Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Şubat '17

 
Kategori
Güncel
 

Evet deyişimdeki nedenselim

Evet deyişimdeki nedenselim
 

alıntı


Anayasa Değişiklik Tasarısı’nı var olan eş maddeleriyle kıyaslı biçimde inceledim. Çoğu mevcut Anayasa maddelerinin tasarıya uyarlanmış biçimidir. Yani, değişiklik yapılmamış sadece yürütmenin yeni adına uyarlı sözcükler konmuştur. Tasarının Cumhuriyet ve laik demokrasinin sonunu getireceği endişelerinden bir kısmını irdeleyelim.
 
Anayasa Değişiklik Tasarısı’yla Cumhurbaşkanı kararnamesi eyalet sistemi kuramaz:
 
Anayasa maddeleri birbirleriyle organik bağ içinde değerlendirilir. "Kararname ile yapılabilir" maddesi kararname çıkartma yetkisini düzenleyen maddeye bağlıdır.
 
 Madde 123- İdare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir. 
İdarenin kuruluş ve görevleri, merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır. Kamu tüzelkişiliği, kanunla veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulur."
 
Kamu tüzelkişiliği geniş bir kavramdır. Orman idaresi harita bölümü de bir kamu tüzel kişiliğidir. Valilik de öyle. Belediye de. Yani tüzel kişilik kurumsal makam oluyor. Bu maddeye istinaden kararname ile bölge valilikleri kurulabilir. Ancak, federatif yönetim sisteminde olduğu gibi merkezden ayrı özerk idareli eyalet sistemine geçemez. Çünkü bu idari değil, bir sistem değişikliği olacağı için anayasal düzenleme ister. 8. Ve 127. Maddeler buna tedbir koymuştur.
 
(Madde 8 – Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir)
 
Cumhurbaşkanı değil anayasa yapmak kanun bile çıkartamaz.
Cumhurbaşkanlığı yetki ve görevlerini düzenleyen kısım bunu daha ayrıntılı biçimde hükme bağlamıştır. 
 
(Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenemez. Anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz. Kanunda açıkça düzenlenen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir)
 
ANAYASA’nın değişmez maddelerinden; (MADDE 3.
– Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı "İstiklal Marşı"dır.
Başkenti Ankara'dır.
***
 
EVET deyişimdeki iki ana neden.
 
Şimdiki düzende seçilen Cumhurbaşkanı anayasal yetkileriyle Başbakan'ın tepesinde Demokles'in kılıcı gibi dikilmektedir. Yüksek idari ve siyasi yetkilerine rağmen sorumsuzdur. Değişiklik Başbakanlığı Cumhurbaşkanlığına katıp Cumhurbaşkanı'nı siyasi sorumlu yapıyor. Hem meclise karşı hem millete karşı. İkinci en değerli değişiklik hükümette ve devlet kurumlarında milletvekiline makam tesis edilmeyişidir. Böylece Hükümet, makam beklentisi veya makam kaybetme korkusu olmadan meclis tarafından daha bir bağımsız denetlenebilir ve daha çıkar gözetimsiz yasa yapılabilir. Başbakanlık yetkilerinin cezai sorumlu olacak Cumhurbaşkanı’na devri aynı zamanda şimdiki yüksek siyasi yetkili fakat cezai sorumsuz Cumhurbaşkanlığı dönemini de kapatacaktır.
 
Benim EVET deyişimdeki ana unsur yasama erkinin yürütme erkine makamsal minnetle bağlı olmayacağındandır. Şimdiki parlamenter sistemde yasama ve yürütme aslında koyun koyuna yatar; daha doğrusu yasama anayasa yapma dışında her zaman hükümetin isteği doğrultusunda çalışır. Nasıl olmasın ki TC hükümetleri milletvekilleri ve yandaşları tarafından kurulur. Koalisyon veya tek parti hükümeti olması fark etmez; bu çıkar bağı aynı sıkılıkta düğümlenir. Tasarıyla birlikte hiçbir milletvekili hükümette görev alamayacaktır. Böylece milletvekilinin makamsal beklenti umudu veya makamdan alınma endişesiyle yürütme erkine, yani hükümete minnet bağıyla yasama görevi yapma olasılığı ortadan kaldırılmış olmaktadır.
***
 
Beğenmediğim yanları da vardır:
 
Elbette onaylamadığım maddeler var. Fakat çoğu için yan tarafındaki bugünkü mevcuduna bakıyorum özde değişen bir şey yok. Sadece Başbakanlık ile yapılabilir olanı CB yürütme yetkisi olarak geçmişler.
 
Yargısal erk ayrımındaki sorun giderilmemiş. Yürütmeye daha bağımlı yapılmış olmasa da yürütmeyi daha bağımsız denetleyebilir yapılmayışı bir eksikliktir.
 
