Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ocak '12

 
Kategori
Futbol
 

Evet çizgiyi geçti...(Antalya 1-2 Beşiktaş)

Evet çizgiyi geçti...(Antalya 1-2 Beşiktaş)
 

Maçın özeti bu karede saklı


Tamam, kabul ediyoruz; Beşiktaşlı oyuncular, taraftarlar ve biz futbolseverler 36.dakikadaki topun çizgiyi geçtiğini kabul ediyoruz. Futbol oynanmaya başlandığı günden beri hiç bitmeyecek bir tartışmadır bu ; çizgiyi geçti, gol, hayır geçmedi gol değil!...

Herhalde bu oyunun hakemlik açısından hep en zor kararı olmuştur bu an! En bilineni 1966 Dünya Kupası finali ve İngiltere'nin, Almanya'ya attığı gol. Aslında çok uzağa da gitmeye gerek yok, daha geçen sezon üst direğe vurup, içeri giren bir Hugo Almeida şutu var ki, hakemler tarafından görülemeyen. Yani hep oldu, hep olacak.

Ancak işi kendi kötü niyeti ile  yozlaştıranlar da var: Mesela geçen hafta Rüştü'nün topuna da ' hakem vermedi ' diyenler!... Peşinen diyelim, dünkü nasıl gol ise geçen haftaki top da gol değil. Görüntüler ortada.  Ben bu topların gol mü, yoksa gol değil mi tartışmasının içinde olmak istemiyorum. Geçen haftaki Rüştü'nün topuna da hakem gol verse, karar 10 kere izlendikten sonra doğru da bulunsa, yanlış da bulunsa beyhude tartışmalardır bunlar...

Çünkü bunlar hakemi eleştireceğiniz pozisyonlar değildir. Hakemlerin kötü niyetini ortaya dökeceğiniz pozisyonlar değildir, bunlar ancak ve ancak bu futbol tarihi kadar eski bir tartışmanın doğallığını kirleten asıl kötü niyetli fanatiklerin pozisyonlarıdır...

O fanatikler de bellidir. Onlar genelde tribünde yerlerini alırlar ama ne yazikki artık basın tribünleri, şeref tribünleri ve hatta Metris cezaevi bile bu fanatiklerle dolmuştur.

***

Maça gelince, tipik bir Carlos Carvalhal'ın Beşiktaş'ının deplasman maçı oldu. Yani ruhsuz, zorlamadan, aheste aheste, dalmayan, kaçmayan, vurmayan, ısırmayan, uçmayan ama bu haleti ruhiyesi Fernandes'in duran toptan attıracağı 1 gol ile dağılan, "ona dayanan " takım görüntüsü Antalya'da da izlendi.

Belki hakem Antalya'nın golünü verse Beşiktaş için daha iyi olabilirdi, tabiki bunu bilme şansımız yok, Kartalı daha erken uyandırabilirdi.

İkinci yarı ise pabucun pahalı olduğunu azarlanarak soyunma odasında ögrenmiş bir takım sahaya çıktı. Belli ve basit doğruları da yapınca oyunun kontrolünü bir büyük takımın alması süpriz olmadı.

O büyük takıma en büyük hediyeyi de Ali Tandoğan'ın hatalı geri pası verip, Deniz'in yanlış tercihi eklenince ofsayt kralı Almeida'nın " büyük takımların affetmeyeceği " türe örnek bir golü geldi. Sahanın önce Edu, sonra Simao'dan sonraki en kötüsü Almeida " gayret gösterip " golü yaratan rakip futbolculara eklenen bir kader anı oyuncusu oldu.

Antalya'da Edu günün en kötüsü, Simao ise yılın en kötüsü durumunu sürdürürken, Beşiktaş'ın ordan galibiyetle dönmesi büyük takımları, iyi takımlardan ayırt eden özelliğidir: Kötü oynarken de kazanmak! 

***

Beşiktaş play off mücadelesini sürdürüyor. Ama şampiyonluk kupasını kaldıracak kadar futbol oynamıyor. Bu oyunun Quaresma gelince renkleneceğini düşüneneler de yanılıyor. Pardon renkleneğini düşüneneler doğru diyor, çünku trivelalar, acaip çalımlar, acaip şutlar renklendirecektir oyunu...Ama bu renk Beşiktaş'a iyi futbol getirmiyor, getirmedi, getirmeyecek.

İki kanat bekindeki düşüş ve İsmail'in son saniyedeki aptalca hareketi bir sonraki haftaya nasıl yansıyacak göreceğiz. Çünkü Ekrem sağ geride " ben burda oynayamam " diyor. Sol gerideki tek adam ise gelecek hafta yok...

Toramanın sağ beke geçmesi, sol beke de hiç forma bulamayan Tanju'nun denenmesini bekliyoruz.

Madem Holosko'yu gözden çıkardınız, Mehmet Akyüz'e de bir forma verilir artık diye umuyoruz.

Çizgiyi geçti mi, geçmedi mi tartışmasından çok daha yakıcı günler Beşiktaş'ı bekliyor.

Gökhan Gür 

twitter.com/#!/Gur1971

 
Toplam blog
: 48
: 386
Kayıt tarihi
: 11.09.11
 
 

Futbol on bir oyuncu ile oynanır, binlerce kişi tribünde, milyonlarca kişi evinde TV karşısında i..