Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Kasım '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ev hanımı olmak daha mı zor ne!

Ev hanımı olmak daha mı zor ne!
 

Bundan 3 yıl öncesine kadar çalışan bir kadındım. Her gün işe gidip yorgun argın eve döner o bitmiş halimle yemek hazırlamaya çalışırdım. Yemek hazır oluncaya kadar eşime ekmek arası hazırlar, kendim de yemeği yaparken açlıktan bayılamamak için birşeyler atıştırmaya çalışırdım. Yemekten sonra da o ağırlıkla bir kenara kıvrılıp uyuyakalırdım. Hani o sandalye biraz daha rahat olsa, koltuğa bile gitmezdim. Bazen sofrayı bile kaldırmadan bir bakmışsın uyumuşum. Biraz dinlenince tekrar kalkar sofrayı toplar mutfağı temizler, eğer uykum açıldıysa biraz televizyon seyretmeye çalışırdım. Zaten onun başında uyuyakalmak en keyiflisi. Ben on diyeyim sen, onbeş dakika sonra benden eser kalmazdı. Haftaiçi böyle geçen günler , hafta sonuna da farklı başlamazdı. Zaten bir gün olan o sözde dinlenme günü, benim için bir çamaşır, bulaşık, ütü arasında kaybolup gider. Aaaa bir de bakmışsın yeni bir hafta başlamış.( Neresi yeniyse...) 

Neyse, bir gün geldi eşimin işi sebebiyle hem şehir değiştirdik hem de ben işten ayrılamak zorunda kaldım. Anlayacağınız ev hanımlığına terfi ettim. Bir bakıma işten ayrılmam kızım için de iyi oldu. Böylece ben yavrumdan , yavrum da benden ayrılmayacaktı. Ailemle daha çok ilgilenecek, işleri telaşsız yapabilecektim. En önemlisi kendime ve hobilerime vakit ayırabilecektim. Evde hiç sıkılmayacaktım. 

Bunlar oldu mu? Tabii ki hayır. Çalışırken etrafımda gördüğüm ev hanımı modellerine bir türlü yakınından uzağından geçemedim. ''Bir gün bana çaya beklerim yarın sana geliriz '' ev hanımlığını zaten tasvip etmiyordum da en azından boş vaktimin olacağını hayal ederdim. Nerdeeee... Çocuk olunca kendine vakit ayırma denen olay ortadan kalkıyormuş. Haftada bir yapılan ev temizliği, çamaşır, ütü gibi vazgeçilmez ev faliyetleri 7/24 e dönüştü. Görmemezlikten gelemiyorsun.. Aman şu işi bitireyim de sonra şöyle bir tertemiz ferah ferah oturayım diyorsun, başka bir şey gözüne çarpıyor. Neyse şunu da yapayım da ondan sonra derken çocuk uyanıyor. Tekrar yorulup uyuyuncaya kadar bakmışsın vakit çoktan akşamı bulmuş. Yemek faslı başlar. Aman halim vah halim derken bir gün böyle geçer. Gece de üçten az olmamak şartıyla uyanır bizim bebek. Sabah yorgun argın başlar yeni gün. Tam alışıyordum ki bu duruma , tam da kızım bebeklikten çıktı derken oğlum dünyaya geldi. Şimdi kendime vakit desem çoktan tükenmiş. Herkese paylaştırılmış, bana kalmamış. Oyuncak toplamaktan ev işlerine zaman yok. Temizlik yapsan neye fayda arkanı döndüğün anda eskisinden bir farkı yok.Odasındaki oyuncak salona gelmiş , salondaki boya kalemleri mutfağa gitmiş, mutfaktaki tabaklar '' çalkala çalkala çikolata'' yapmak içim salondaki sehpanın üzerine konmuş. Oyuncak bebekler, koltuğun üzerine sıralanmış. Hem de bir değil beşi birden. Hatta bunlar da yetmez, kardeşi de oyuncak bebek olur, o da koltuktaki sıralamaya girer. 

Şimdi düşünüyorum da sanırım her işin bir zorluğu var. Biz sadece görmek istediğimizi görüyoruz. Çalışan bir kadın olmak ev hanımlığından zor. Çocuklu bir ev hanımının işi, çalışan çocuksuz bir kadınınkinden daha zor. Çalışan ve çocuk sahibi kadınları ise kutluyorum. 

Benim açımdan ev hanımlığı daha zor geldi. Bir kere her şey aynı mekanda dönüp duruyor. Yaptığın işler göze görünmüyor. Sabahtan akşama kadar didinip dursanız bile sanki bütün gün yan gelip yatmışsınız gibi her şey eskisi gibi. 

Sanırım kadın olmak zor...
 

 
Toplam blog
: 31
: 4056
Kayıt tarihi
: 24.09.06
 
 

1979 doğumlu. İstanbul Üniversitesi Kimya Bölümü ve İstanbul Üniversitesi Kimya Öğretmeniği Tezsi..