Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Temmuz '12

 
Kategori
Siyaset
 

Evet, sevgili Deniz, bir gün mutlaka!

AYDINLIK Gazetesi ; (30.Temmuz.2012)  “İşte Adana’daki şer merkezi” diyerek çok önemli bir haberi manşetine taşımış. Aydınlık günlerdir bu konuyu duyuruyordu zaten.

Önder Öztürk imzalı yazıda Suriye’de iç karışıklıklar başlatıldıktan sonra İncirlik Üssü’nde, 500 muhalif önder ve militan ile diğer Suriyelilere askeri eğitim verildiği, süreci ABD’nin Adana Başkonsolosu Daria Darnell’ın yönettiği belirtilmiş.

Türkiye plakalı TIR lar la muhalif güçlere ulaştırılmak üzere 500 sefer askeri mühimmat ve malzeme sevkiyatının yapılmış. 25 milyon dolar nakit para ayrıca 25 bin ağır ve hafif silah ile bunlarda kullanılacak mühimmat gönderilmiş. Son sistem savaş uçaklarını vuracak yeteneğe sahip, Oto üzerine monteli 50 rampa ve füze, roket, mühimmatın gönderildiği belirtilmiş. Ayrıca Aydınlık’a bilgi veren kaynaklar bu faaliyetleri Türkiye’nin de desteklediğini belirtmişler.

Haberi doğrulayan önemli argümanları da CHP Hatay Milletvekili Refik Eryılmaz’dan öğreniyoruz., Hatay’ın Yayladağ İlçesi Kaymakamıyla yaptığı görüşmede Suriye ordusundan kaçanların oradaki bir kampta kaldıklarını  Türkiye’den çıkış yapıp yeniden kampa dönebildiklerini, başbakanın talimatı ile giriş çıkışlarının serbest olduğunu söylemiş.

Eryılmaz ayrıca “Burada MOSSAD, CIA ajanları var. Değişik ülkelerden getirilip eğitilen insanların kontrolü Türkiye’nin elinde olmadığını söylüyor. Türkiye’nin, silahlı mücadele veren silahlı gruba destek veriyor, eğitim veriyor, koruyup kolluyor. Biz bir bakıma 30 yıldır mücadele ettiğimiz PKK’ya verilen dış desteği de meşrulaştırma pozisyonuna düşüyoruz. Diyor.

Ayrıca CHP milletvekili Eryılmaz, Suriye konusunda esas aktörün İsrail olduğunu ama tepki yaratmamak için ortada gözükmediğini, İsrailli ajanların bölgede değişik kimliklerle dolaştıklarını bölge halkı ile yaptığı görüşmeden de tespit edildiğini söylüyor Türkiye’ye yabancı askerlerin girebilmeleri için TBMM’den izin alınması gerektiğini söylüyor. Bunlar  büyük bir iddialardır.  İktidar buna ne diyecek bakalım.

Suriye’nin içişlerine karışmak ve üstüne üstlük asileri yurdumuzda beslemek, Amerika’nın çıkarına ortak olmak tarih sayfalarına nasıl düşecek acaba?

Tırlarla giden askeri mühimmatın yarısı da bizim askerimize pusu kuran, silah sıkan PKK ya gidiyor demek. Her gün bir karakolumuza saldırı düzenleniyor ve çocuklarımız şehit oluyorlar.

Müttefikimiz olduğu söylenen Amerika başımıza büyük bela açmaktadır. Bizim çocuklarımızın ölmeleri onların umurlarında olmayabilir ama ne yazık ki iktidarın da umurunda değil. Öyle görünüyor.

Türkiye dingonun ahırı mı ya? Ne işi var bu adamların ülkemizde?

Suriye’yi karıştıracaklar, paralı askerlerle yakıp yıkacaklar, yüzlerce masum Müslümanı hem de Ramazan ayında katledecekler ve biz elin haçlısından yana olacağız. Olacak iş değil ya!

Bu İncirlik kapatılmadıktan sonra ne Türkiye’ye ne de Ortadoğu’ya huzur olur.

2009 yılında Amerika dünyadan elini çeeek! Başlıklı yazımda Amerikan’ın neler yapmış olduğunu yazmışım oradan aktarayım sizlere.

"Amerika, soykırımlara Kızılderilileri katletmekle başladı..

Amerika'nın işkencelerini belgeleyen Carol Richardson'un 'What does god require? Working to close the 'school of assassins' adlı eserinde yer alan Amerika'nın katliamları ve işkenceleri bu vahşi devletin kuruluş yıldönümünde bir daha akıllara geldi. İşte o katliamlardan bazıları:

- 1921 yılında Nikaragua'yı işgal etti. Anti-emperyalist direnişin başını çeken Sandino ve 300 kişiyi katletti. 40 yıldan fazla sürecek bir terör devrini başlattı. Sabotaj ve suikastlar düzenledi.

