Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ekim '09

 
Kategori
Blog
 

Evde kalan ahlak yıpranır

Evde kalan ahlak yıpranır
 

Terazi ama ahlak ölçmüyor!


Yıpranmakla da kalmaz, "payımal olur" dostlar. "Ahlak" dediğiniz her bi daim yanımızda bulunmalı, istenince de "şaaaak" diye gösterilmeli. Öyle "Evde unuttum!", "Yanıma almamışım!" gibi mazeretlerin hiçbir geçerliliği yoktur!

Ben şahsen "ahlaksızımdır". Seneler önce kaybettim, yenisini çıkarmayı da akıl edemedim. "Göster bakiiim" deseniz gösteremem yani. Güzel hanımların "popolarına" çaktırmadan bakıyorsam hâlâ, ahlaksızlığım yüzündendir! Eskiden bu durum bende vicdan azabı yaratıyordu.Hormonal güdülerden bihaberdim! Eski sevgililerden birine günah çıkarır gibi itiraf etmiştim: "Bağışla tatlım; tanışmadan önce ben senin popona bakardım hep!" diye... O da "Ben de senin popona bakardım!" deyince ahlak şeyimde bir sarsıntı oldu haliyle. Hem de "yirmili" yaşlarımın kaldıramayacağı oranda bir sarsıntı.Beni ahlaksızlığa sürükleyen bu olay değildir tabii.

BEYİNSEL DİSİPLİN.

Vakti zamanında ünlü, ünlü olduğu kadar da yaşlı bir yazara sormuştum "Ahlak nedir?" diye..."İnsanların uydurmasıdır o" diye yanıtlamıştı. Ona göre "Gerekli olan, her faniye(Ve topluma) göre tanım değiştiren ahlak değil, ciddiyet ve tutarlılıktı"..."Ahlak, yereldi" bilge yazar için, Ciddiyet ve tutarlılık" ise "Evrensel"...

Ciddiyet ve tutarlılık... Yani "Beyinsel disiplin"...

Acaba diyorum... 5 bin üyeli sitemizde de bir tartışma başlatarak "Ahlak nedir?" sorusunun yanıtını arasak, ne tür sonuçlar elde edebiliriz sizce? Hazır "Blog ahlakı", "Yorum ahlakı" gibi konular tartışmaya açılmışken ve bu konuda "Hiii! Ne ayıp!" türü yorumlar havada uçuşurken, konuyu deşmek gerekmez mi?

GENÇLER VAR AYIP OLUYOR!

Evet ama bu uyarıyı yapmak ahlak düşkünü "Penis" yazarlarına düşmez her halde.Yeri gelince"Tanrı varsa, penisinin boyu ne kadardır acaba?", "Ay ne kadar da büyük, nasıl kalkar o öyle?" diye yorumlar yazacaksın(gençlere aldırmadan), ondan sonra da kalkıp "yazı" ahlakından dem vuracaksın.(Haydaa, gitti bir yorum daha ama koyası bende.)

NEYİN YANINDAYSA ONA KARŞI, NEYİN KARŞISINDAYSA ONDAN YANA YORUMLARI!

Şu gördüğünüz pragraf başlığını "ahlaki" yönden ele almanız mümkün değildir! Beyinsel zafiyeti ve kısırlığı ön plana çıkaran bu tavır bozukluğunun ahlaki açıdan incelenmesi beyhude bir çabadır.

Düşünün ki bir yazı kaleme alınıyor ve bu yazıda belli bir kişiye yönelik "Askerliğini zorla yapan vatan haini... İt sürüsü...Alman'ın uşaklığını yapan gurbetçi... Dolmuş ve otobüslerde 'fortçuluk' yapan... Pantolonunun içi boş olan..." gibi bayağının bayağısı söylemler var. Ahlak düşkünü hanımefendi balıklama dalıyor yazıya tabii. Vakti zamanında yazdığı yazılar ve "faşizan" tavrı bu "fortçu" üye tarafından eleştirildiğinden "Fırsat bu fırsattır" diyerek yükleniyor. Daha önce de şahsıma yönelik hakaret içerikli yazılara, "Allah aşkına müsade edin de öneriyim bu yazınızı, bırakın da altına imzamı atayım" diye yorum yazmışlığı var. Onu ilgilendiren yazının içeriği falan değil. Yazıda kullanılan bayağının bayağısı ifadeler hanımefendinin yüreğini soğutmuş, hislerinin tercümanı olmuş.

Yazının altına imza atmak...O kadar kolay mı dostlar? Yorum yazmak o kadar kolay mı? Yorum yazmak bence yazı yazmaktan da zor! "Kimi kastettiğinizi bilmiyorum ama" grizgâhı kurtarmıyor durumu. Bilmiyorsan konuya müdahil olmayacaksın.Hele ki yazının altına o ucuz imzanı atarsan, alacağın yanıtı da hesap edeceksin! Ondan sonra da tutup "Blog ahlakı", "Yorum ahlakı" diye ahkâm kesmeyeceksin. "Kuyruk acını" içinde saklayıp, bir diyeceğin varsa kendi sayfanda diyeceksin! Yazdığın hakaret içerikli karşı yorumu da rica minnet "sildirmeyeceksin"!



DÜŞMANIMIN DÜŞMANI BENİM DOSTUMDUR TAVRI!

