Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ağustos '10

 
Kategori
Güncel
 

Evetler ve hayırlar

Evetler ve hayırlar
 

ÖNEMLİ OLAN HAYIRLISI!


Ortalık yine toz duman. Sular bir türlü durulmuyor. Ülke olarak bir hayli çalkantılı ve sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz. Anayasa değişikliği ile ilgili halk oylamasına doğru gidilirken, parti liderlerinin halk oylaması kampanyaları ve vatandaşlara halk oylamasını anlatmaya çalıştıkları geziler şimdiden seçim provalarına dönüşmüş durumda.

AKP’nin; referandumu “Darbeciler, darbe anayasası, 12 Eylül’le hesaplaşma, haksız uygulamalar, mağduriyetler” üzerine oturttuğu, iktidarı destekleyen medya organları aracılığıyla günün büyük bir bölümünü bu propagandaya ayırdığı gözlemleniyor.

Muhalefet partilerinden CHP ve MHP; AKP iktidarının yolsuzluklarını, yoksullukları, işsizliği dile getirerek, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın yayınladığı 27 Nisan bildirisinin ardından 4 Mayıs 2007'de Başbakan Erdoğan ile Dolmabahçe Sarayı'nda yaptığı 2, 5 saat süren görüşmenin detaylarının açıklanmasını istiyor.

BDP, referandumu boykot etme kararı alarak "boykot mitingleri" düzenliyor.12 Eylül’de referandumda sandığa gitmeyip yeni anayasayı boykot edeceklerini söyleyen yöneticilerden Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, kapatılan DTP’nin eski Genel Başkanı Ahmet Türk “Kürtler demokratik özerklik istiyor.” şeklindeki kışkırtıcı söylemlerini açıklamaktan çekinmiyor.

Bütün bu gelişmeleri geride bırakan, YAŞ öncesi balyoz davası ile ilgili İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin aralarında 2 emekli kuvvet komutanı ve 30'a yakın muvazzaf generalin de bulunduğu 102 sanık hakkında verdiği yakalama kararları yine gündeme damgasını vurmuş durumda.

YAŞ’ da “Balyoz soruşturması” çerçevesinde haklarında yakalama emri çıkan 11 general ve amiralin terfi ettirilip ettirilmemesi tartışmalarının yarattığı gerginliklerin ardından Askerlerin ısrarına rağmen Hükümetin ve Cumhurbaşkanının karşı çıkması ve bu konuda kararlı davranması sonucunda 11 general ve amiralin terfi ettirilmemesi, “İnternet andıcı” nda adı geçen 1. Ordu Komutanı Org. Hasan Iğsız’ın Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na atanmaması krizin kördüğüm haline gelmesine yol açmış durumda.

İktidarla TSK arasında yaşanan bir savaşa dönüştürülmüş görüntüsünü veren YAŞ krizi kılıçların çoktan beridir çekilmiş olduğunu gösteriyor. AKP, referandum öncesi tüm kozlarını birer birer kullanarak referandumdan mutlak bir zaferle çıkmak niyetinde.

AKP’nin acil olarak hazırlamak ihtiyacını hissettiği yeni Anayasa değişikliği paketinde de yer almayan bazı hususları hatırlayalım.

2002 seçimleri öncesinde dokunulmazlıkların kaldırılması, yoksulluk ve yolsuzlukla mücadele konusunda Türk halkına söz veren AKP, yolsuzluklar ve haksız servet edinme, görevi kötüye kullanma, çifte standart uygulayarak kendi yolsuzluklarını bastırma ve aklama girişimi iddialarının hedefi haline gelmesine rağmen dokunulmazlıkların kaldırılması ya da sınırlandırılması konusunda adım atamamıştır.

Her fırsatta millet iradesinden bahseden AKP, siyasetin demokratikleşmesi için, tercih sisteminin getirilerek halkın kendi vekilini seçmesinin düzgün insanların siyaset yapabilmesinin önünü açacak ve halkın iradesini sandığa yansıtacak şekilde Seçim ve Siyasi partiler kanunun değiştirilmesi için girişimde bulunamamıştır.

AKP, iktidara geldikleri günden itibaren yargının siyasallaştığını ve tarafsızlığını yitirdiğini belirterek yüksek yargının kendileri aleyhine verdiği kararlardan rahatsızlık duyduklarını ağır eleştirilerle sık sık dile getirmektedir. Ancak, yargı organlarını gerektiği biçimde muhatap alarak yargının, hâkim ve savcıların bağımsızlığı sağlayacak Anayasal değişiklikler yapmaya yanaşmamıştır.
Adalet Bakanı ve müsteşarının Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’ndan çıkarılması,

Cumhuriyet savcısının emri ve denetimi altında, idari ve siyasi organlara karşı bağımsız tam ve doğru hazırlık soruşturması yapacak konusunda uzman, hukuku, soruşturma, delil toplama teknik ve taktiklerini iyi bilen, delil, eser ve emarelerden suçluya ulaşabilen adli kolluk teşkilatının kurulması,

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun idari görevleri için ihtiyaç duyduğu kendi sekretaryasının kurulması,

İddia makamı ile karar makamını oluşturan hakim ve savcıların, kurumsal ve işlevsel olarak ayrılması sağlanmamıştır.

Bütün bu gelişmelerin sonrasında yapılacak referandumda çıkacak “Evet “ ve “Hayır”ların durumunun önümüzdeki günlerde ülkemize ve bizlere neler kazandırıp neler kaybettireceğini kısmetse hep birlikte yaşayıp göreceğiz.
Türkiye; yargısıyla, Silahlı kuvvetleriyle normalleşen Demokratik bir cumhuriyet mi olacak? Yoksa tek parti faşizminin önündeki bütün engellerin ve denetleme mekanizmalarının tümünün ortadan kaldırılmasıyla adım adım tek parti faşizmine mi götürülecek?

 
Toplam blog
: 27
: 2362
Kayıt tarihi
: 06.10.08
 
 

1960 ANKARA doğumluyum. Evliyim. İki çocuk babasıyım. 1979 yılında Zırhlı Birlikler Assubay sınıf..