Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Aralık '13

 
Kategori
TV Programları
 

Evimizin afacan çocuğu O Ses Türkiye Gökhan

Evimizin afacan çocuğu O Ses Türkiye Gökhan
 

Gökhan Özoğuz


Athena Gökhan'ın "O Ses Türkiye Gökhan" diye bilineceği aklımın ucundan geçmezdi. Çocukluğumdan beri dinlediğim bir grup olmasına rağmen, annem ve babam ilk kez tanıdılar kendisini. Hatta annemin bu programı sadece Gökhan için izlediğini söylemem daha doğru olur. Öte yandan bu benim için çok garip, sebebi ise görünüş olarak Türkiye'deki genele biraz aykırı bir insan olması. Bahsettiğim şey tarzı, dövmeleri, programda pek taktığını görmesem de küpeleri.

Hatta hatırlıyorum yıllar önce Athena'nın bir klibini izlerken annem "Bu da ne böyle, dövmelere bak!" demişti. Annelerin babaların kızlarına çocukluğundan beri verdiği genel bir uyarı vardır "Sakın dövmeli, küpeli, uzun saçlı bir damat getirme!". Bu yüzden bir çok damat adayının da kabul edilmemişliği vardır.

Peki nasıl Gökhan'ı yargılamadan, görünüşüne bakmadan sevmeyi başardılar? Gökhan Özoğuz evimize bir damat olarak gelmese de, afacan çocuğumuz olarak gelmeyi başardı. İçtenliği, sevimliliği, espritüel olması, kimseye bir kötülük yapmak istememesi kısacası iyiliği, yakınlığı ve biraz da uçarılığı insanların kalbinde yer edinmesine neden oldu. Anneme "Neden bu kadar seviyorsun bu çocuğu?" diye sorduğumda aldığım cevap "Çok komik ve içten, bir de şu kendini anlatmaya çalışması çok şirin" demişti. Kendini anlatması derken bildiğimiz gibi pek çok sefer konulara atlayıp cümleleri toparlayamamasından bahsediyordu. 

Bu program sayesinde bir çok aile, sanatçıların gerçek hayattaki davranışlarını keşfedebilme imkanı buldu. En çok sevindiğim nokta ise rock müzik yapan, dövmeli ve Türkiye'ki genele göre farklı bir insanın, O Ses Türkiye ile beraber kendini tanıtması ve sevdirmesi oldu.

Eğer bir evin 3 çocuğu varsa aralarından mutlaka bir tanesi daha uçarıdır. Bu yüzden Gökhan Özoğuz bizim evimizin afacan çocuğu olmayı başardı. Aklıma ise şöyle bir soru geldi "Acaba Türkiye'nin en uçarı ve değişik tiplerinin bir araya getirildiği bir program olsa, yine herkes bu karakterleri tanıyarak sevebilir mi?". Örneğin haftada 2 kez "Rüzgar Erkoçlar'ı" ekranda görsek, bu kadar sansasyonun ardından evlerde kendini kabul ettirebilir mi? Soruların cevaplarını ben de merak ediyorum.

 
Toplam blog
: 13
: 3284
Kayıt tarihi
: 15.06.10
 
 

İstanbul Üniversitesi'nden mezun olduktan sonra Fulbright ile Amerika macerasına katıldım. 1 yıl ..