Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ekim '13

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Evde Hayvan beslenmesi Köleliğin başka şekli

Evde Hayvan beslenmesi Köleliğin başka şekli
 

Bu sabah gazetelerde okuduğum bir söyleşi dikkatimi çekti. Günlerdir, hatta aylardır kafamı kurcalayan bir konuya isim koymuş gibi idi bu yazı.

Bu söyleşide Doğa araştırmacısı, biyolog ve kuş bilimci Ferdi Akarsu evde hayvan beslenmesine karşı olduğunu, bu durumun köleliğin başka bir formu, bir yukarıdan bakış örneği olduğunu söylüyor. Hayvanların sahip olunabilen canlılar olmadığını, insanın bir başka canlıya sahibi imiş gibi davranmasının hiç de etik görünmediğini, canlıların ancak doğada özgür bir biçimde yaşarlarsa mutlu olabileceğini de sözlerine ilave ediyor.

Evet bu sözler günlerdir bulamadığım cevaplar. Ben de bir canlının isteği dışında, başka bir canlının kaprisleri için ona bağımlı yaşamasına karşıyım.

Yılın büyük bölümünü Ege'de bir sahil kasabasında geçiriyorum. Bu kasabada insanları ve onların sahip oldukları canlıları daha yakından izleme fırsatım oluyor. Her kişi bahçeli bir eve geçince ilk işi bir evcil hayvan edinmek oluyor. Bu genellikle köpek, çok az da kedi olabiliyor. Hadi kedinin civardaki fareleri kaçırmak gibi bir görevi olabileceği ve eve kadrolu alındığını varsayarsak, genelde köpekler aile bireylerinin şahsi kaprisleri sebebiyle ev kadrosuna  esir olarak katılıyorlar.

Genç aileler çocukları istediği, onlara ödünsüz bir oyun arkadaşı olsun, çocuğu eylesin, eve bağlasın diye bir hayvanı esir alıyorlar. Ne yazık ki bir süre sonra çocuk için alınan bu esir, çocuğun hevesi geçtiğinde ebeveyne bakılması gereken bir yük haline geliyor. Bu arada çocuğu kızdırmamak için esir azat da edilmiyor ve zavallı ölene kadar bu yaşamı sürüyor. Kimse bu esire sen o evde, o kişilerle yaşamak istiyor musun demiyor.

Belli yaşın üstünde, çocukları tarafından bir şekilde yalnız bırakılmış ve o güne kadar kalabalığa alışık çiftler yalnızlıklarını paylaşmak için esir alıyorlar. Tabii gene esire isteği sorulmuyor. Onun çocuklar gibi büyüyünce iş, aşk sebebiyle ebeveynlerini terketme ihtimali hiç yok. Bağlarsın tasmasını, verirsin yemeğini, ölene kadar sana havlar durur.

Bir de toplumda saygı, başka deyişle korku uyandırmak için esir alanlar var. Onların esirleri koruma görevini üstleniyor. Ne yapsın adam koruma tutacak, onu sigortalı yapacak, kapıya külübe inşaa edecek. Nöbetiydi, çalışma saati idi, aylığı, kaprisi idi, onlarla uğraşacak. Alırsın bir Pitbull, koyarsın kapıya, verirsin mamasını, bakalım kimse evine yaklaşabiliyor mu. Sokakta kral gibi gidersin köpeğinle. Seni görenler kaçar.

Bu arada sosyalleşmek için de esir alanlar var. Yanında köpeğinle gezerken, diğer köpek sahipleri ile ahpaplık etmek, arkadaş edinmek ihtimalin de var.

Yazımı okuyan hayvan severler bana kızacaklar belki. Hepsinden yorum bekliyorum. Beni ikna edin evdeki bu canlıların esir olmadığına. Kendi istekleri ile sizin evinizde durduklarına. Ne yapsın zavallılar ağzı var dili yok. Sadece havlıyabiliyorlar.

Havlamak deyince ufak bir olayı anlatıp yazımı bitireceğim.

Ege'deki bahçemin karşısında geniş bir mandalina bahçesi var. Harika mandalinaların çiçek açtığı, ağaçlarında kuşların özgürce şarkılar söylediği bu bahçenin komşusu olmaktan dolayı kendimi çok şanslı addediyorum. Yalnız bu bahçenin bitişiğinde bir kulübede bağlı bir köpek var. Sanırım orada kimse yaşamıyor, bahçeye bakan adam arada geliyor. Bu zavallı köpek açlıktan mı, susuzluktan mı yoksa yalnızlıktan mı 24 saatin en az 22 saati sürekli havlıyor ve ağlıyor. Şimdi okuyanlar olur mu böyle şey diyecekler. Ama inanın bana zavallı köpek otomatiğe bağlanmış gibi sürekli havlıyor. Ne gece, ne gündüz susmuyor. Bahçenin sorumlusunu bir kere görüp söyledim. 'Köpek bu, havlayacak tabii.' diye ilginç bir cevap aldım. Belediye bu konu ile sahiplı, bağlı köpek diye ilgilenmiyor. Onların ilgi alanı sahipsız esirlermiş. Alıp barınağa götürüyorlar o zaman.

Şimdi sorarım size bir esir gibi aç, susuz, yalnız bir kulübede bağlı olan bu canlı orada olmak istiyor mu, Yaşamından mutlu olsa sürekli neden ağlasın, bağırsın. İşin tuhafı olaya benden başka ses çıkaran da yok. Zira insanlar esarete, o kadar alışık ki.......... 

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..