Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Kasım '12

 
Kategori
Kent Yaşamı
 

Evim evim güzel evim

Evim evim güzel evim
 

Ev deyince aklımıza ne geliyor? İçinde sıcak suyu, mutfağı, elektriği olan en az 100 metre karelik bir alanı olan bir mekân.

Aslında biraz daha bilinçaltımıza inersek pembe panjurlu tek veya iki katlı bahçeli bir ev var. Avrupalı ve Amerikalı bilim adamlarının yaptıkları araştırmalarda insanların böyle evlerde yaşamak istediklerini bilimsel olarak da ortaya çıkardılar.

Eskiden beri var olan daha yüksek binaların daha modern olduğu düşüncesi 1950’lerde ABD’de ve Avrupa’da yıkıldı. Yüksek binaların belki dışarıdan daha hoş bir görüntüsü var. Ancak insanlar içinde yaşamak istemiyor. Ayrıca bu binalar kullanışlı da değil. Dahası şehir dar bir alana sıkıştırıldığı zaman o bölgede hava kirliliği artıyor. Park ve trafik sorunu cabası. Çekim merkezi olması gereken şehir yaşanmaz bir yer haline dönüşüyor. Ayrıca yüksek binalar maliyet açısından da verimli değildir. Her bir kat bir üst katı taşıma görevini üstlendiği için yapım maliyetleri yüksektir.

Şu an Avrupa da ve Kuzey Amerika’daki evlerin çoğu birkaç katlıdır. Şehirler genellikle bu az katlı binalar tarafından oluşturulmuştur. ABD’de gökdelenlerin bolca olduğu bir tek şehir vardır. Newyork. ABD’nin en meşhur binalarından birisi olan Pentagon binası geniş bir alana yayılmış altıgen şeklinde alçak bir binadır. 

Şehri daha geniş bir alana yaydığımız zaman yeşil alanlar için daha geniş bir yer ayırabiliriz ki şehri yaşanılabilir kılan en önemli faktör şehirdeki yeşil alanlardır. Araçlar için daha geniş bir mekân ayırabiliriz ki bu park ve trafik sorununu çözer.  Ayrıca insanlara özel hayatları için daha geniş mekânlar ayırabiliriz. İnsanlara daha büyük mekânlar ayırabilmemizin çok ciddi ekonomik yansımaları vardır.

Japonya 1990 yılında ABD ekonomisinin üçte ikisi büyüklüğüne ulaşmıştır. Ancak 1990 yılında ekonomik durgunluğa yakalanmıştır. 2010 yılında Japonya ABD ekonomisinin üçte biri büyüklüğüne gerilemiştir. Bunun birkaç nedeni vardır. Bu nedenlerden birisi Japonların yaşadıkları dairelerin büyüklüğüdür.

Japonlar geleneksel olarak küçük dairelerde yaşarlar. Şehirler ise dağlar ile okyanus arasına sıkışmıştır. Küçük evlerde yaşayanların tüketim talepleri 1990 yılında doyuma ulaştıktan sonra daha artmamıştır. ABD ise Japonya’ya uyguladığı kotalarla Japonya’nın ithalatını sınırlamıştır. İç talebi artmayan ithalatta ise ciddi bir artış sağlayamayan Japonya’nın ekonomisi durgunluğa yakalanmıştır.

Amerikan rüyası büyük bahçeli bir ev ve araba ile özetlenebilir. ABD’deki insanların büyük evlerde yaşama arzusu ve bu evleri bolca eşya ile doldurma tüketim arzuları ABD ekonomisine dinamizm kazandırmıştır. Her bir şehri gökdelenler ile dolu olan Japonya 1990 yılında durgunluğa yakalanmış ve hala o durgunluğun içerisindedir.

Şu an biz İstanbul’a bakıyoruz bir sürü gökdelen, apartman inşaatı. Diyoruz ki İstanbul hızla büyüyor. Ancak gerçekler öyle değil.

ABD de apartmanlar da yaşayan insanlar (Newyork’u istisna tutarsak) en düşük gelir seviyesine sahip olan insanlar. Ve bu insanlarda apartmanlarda yaşamaktan memnun değiller. Eğer fırsat bulursalar Amerikan rüyası olan bahçeli bir eve taşınmak istiyorlar.

