Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ağustos '10

 
Kategori
Sinema
 

Everybody's Fine

Everybody's Fine
 

Everybody's Fine


Beni son zamanlarda duygusal açıdan bu denli etkileyen, içimde bir sızı bırakan bir film izlememiştim.

Sert ve karizmatik rollerde izlemeye alıştığımız büyük oyuncu Robert De Niro bu defasında ustalığını karısını kaybettikten sonra çocuklarını bir arada tutmaya çalışan bir baba rolüyle konuşturmuş. Everybody's Fine (Herkesin Keyfi Yerinde), aile bağları üzerine kurulmuş mükemmel bir film. Benim için en iyi filmler listesine kesinlikle girdi diyebilirim. Film başladığında çocuklarının gelişi için hazırlık yapan Frank (Robert De Niro) karşılıyor bizi. Frank, telefon tellerine PVC kaplama işi yapan bir fabrikada çalışarak hayatını geçirmiştir. Dört çocuğu olan Frank'in eşi sekiz ay önce ölmüştür ve Frank yapa yalnız kalmıştır. Yalnızlığa alışmakta güçlük çeken Frank, çocuklarının her birinden gelemeyeceklerine dair haber alınca, onlara bir sürpriz yapmak için yola koyulur. Bu yolculuk ona çocuklarının aslında tanıdığı kişiler olmadığını gösterecektir. Hayatını ailesini bir arada tutmak için harcayan Frank, geçip giden bu zamanda çocuklarına aslında ne kadar uzak kaldığını farkeder. Karısı çocuklarının her telefon edişinde ona iyi haberler vermiş, kötü haberleri kendisine saklamıştır. Ancak gerçekte çocukları düşündüğü kadar mükemmel birer hayat sürmemektedirler. Sonunda geç de olsa çocuklarını bir araya toplamayı başarır.

Filmi izlerken Robert De Niro'ya bir kez daha hayran kalıyorsunuz. Robert De Niro, rolünü o kadar kabullenmiş ki, sizi de filmin içine çekmeyi başarıyor. Filmin sonlarında doğru bir kaç sahnede ise yerle bir ediyor ve içinizde bir şeylerin koptuğunu hissediyorsunuz adeta. Film Drew Barrymore, Kate Beckinsale ve Sam Rockwell'den oluşan güçlü bir kadroya sahip. Ancak ille de Robert De Niro derim, başka bir şey demem. Adeta tek başına götürüyor filmi.

Fİlmde, Frank'in çocuklarıyla ilk buluşmalarında onların çocukluk hallerini görmesi, güzel düşünülmüş bir detay. Filmi izleyenler hatırlayacaktır, benim için bitirici vuruş, David'in yapmış olduğu bir resmi galerici kızın Frank'e gösterdiği sahne oldu. Aşırı dozda uyuşturucu yüzünden ölen David'in yaptığı bu resmi görünce boğazımda bir şeyler düğümlendi sanki.

Son bir paragraf da Paul McCartney ve şarkısı (I Want To) Come Home için açmak istiyorum. Filmle bütünleşmiş bir şarkı olmuş. Mükemmel uyum diye ben buna derim işte.

Ailenizle birlikte izleyebileceğiniz ve aile üzerine kurulu mükemmel bir film. İzlemediyseniz kesinlikle tavsiye ederim. Yalnız filme başlamadan önce mendilinizi yanınıza almayı unutmayın. Benden söylemesi.

İyi seyirler.

 
Toplam blog
: 92
: 2632
Kayıt tarihi
: 28.01.09
 
 

Parliament Sinema Klübü'nde yayınlanan filmleri izlemek için çocuk halimle uykudan feragat ettiği..