Zavallı bir durum tabii. Hangi açıdan ele alırsanız alın zavallı bir durum. Düşünce kabızlığı çeken "pısırık"ve "sinsi" insanlara yakışan bir tavır. Ahlaki bir durum söz konusu değil burada. Bu tipler "Bende bana ait hiçbir şey yok ki zaten!" diye haykırırlar! Fırsatını bulunca işte kırk yılda bir, akılları sıra laf sokuştururlar. Bakmayın atıp tuttuklarına. Verin ellerine "çift okey", okeye bile dönemez bunlar korkularından. Ne kokar, ne bulaşırlar! Hayatın olmasa da olur figüranlarıdır onlar. Solist olmaya güçleri ve yetenekleri müsait olmadığından koro içinde idare ederler. "Elinize sağlık efendim", " Falanca yazıma çirkin yorum yazdı efendim", "Hislerimin tercümanı oldunuz efendim"...Tam bir sürü psikolojisi.(Ki kargalarda görülür en çok.) Fırsat bu fırsat ya, "Dur bir tane de ben ekleştireyim" ödlekliği!

ŞAKA BİR YANA; AHLAKLI OLDUĞUMUZ NEREDEN ANLAŞILIR?

"Paçalarımızdan akarsa anlarız" diyemem tabii ama "Güzel hanımların popolarına çaktırmadan da olsa bakmak" ahlak şeyimizle pek uyuşmaz!(Dikkat ederseniz burada kendime taş atıyorum.) Yeniler bilmez tabii ama vakti zamanında bu güzide sitede "Ciğerinden yaralı, karşı dağın maralı, iki parmak sakalı, ceketi kalkık yakalı" olan bir üye vardı. Yorumcularına maket "Deniz fenerleri" hediye ederdi hani(sanal tabii). Ne zaman "ahlak" konusu açılsa o üye geliyor aklıma. Naifti, kibardı, duygusaldı. Gönül çelen bir hitabı vardı! Ne zaman ona ayarı bozuk (Culduzca) ters bir yorum yazsam(Ki yazarım, huyum kurusun); 5-10 hanım üyeden azar işitirdim. Ne kadar da çok "seveni" vardı! Allahtan "sıraya geçirdim" dediği "sevdiklerinin" tam listesini(20 kişi) açıklayamadan üyelikten ayrılmak zorunda kaldı. Kendisine bu fakirden başka da "Höst"diyen çıkmadı nedense. Kimileri korkudan sustu, kimileri de ellerini oğuşturarak bekledi, çıkacak skandalı Ahlak mı? Geçiniz efendim, geçiniz! Bugün ahlak konusunda görüş bildirenler, o günlerde dut yemiş bülbül gibiydiler maaşallahNOT: Melekler yüreğimden öpsün ki şahidim de var!

DİL CAMBAZINA ÖĞÜTLER...

Yazı yazmanın bir sorumluluğu, yeri gelince de ödenmesi gereken bir bedeli vardır! Sözcük hazinesinin zenginliği... Şarttır ama yeterli değildir meram anlatmak için! "Oturuyorum klavyenin başına, 5 dakikada yazıveriyorum" demekle olmaz bu işler. Madem içinden bayağılaşmak geldi...Tuttun yazının finalini "Otobüs ve dolmuşlarda sürterek iş tutan Fortçu" diye bitirdin. Hazır editörler de normal karşılamışken bu söylemini, arkasında durman gerekmez mi?Onun bunun ikazıyla yazı tıraşlamak, "tükürdüğünü yalamakla" eşdeğer bir tutum değil midir? Dilbilimci geçinenler, hep onun bunun ikazlarıyla mı satır silerler? Dengesizlik dedikleri şey bu değilse eğer, nedir? Var mı Culduz'un yazılarında silinmiş tek bir satır?

AHLAKIN GÖZÜ KÖR MÜ?

Kör olmasına kör değil elbette ama işine gelince görüyor, işine gelmeyince de görmüyor işte. Malum yazıya yorum yazan 20 çift göz görmemiş(!) mesela o adi "Fortçu" söylemini. Görmedikleri gibi bir de alkışlamışlar üstelik. Alkışlamışlar ve terbiyesizliğe de ortak olmuşlar sonuçta. Hadi hakkını yemeyelim, sadece Yıldız Demirel (Dahlia) Hanımın bir itirazı var bu bayağılığa. Ahlaksızlığa göz yummak, ahlaksızlığın daniskası değil midir?

SONUÇTA?

Aslında konu basit. Tanımlamasını yapamadığımız kavramları kullanmadığımız müddetçe gülünç duruma da düşmeyiz bence.Küfür ve hakarete gelince...Sayfalarımız, aynı zamanda "sicil dosyamız". Yazı ve yorumlarını zırt pırt silenler ve sildirenler için söylemiyorum tabii. Her zaman söylediğim gibi, yazı ve yorumlarımda hakaret içerikli tek bir sözcük bulunsun, anında terk ederim ben bu siteyi. Ahlakın olduğu kadar, küfrün ve hakaretin tanımlamasını yapmak şartıyla elbet!

Yaa, işte böyle dostlar! Ben her zaman söylerim zaten:

"Önce ahlak, önce ahlak, önce ahlak!"

Yanımızda gezdirmemiz şartıyla tabii!


 
Toplam blog
: 312
: 1658
Kayıt tarihi
: 10.02.07
 
 

Önceleri konuşurdu insanlar, "yazmak", sonraların işi... Duygu ve düşüncelerimizin yanı sıra gözl..