Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Eylül '10

 
Kategori
Siyaset
 

Evet-hayır veya boykot, kazanan kim?

Evet-hayır veya boykot, kazanan kim?
 

Türkiye nihayet 12 Eylüldeki referandum veya anayasa oylaması sınavından geçti, öncesinde ve sonrasında çok tartışılacak, üzerinde çok kafa yorulacak, kriz ve spekülasyonlara açık bir seçimi geride bıraktık.

Sözde 12 Eylül cunta Anayasasının değiştirilip yerine yeni anayasa oluşturulması adına "evet veya hayır" eksenli seçimin esasında kimi kesimlerce gözden kaçan detayı iktidar partisinin kendince dizayn edeceği anayasada yargı, ordu ve Kürtler üzerinde derin bir hükümranlık ve otoritesini "resmileştirme" telaşının olduğunu unutmamak gerekir; işte bu bağlamda sanırım muhalefetin de esasında 12 Eylül cunta anayasasından hiç te memnun olmadığı ama yazılacak AKP anaysasının eskisini çok aratacağı endişesinden dolayı bir" hayır" bloğu oluştu; özünde bu blok AKP'nin dayatmacı, baskıcı ve adilane olmayan siyasi tutumuna karşı halktan destek istedi.

Öte yandan "Kürt kimliğinin anayasal güvence altına alınması ve seçim barajının düşürülmesini ön şart koşan" ama iktidardan" hayır cevabı alınca tavrını ne "evet" ne de "hayır" 'dan yana kullanan ve seçime "boykot" çağrısı ile giren Kürt siyasi hareketi veya BDP 'nin hem "evet, hem de "hayır" cephesinden seçim kampanyası boyunca durmaksızın süren pervasız baskı ve dayatmalarına, YSK'nın hiç de demokratik olmayan "oy kullanmayanlara para cezası" verileceğine dair yayınladığı genelgeye, iktidarın boykot cephesini "yasadışı" bir iş yapıyormuş gibi kamuoyuna lanse etmesine, MHP'nin artık çığrından çıkan "vatanseverlik" çığırtkanlığına rağmen nasıl bir destek bulacağı doğrusu Türkiye kamuoyu tarafından çok merak edildi.

Ama başbakanın 3 Eylülde D.bakır'da D.bakırlılara yeni cezaevi sözü(!!!) vermesinden sonra Kürt illerinde seçimin rengi bir bakıma netleşmiş oldu.

Evet Türkiye bir seçimi daha geride bıraktı, bana göre bu seçimde AKP' kaynağı belli olmayan veya tartışılmaya müsait seçim harcamaları, D.Baykal'ın kaset skandalı ile sarsılan CHP'nin tüm yükünün Kemal Kılıçtaroğlunun sırtına yüklenmesi ve onun da bunu tüm zorluklara karşı yüklenmesi, seçim öncesinde 80 'e yakın il ve 200 ilçeyi dolaşarak, il ve ilçelerde iktidar partisinin birer üyesi gibi çalışan vali ve kaymakamlara rağmen ve hatta partililerin becersiksizlik ve basiretsizliklerini de aşarak yürekten bir kampanya düzenlemiş olması (keşke tüm CHP teşkilatı bu kadar mücadele edebilseydi), MHP'nin ısrarla sürdürmeye devam ettiği ve ülkeye engaje etmeye çalıştığı "ülke bölünüyor" paranoyasının ve Kürt düşmanlığının elinde bir bomba gibi patladığı, kendi liderinin dahi seçmenini yürtüüğü" hayır" kampanyasına ikna edemediği ve bu bağlamda bence seçimin en büyük yenilgisini MHP almıştır.

Boykot cephesinin kimi Kürt şehirlerinde % 92'lere varan "boykot"'un demin de dediğimiz gibi aslında referandumun diğer katılımcılarına yani hem "evet, hem hayır" kampanyasını yürütenlere ve hatta YSK'nın dayatmalarına rağmen bu seçimin tek galibi olmuşturlar denilebilir.

D.Bakır, Batman, Hakkari, Şırnak, Van, Siirt vs...tüm bu şehirlerde BDP seçmeni inanılmaz bir dirayet gösterdi.

AKP'nin adilane olmayan kampanyasına rağmen istediği sonucu aldığını düşünmüyorum, şunu iyi görmeleri gerekir, artık karşılarında hiç de yabana alınmayacak bir ana muhalefet, yani CHP var, öte yandan Ülkenin en büyük sorunu olmaya devam eden Kürt sorununun çözümünde %-100 BDP 'nin desteğine ihtiyaç var, tüm bölünme paranoyalarına karşı bu noktada BDP artık ciddiye alınmalı.

Öte yandan iktidar partisinin eriyen MHP oyları karşısında iştahının kabardığını, Türkiye siyasetine kötü bir "jargon" getiren Bahçelinin parti içinde konumunun artık tartışılmaya açıldığını ve özellikle kendilerine "eski ülkücüler" diyen ve daha çok AKP'ye yakın kesimin partiyi ele geçirme çabasında olacağını kestirmek zor olmasa gerekir!

İktidar partisinin yaşanan süreci iyi değerlendirmesi, yeni oluşturlacak anayasanın demokratik, adilane ve tüm siyasi partilerin kapısı çalınarak yapılması ve gerekirse bu bağlamda bir konsesyumun oluşturulmasının önünü açması gerekir.

Muhalefet ve BDP çephesinin de tansiyonu düşürmek adına ellerini taşın altına koymaları kaçınılmaz; unutulmasın ki hepimiz aynı gemideyiz ve bu gemi su aldığında hepimiz aynı anda dibe vururuz!

 
Toplam blog
: 166
: 540
Kayıt tarihi
: 02.09.09
 
 

Batmanın Beşiri ilçesinde doğdum, Mersinde yaşıyorum, edebiyata ilgi duyuyorum, yerel ve ulusal d..