- 1945'te Japonya'nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine atom bombası atarak bir anda 250 bin kişiyi vahşice öldürdü.

- 1950-53 yılları arasında yüz binlerce Koreliyi katletti.

- 1954'de binlerce Guatemalalıyı öldürdü.

- 1955'de Endonezya, Laos ve Kamboçya'da çok sayıda CIA operasyonu düzenledi.

- 1950-59: Küba'da 60 bin kişi, ABD destekli Batista birliklerince katledildi.

- 1961'de Küba'ya karşı Domuzlar Körfezi çıkarmasını örgütledi.

- 1965'de Dominik'e paraşütçülerini indirdi ve 10 bin Dominikliyi katletti.

- 1973'de Şili'de CIA'nın düzenlediği darbe ile 30 bin kişi katledildi.

- 1975'de Vietnam'dan kovulduğunda arkasında milyonlarca ölü ve sakat bıraktı. ABD'nin saldırıları sonucunda Vietnam'da milyonlarca insan yaşadıkları yerlerden sürüldü, on binlerce kadına tecavüz edildi, yüz binlerce insan sakat bırakıldı ve milyonlarca insan işkenceden geçirildi.

- 1970-75 yılları arasında Kamboçya ve Laos'ta ABD, 1 milyon insanı katletti.

- 1983'de Lübnan'a müdahale etti. 14 bin deniz piyadesinin katıldığı operasyonda binlerce Lübnanlı katledildi.

- Yine 1983'de Lübnan'a ikinci bir müdahalede bulundu. Amerikan 6. Filosu'na ait savaş gemileri Lübnan'a günlerce bomba yağdırdı.

- 1986'da uluslararası haydutluk örneği sergileyerek Libya'yı bombaladı, bine yakın sivili katletti. Ülkeye ambargo uygulayarak deniz ablukasına başvurdu.

- 1989'da Panama'ya asker çıkarttı ve 5 bin Panamalıyı katletti.

- 1991'de Irak'ın Kuveyt'e girişini bahane ederek diğer emperyalist güçleri de ardına takarak Irak halkına karşı bomba yağdırdı. ABD uçakları bu ilk Körfez Savaşı esnasında Irak halkının üzerine 12 bin sorti yaptılar.

- Somali'deki durumu bahane ederek yine diğer emperyalist güçleri de peşine takarak ülkeyi işgale girişti.

- İran'a karşı başlattığı ahlaksız ambargoyu yıllardır sürdürüyor.

- Latin Amerika'da ABD'nin bulaşmadığı savaş, katliam, insan hakları ihlali yok gibi. Nikaragua'dan kaçan işkenceci, halk düşmanı örgütleri destekledi ve Nikaragua halkının üstüne saldırttı.

- Birçok Latin Amerika ülkesinde de Ulusal Muhafızlar adı altında Ölüm Mangaları'nı örgütledi, eğitti, finanse etti, silahlandırdı ve halkın üzerine saldırttı.

- ABD son olarak Irak ve Afganistan'da yüz binlerce Müslüman’ı şehit etti, kadınların namuslarına el uzattı ve hapishanelerde on binlerce Müslüman’a sistematik işkenceler yaptı.

Amerika tüm bunları güya özgürlük adına yaptı değil mi? Uyanalım artık uyanalım…Ve kahrolası emperyalizme hep birlikte karşı koyalım.

Deniz Gezmiş babasına yazdığı bir mektubunda ona şöyle sesleniyordu.

“Baba, sana her zaman müteşekkirim,

Çünkü KEMALİST düşünceyle yetiştirdin beni.

Küçüklüğümden beri evde devamlı kurtuluş savaşı anılarıyla büyüdüm ve o zamandan beri yabancılardan nefret ettim...

Baba biz Türkiye’nin ikinci kurtuluş savaşçılarıyız, elbette ki hapislere atılacağız, kurşunlanacağız da.

Tıpkı birinci kurtuluş savaşında olduğu gibi, ama bu toprakları yabancılara bırakmayacağız.

Ve bir gün mutlaka yeneceğiz onları... ”

                                   ***

Evet, sevgili Deniz bir gün mutlaka, belki yarın belki yarından daha yakın…

Tünay Süer

 
Toplam blog
: 375
: 801
Kayıt tarihi
: 30.04.08
 
 

İstanbul Kadıköy doğumluyum. Herhangi bir menfaat grubuna bağlanmadan, açık fikirli, dürüst, önya..