Her ne kadar Cumhurbaşkanı'nın meclisi fesih yetkisi kendini de feshedeceği gerekçesiyle pek kullanılabilir bir yetki olmasa da hiç olmasa daha iyiydi. Gene de bu fesih yetkisinde karşılıklı denge siyaseti gözetilmiş olması yetkinin Cumhuriyet ve laik demokrasi için bir tehdit unsuru olmasını önlemiştir. Bana göre Meclis’in kendini feshetme yetkisi sadece kendi iradesine bırakılmalıydı. Şöyle: Meclis milletvekili seçimlerini yenileme kararı almışsa Cumhurbaşkanı seçimi yenilenmez. Meclis’e Cumhurbaşkanı’nı 2/3 onayla görevden alma yetkisi verilebilirdi. Ancak bu yetkinin  kullanılması Meclis’in kendini feshedip birlikte seçime gitme koşuluna bağlanmalıydı.
 
18 yaş her ne kadar demokratik adalet gibi dursa da milletvekili seçilme yaşı olarak küçüktür. 57 ülkede bu yaş sınırı uygulanmaktadır. Bence seçme 18 seçilme 21 olmalıdır. Gene de 18 yaşın sembolik kalacağı kanısında olduğumdan bu maddeyi çok önemsemiyorum. 
 
Bir de Cumhurbaşkanı ilk turda seçilmezse ikinci tura iki adayla gidilmesini beğenmedim. Bence 3 aday olmalıydı. Seçmene ikiden bir fazla seçim olanağı sunmak daha demokratik olurdu.Ancak bu laik demokratik Cumhuriyet'e bir tehdit olmadığından kabul edilebilir.
 
Şimdiki sistemden tasarıya aktarılan beğenmediğim daha başka düzenlemeler de var elbet. Fakat hayır diyerek var olanı yok edemiyorum ki! Bu yüzden çok önemsediğim iki değişiklik hatırına EVET demeye karar verdim.
 
Birincisi yürütme erkiyle yasama erkini görev alanları çakışmayacak biçimde ayırmış olmasıdır. Yani, milletvekili makamsal rüşvetle yürütme erkine bağlanamıyor. Şimdiki sistemde yasama ve yürütme erki Siyam İkizleri gibi.
 
İkinci olarak şu anda yürütmeye siyasi başkanlık yapma yetkisi olan fakat buna rağmen ömür boyu cezai sorumsuz olan Cumhurbaşkanı'nı cezai sorumlu yapmasıdır. Bazıları AYM'nin CB atamasıyla oluşacağı için bunun olanaksız olduğunu söyler. Evet, görev süresinde hukukun üstünlüğüne iman etmemiş bir AYM Cumhurbaşkanı lehine çalışabilir. Ancak tasarı CB cezai sorumluluğunun görevden sonra da devam ettiğini vurgulamıştır. Cumhurbaşkanı cezai sorumluluğunu düzenleyen madde 105 sonunda der ki: "Cumhurbaşkanının görevde bulunduğu sürede işlediği iddia edilen suçlar için görevi bittikten sonra da bu madde hükmü uygulanır." Bu hüküm gereği Cumhurbaşkanı kendi görev süresinden sonra oluşacak meclis tarafından soruşturmaya alınıp Yüce Divan'a sevk edilebilir. Bir bakıma R. T. Erdoğan tasarıyla kendini yargılanabilir yapmaktadır. Oysa şimdiki sistemde yüksek yetkili fakat ömür boyu cezai sorumsuzdur.
***
Bir ara nedenim de seçmen iradesinin yönetimde istikrar endişesi taşımadan daha özgür iradeyle milletvekili seçebilir olmasıdır:
 
Hükümet milletvekilleri tarafından kurulmayacağı için seçmen iradesi koalisyon pazarlığı endişesi duymadan gönlündeki partiye oy verebilir olacaktır. Yürütmeyle göbek bağı kesileceğinden dolayı meclis daha bir uzlaşmacı tavırla yargısal denetimi ve bağımsızlığı güçlendirici yeni bir Anayasa yapabilecektir. Şimdiki sistemde seçmen çokluğunun seçim motivasyonu kendi çıkarını kollayacak partiye hükümet kurabilecek milletvekili sayısını kazandırmaktır. Tasarıyla milletvekili seçiminde seçmenin bu tutkusu ve endişesi giderilmiş oluyor. Çünkü kendisi için hükümet kurma vekaletini milletvekili dışında birine, Cumhurbaşkanı'na vermiş oluyor.
***
Meclisi feshetme yetkisi:
 
Bu fesih maddesini tek yanlı ele almak yanıltıcı sonuca götürür. Koşullarını da bilmek gerekir. Kendini tehlikede gördüğü an Cumhurbaşkanı meclisi feshederek kendini kurtaramaz. Değişiklik ile meclisi fesheden Cumhurbaşkanı da feshedilmiş oluyor. İlk seçim döneminde bunu yaparsa ikinci hakkını kullanarak aday olabiliyor. İkinci seçilmişliğinde meclisi feshetmişse artık aday olamıyor.
 
