuoyu ile paylaşıldı.

Tırnak içindeki şu sözler  “Türk Silahlı Kuvvetleri ülkemizin bugünkü hayati sorunları karşısında siyasi partilerimizin bir an önce, milli menfaatlerimizi ön plana alarak, anayasamızın ilkeleri doğrultusunda ve Atatürkçü bir görüşle bir araya gelerek anarşi, terör ve bölücülük gibi devleti çökertmeye yönelik her türlü hareketlere karşı bütün önlemleri müştereken almalarını ve diğer anayasal kuruluşların da bu yönde yardımcı olmalarını ısrarla istemektedir."TSK ait.

Ne iktidardaki azınlık hükümeti ne de Ana Muhalefet Partisi uyarı mektubuna sahip çıktı.

Müteveffa Erbakan Hoca ise kadayıf tepsinin altı kızarsın hatta yansın diye bekliyordu.

Anlayacağınız Emir komuta zinciri içinde kaleme alınan o meşhur mektup gidecek adres bulamadı.

Anarşi ve kargaşa, hiç hız kesmeden kendi istikametinde son sürat yol almaya devam etti.

Günler her zaman olduğu gibi o günlerde de tez gelip su gibi geçti. Mektup aralık ayında yazılmıştı ama Ağustos tez gelmişti.

Jandarma genel komutanlığı Ağustos ayında istihbarat kursu düzenledi.

Bir çok İl’den Subay ve astsubayı Ankara’ya kursa katıldı..

İstihbarat kursuna çağrılan rütbeli personel Harp okulunda kursa başladı. Kursiyerlere MİT personeli ve Harp Okulu hocaları öğretmenlik yaptı, ders verdi. Harp Okulunda tahsis edilen öğrenci koğuşların da yattı; Okul yemekhanesinde yedi içti.

 Bir ara kursiyerlere yattıkları koğuşu boşaltmaları talimatı verildi.

Askerlikte her zaman emir demiri keser!

Hiç kimse sebebini sormadan valizini topladı ve boşalttı koğuşu. Sonra anlaşıldı ki kursiyerlerin kaldığı koğuşlar Cezaevi olarak hazırlanacakmış!

Hummalı bir çalışma başladı.

12 Eylül davul ve zurnayla ben geliyorum diyordu. Lakin bunu sadece  ileriyi görebilenler hissetti.

Bunlar olup biterken, dönemin Başbakanı Demirel, bas bas bağırıyor deyim yerindeyse çırpınıyordu…

“Durdurun akan kanı, yasa istiyorsanız yasa, silah istiyorsanız silah, Para istiyorsanız para” ne isterseniz verelim diyordu.

Ne yazık ki Demirel’in çırpınması işe yaramadı. Ne yasa, ne silah ne de ödenek isteriz diyen olmadı.

11 Eylül akşamı kursiyerler son dersten çıkınca, kendilerine şifaen bir emir tebliğ edildi.

“Kurs bitmiştir herkes birliğine intikal etsin”!

12 Eylül’ü hatırlayacak yaşta olanlar bilir, 11 Eylül günü akan kan, 12 Eylül’de şıp diye kesilmişti.

Bütün Ülkede sıkıyönetim ilan edildi. Anayasa askıya alındı. Tıpkı şimdi olduğu gibi…

Dönemin Muktediri Kenan Evren’di.  Ağzından çıkan her söz yasa hükmündeydi.

Elan bu gün olduğu gibi ve Evren dönemi de bitti. Dün Evren hakkın rahmetine kavuşmuş.

Bir dönemin en güçlü ve kudretli adamının Cenazesi nereye kaldırılacak nasıl kaldırılacak tartışması yapılıyor şimdi.

Devlet Töreni olsun mu olmasın mı? Devlet Töreni mi yapalım yoksa Sıradan bir faniymişçesine mi gömelim?

Yahu yasıl gömerseniz gömün, Evren Tarihin bir bölümüne adını yazdırdı. 1983 Anayasa’sı onun Eseri. Hala O Anayasanın birçok maddesi meri.

Şimdi elinde silah olmadan O anayasadan güç alıp, o anayasaya göre Yemin ederek görevce tabi olanlar, Silahsız Anayasayı askıya alıyor ve onun adını ileri demokrasi koyuyor.

Bu milletin kaderi bu! Kimi deveyi armuduyla götürüyor, kimisi de armudun sapını, üzümün çöpünü ayıklayacağım diye didinip duruyor. Dinimiz Ölenin ardından konuşmayı hiç hoş karşılamaz.

Evren iyi ya da kötü onu değerlendirecek olan insan olmamalı demek geldi içimden.

Huzuru Mahşerde kim suçlu kim suçsuz ona sadece yaratan hüküm verecek.

Allah rahmet etsin!

 
Toplam blog
: 380
: 438
Kayıt tarihi
: 27.08.07
 
 

Karanlığın düşmanı Işık! Gecenin zifiri karanlığı, şafak sökerken yerini, ufukta yükselen Güneş Işı..