Ne kadar apartman, gökdelen inşa eder isek edelim, ABD’nin gerisinde kalmaya devam edeceğiz. Çünkü apartmanlar ve gökdelenler 1950’lerin modasıydı. Zaten ABD’nin New York şehrindeki gökdelenlerin ve apartmanların çoğunun en az 50 yıllık bir tarihi vardır.

Avrupa da ve ABD de sürekli bir inşaat yok. Ancak biz artan nüfus için değil eski binaları yıkıp yeniden yapmak için inşaat yapıyoruz.

Dr. Turgay Aksoyer olaya farklı açıdan yaklaşıyor ancak ben ile aynı sonuçları çıkartıyor. Londra’ da yaşadığı öğrencilik yıllarını anlatıyor. Binaların çoğu yüzlerce yıllıktı. Yaptıkları zaman kaliteli yapmışlar ve çok iyi muhafaza ediyorlar. Evdeki en ufak bir tamirat için belediyenin izni alınması gerekiyor. PVC sağlığa zararlı olduğu için kullanılmıyor. Ahşap pencereler kullanılıyor. Ayrıca daha sağlıklı olduğu için boya yerine duvar kağıdı tercih ediliyor. Bizde ise her 30 yılda binaları yıkıp yeniden yapıyoruz. Ve ekonomi büyüyor insanlar iş sahibi oluyor. Ancak bu sağlıklı bir ekonomik büyüme mi?

İstanbul da niçin duvar kağıdı yaygınca kullanılmıyor sorusuna cevap aradığımda nem çok olduğu için kullanılmadığını öğrendim. Tabi niçin duvarlar nemleniyor diye sorduğumuzda cevap şu pimapen kullanıldığı için odalar hava almıyor ve nemleniyor.

Ali Ağaoğlu 1999 yılından önce inşa edilmiş tüm binaların kalitesiz olduğunu bir depremde hiçbir şansının olmadığını söylüyor. Ne güzel bir pazarlama yaklaşımı. Unutmayın bundan 30 yıl sonra bir başka müteahhit diyecek ki 2030 yılından önce yapılan binaların tümü sağlıksız. Hepsini yıkıp yeniden yapmamız lazım.

Cumhuriyet döneminde inşa ettiğimiz ve geleceğe saklayacağımız binalar hangileridir? Hala İstanbul’un simgesi olarak Kız kulesini gösteriyoruz. Ve kız kulesi ta Bizans döneminden kalma. Cumhuriyet döneminde inşa ettiğimiz görkemli yapılar sadece boğaz köprüleri. Ancak onlarında bir sanatsal değeri yok. Sadece işlevselliği ön planda olan yapılar.

Osmanlı’nın son döneminde yapılmış Haydarpaşa tren garı bile gerçekten görkemli bir yapı. Geleneklerimizden ve sanatsal köklerimizden koptuk. Ama ne yazık ki sahip olduğumuz şey modernizmin kötü bir taklidi. Şehrimizde artık ne doğu’nun mistik yüzü kaldı, nede batının modernizmini inşa edebildik.

Gecekondulardan, plansız şehirleşmeden ışıltılı apartmanlara geçiyoruz. Bu bir ilerlemedir. Ancak bu sadece bizi bir üçüncü dünya ülkesi olmadan bir ikinci dünya ülkesi olmaya ilerletecektir. Bizim varmak istediğimiz noktayı zaten ABD ve Avrupa 50 yıl öncesinde arkasında bıraktı. Ayrıca ABD ve Avrupa şuan ki konumundan da memnun değil bir üst aşamaya ulaşmak için uğraşıyor. Biz bir basamak ilerlediğimiz zaman onlarda bir basamak ilerleyecekler ve aramızdaki iki basamaklı mesafe varlığını koruyacak.

Biz böyle geriden takip ettikçe konsolosluk kapılarında vize sıraları beklemeye, ikinci sınıf insan muamelesi görmeye devam edeceğiz.

 

Kaynaklar

1-    http://www.muhalifgazete.com/24538-Ali-Agaoglu-ndan-urperten-itiraf.htm

2-    http://bunasilyapilir.net/Forumex-Eglence-Merkezi/komikler/13245--hayalimde-ki-pembe-panjurlu-ev.html

 
Toplam blog
: 40
: 2165
Kayıt tarihi
: 29.07.12
 
 

Merhabalar, Çanakkale üniversitesi İktisat bölümünü ve Maltepe üniversitesinde Yüksek lisans biti..