Değişiklik ayrıca, "Hakkında soruşturma açılmasına karar verilen Cumhurbaşkanı seçim kararı alamaz." hükmü koymuştur.
***
Yürütmeye denetim.
 
Meclis 3/5 ile Cumhurbaşkanı hakkında soruşturma açabilir; 2/3 ile de Yüce Divan’a sevk edebilir.
 
Şimdiki durumun bundan fazlalığı nedir? Hükümetin Başı arka planda Cumhurbaşkanı’na bağlı; üstelik Cumhurbaşkanı sorumsuz. Hadi geçelim Cuhurbaşkanı’nı da Başbakan'ı sorumlu tutalım. Başbakan hangi partiden? Meclisteki çoğunluk partisinden… O milletvekilleri Başbakan onayıyla aday olmadılar mı? Üstelik hükümet ve devlet işlerinde makam dağıtan bir Başbakan… Makam beklentisi veya kaybetme korkusu olan milletvekili yürütme kusurlarını daha sağlıklı denetler denebilir mi? Yeni sistem milletvekiline hükümette görev vermiyor devlet makamlarına yerleştirmiyor. Milletvekilinin bakanlıklar ve kamu tüzelkişileriyle organik bağı kesiliyor. Yani bir nebze daha serbest iradeyle denetleyip yasa yapabilir olmuyor mu?
 
“Tasarı düzgün ama pratikte tasarı çalışmayacak, TEK kişi SON yetkili olacak” yanılgısına kapılıp umutsuzca “hayır” demek bence cahil acizliğidir. Mevcut sistemde hükümetin, yani Başbakan ve tepesinde Demokles’in kılıcı gibi dikilen Cumhurbaşkanı onayı olmadan meclis hiçbir yasa yapamaz. Tasarıyla yürütme erkinin değil yasa yapması meclise yasa tasarısı sunması bile engellenmiştir.
 
Korkunun demokrasiye faydası yoktur. Seçeceğim meclisten kanunlara uyumlu yürütme denetimi beklerim. Beceremezse bir daha seçmem. Aynı şey Cumhurbaşkanı için de geçerli olacaktır. Haddini bilmez de kanunların ve meclisin üstüne çıkıp kibirlenirse bir daha seçmem. Hele de çok partili seçimleri ve laik demokrasiyi kaldırmaya kalkan olursa, hangi sistem olduğuna bakmam isyan bayrağı açarım.
***
Yasama erkinin Anayasa Mahkeme reddiyle baskılanma endişesi:
 
Yasa yapma ve bozma yetkisi sadece Meclis’e verilmiştir hükmünü Cumhurbaşkanı’nın yasayı Anayasa Mahkemesi’ne gönderme yetkisi yüzünden bozulduğu savunulmaktadır. Savunmanın dayanağı da mahkemenin 15 üyesinden 12’sinin Cumhurbaşkanı tarafından atanacak olması. Şimdiki sistemde 17 üyenin 14’ü Cumhurbaşkanı tarafından atanmaktadır. Yani oransal değişimde fark yok. Ayrıca Cumhurbaşkanı şimdiki yetkisiyle de yasaları veto edebilir ve Anayasa Mahkemesi’ne gönderebilir.
 
Tasarı, Anayasa Mahkemesi’nin itirazı hukuk çerçevesi içinde ele alıp sadece usûl ve Anayasa’ya uygunluk açısından inceleyip karara bağlayabileceği koşulu koymuştur. Bu da yoruma dayalı siyasi karar alınmasını engelleyici bir önlemdir.
***
Cumhurbaşkanı savaş kararı alamaz. Bu yetki meclise verilmiş
***
 
“Madde 148 –  … olağanüstü hallerde,ve savaş hallerinde çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz. (Burada eski madde yeni sisteme uygun dille aynen geçirilmiş; yani mevcut sistem OHAL ve savaş hallerinde kararnamelerin şekil ve esas bakımından AYM’de iptalini zaten men etmiştir)
 
Ancak olağanüstü hâl ilânı meclisin onayına tabidir. Gerekli gördüğünde OHAL kaldırma yetkisi de meclisindir. Üstelik OHAL kararnameleri OHAL ile sınırlıdır.
 
