Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Haziran '07

 
Kategori
Ev / Bahçe
 

Evimiz kişiliğimizi, yani bizi yansıtır

Evimiz kişiliğimizi, yani bizi yansıtır
 

Hep iyi ve rahat yaşamak isteriz. Bunun içinde önce çok kullandığımız nesneler de değişiklik yaparız, ya da yenisini alırız. Bu nesneler evimiz, arabamız, sevdiğimiz köpeğimiz yada çocuğumuz olabilir. Mesela evi göz önüne alırsak, burada yirtmi dört saatimizin en büyük zamanını geçiririz. Herhalde evimizin iyi yaşanır hal de olması gerekir. Hep balkonlu, deniz kenarında, denize sıfır ev arzu eden biri, bu şartları taşımayan bir evde, mutlu ve huzurlu olamaz. Çünkü duyguları onu hayalindeki eve iter. O kişi için o evin, balkonunda hafta sonu kahvaltısı vazgeçilmez bir özlem olabilir. Bir bakar ki, bu tutku, bu özlem kişinin olmazsa olmazı olmuştur.

Fakat bilmemiz gerekir ki, hayat gittikçe daha zor hale geliyor. Bazı şeyleri basite indirgemek gerekli olabilir. Yaşı birilerine, yani anne babanıza deniz kenarındaki, balkonlu bir evin fonksiyonelliğini, kendiniz açısından önemini anlatamazsanız. Haliyle deniz kenarındaki ev, diğer evlerin belki de iki kat daha pahalı kira yada satın alma fiyatına sahip olacağı için, yaşlı insanlar sizi anlamakda zorlanacaktır.

Zaten artık insanlar birbirlerini pek anlayamıyorlar. Bu nedenle insanlarla ilişkilerimizin iyi olması için teknolojiyi daha çok kullanmak zorunda kalıyoruz. Saatlerce cep telefonlarından, internetten birileriyle konuşuyoruz, hayatımızın çoğu televizyon karşısında geçiyor. Çoğu zaman televizyondaki o akşam oynayacak yerli dizi için, eve gelen misafiri ihmal edebiliyoruz. Fakat bu durumda, sevdiklerimize vakit ayırmak bile, daha özel bir çaba gerektiriyor. Zaten email çıktı, mektuplaşma çöpe atıldı. Bunun iyi tarafı da olmadı değil, onca ağaç mektup kağıdı olmakdan kurtuldu. Mektup olayı bitince, kızların cicili bicili mektup kağıdı süsleri de bitti. Artık internetten gönderdirilen mektuplar ya da ekartlar çiçeklerlerle ya da müzikle süsleniyor, ama inanın ki doğalı gibi olmuyor. Bunları neden anlatıyorum? Bunları düşündüğümüzde evimizin bize sunduğu mutluluğun ne denli önemli olduğunu anlayabiliriz. Bir mekanı huzurlu ve sevgi dolu yapabilmenin iki önemli yolu vardır. Bunlardan ilki, çevremizdeki tüm duyumsal güzelliği arttırmak, ikincisi ise, bunu önleyecek tüm engelleri ortadan kaldırmaktır. Bunun için aslına dönmek gerekir. Bir şeyin esasına döndüğümüzde o şey açıklık kazanır, onu daha iyi tanırız. İngilizce de “simple is the best” “ basit en iyidir” diye bir terim vardır. Bence doğru bir terimdir. Basit olan nesnelerle birlikde birlikte hayatta da kolaylaşır. Bir şey ne kadar karmaşık olursa, izlenimi insanda müthiş hayranlık uyandırabilir. Ama karmaşık şeyler bir müddet sonra insanı yormaya başlar. Aynı şey ne denli basite indirilirse ona konsantrasyonumuz artar, onu daha çok severiz. Dolayısıyla bir ev, basit ve yapı bakımından bize uygun olmalıdır. Balkon mu, güneş görmesi mi , sessiz olması mı derseniz, bence evin bol güneş görüp, sessiz olması daha önemlidir. Çoğu zaman bazı sesler kaybolunca, asıl seslerin farkına varırız. Tatil yerlerinde, gece olunca, gündüz duymadığımız hayvan seslerini duymaya başlarız. Doğayı dinlemek de insanın hoşuna gider. Gerçi Avrupa Birliği sevdasına, şehir merkezlerinde ne tavuk, ne horoz, ne büyük baş hayvan kaldı. Onlar gece yaptıkları seslerle birlikde gittiler. Yerlerine insan hayatını ölümle sonuçlandıran keneler geldi. Biliyorsunuz kenelerin artış göstermesinin bir nedeni de, onlarca tavuğun itlaf edilmesidir.

Kısaca özetlemek gerekirse, hayalinizdeki gibi bir eve sahip olduğunuz zaman, göreceksiniz ki bir müddet sonra, sesiniz, kokunuz, renginiz evinizde özdeşleşecektir. Bu tür eve sahip olarak da, bir zaman sonra ev de kendi imajınızı bulacaksınız. Ama sahip olacağınızın evin yapı olarak iyi olmasının yanında, fonksiyonel olması da önemlidir. Unutmamak lazım

 
Toplam blog
: 718
: 2690
Kayıt tarihi
: 13.07.06
 
 

Tıp alanında doktor olarak çalışmaktayım, beyin cerrahi uzmanıyım..