Meclisi Cumhuriyet ve laik demokrasiden yana olmayan hiçbir sistem milletin iradesini temsil ettiremez. Ne şimdiki ne en baba demokrasi sistemi meclisin iradesine kendiliğinden karşı duramaz. Böyle durumlarda, yani millete sırtını çeviren meclise en uygun yanıtı seçimlerde gene milli irade verecektir. Eğer demokrasi de rafa kaldırılmışsa yapılacak tek şey milli isyandır. Her millet hak ettiği biçimde yönetilir.
***
Partili Cumhurbaşkanı:
 
Yeni sistemde bildik Cumhurbaşkanı yok. Cumhurbaşkanı yürütmenin doğrudan başı oluyor. Şimdiyse Cumhurbaşkanı yürütmenin dolaylı başkanıdır ve tamamen cezai sorumsuzdur. Şimdiki sistemde seçildikten sonra partisiyle organik bağının şeklen kesilmiş olması hiçbir cumhurbaşkanını içinden çıktığı siyasi iklimi inkâr ettirip tam tarafsız yapamaz. “Hadi sağ olun, çok çalıştınız, destek oldunuz beni seçtirdiniz; fakat bundan sonra beni kendinizden bilmeyin” der mi? Demez elbette.
 
Benim anlamadığım şey şimdi Başbakan’ın partili ve parti başkanı olmasına itiraz edilmez de yeni sistemde Başbakan’ın yerine geçip hükümetin başı olacak Cumhurbaşkanı partisiyle ilişiğini kesmezse hangi tarafsızlığın bozulacağıdır? Cumhurbaşkanlığı yeni sistemde Başbakan’ın ta kendisidir; yani partili Başbakan’ın doğrudan millet iradesiyle seçilmiş olanıdır.
***
Cumhurbaşkanlığı makamı boşalırsa:
 
Cumhurbaşkanı oğlunu kendine vekil atayacak; sonra ölünce oğlu yerine geçecek... Hatta ben daha da ileri götüreyim, oğul da kendi oğlunu kendine vekil yapacak... Buradan yola çıkarak diktatör saltanatlığı kurulacak... Bu senaryo ancak tasarıyı ya okumamış ya da okuyup da anlamamış olana yutturulur. CUMHURBAŞKANLIĞI HERHANGİ BİR NEDENLE BOŞALIRSA birinci yardımcısı makama vekalet eder. ANCAK böyle bir durumda derhal, 45 GÜN içinde SEÇİME gidilir 
***
EKSİĞİ GEDİĞİYLE MİLLET ONAYINDA
 
Artık eksiği gediğiyle milletin onayına gidecektir. Aslında şu anda çıkartılan kararnamelere bakınca şimdiki sistem bana daha bile tehlikeli görünüyor. Şimdi çıkartılan OHAL kararnameleri meclis onayına bile gelmiyor. Anayasa Mahkemesi'ne bile götürülemiyor. Şimdiki Cumhurbaşkanı Anayasa gereği yürütme yetkileriyle donatıldığı hâlde gene aynı Anayasa tarafından hem siyasi hem cezai sorumsuzdur. Bence Cumhuriyet’e asıl tehdit bu sistem içinde seçilecek yüksek yetkili fakat tam sorumsuz Cumhurbaşkanlarından gelebilir. Tasarı Cumhurbaşkanı’nı görev sırasında ve görevden sonra Yüce Divan'a sevk yetkisini meclise vermektedir. Şimdiki gibi yaptığı yanına kâr kalmıyor. Aslında bu tasarı bir bakıma Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan’ın iktidardan düştükten sonra yargılanmaktan çekinmediğinin göstergesi bile sayılabilir.
***
Fanatik evetci olduğu kadar fanatik hayırcı da vardır. Bu demokrasinin kusurlu cilvesidir. Ancak, kararının sonuçları olumsuz bile çıksa bilgiyi düşünceye yatırıp da seçimini yapan herkes demokrasiyi onurlandırmış olur.
 
Yaşamak bilgiyi düşünceye yatıran kararla hayata anlam yapar. Anlam belki olumlu belki olumsuz olacaktır; ancak düşünceye yatırılan bilgiyle alınan her kararın sonucu, bilgisiz düşünceyle alınan kararın en olumlu hâlinden daha saygın bir iyi niyet samimiyeti arz eder.
 
Referandum her hâliyle demokratik saygıyı hak edecek meşru bir sonuçla bitecektir.
 
Muharrem Soyek
 
Toplam blog
: 363
: 1765
Kayıt tarihi
: 04.08.08
 
 

Parasız yatılı Darüşşafaka Özel Lisesi'nde iki yılı hazırlık sınıfı olmak üzere yedi buçuk yıl ok..