Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Şubat '20

 
Kategori
Güncel
 

Evlat Ağrısı

 "Barışta evlatlar babalarını, savaşta babalar evlatlarını toprağa verir."

                                                                                                             Heredot

Üzgünüm… Hem de çok üzgünüm.

Onlarca umut, onlarca fidan, onlarca hayat; hayallerini, umutlarını, sevgilerini, aşklarını, ailesini, sevdiğini ardında bırakıp Hakka yürüdü. Ardında koskoca acılar bırakarak…

Peki, nedir acı?

Parmağındaki bir kesik mi?

Ağrıyan bir diş ya da yediğiniz bir tokat mı?

Böbrek ağrısı, taş sancısı vb… ?

Diğer ağrılarla kıyaslandığında en büyük ağrı, bir annenin çektiği doğum sancısıdır denir. Annelerin duyduğu en büyük acı bu mu gerçekten?

Değil!...

En büyük acı bir annenin yitirdiği evladının, yüreğinde hiç dinmeyen yangınıdır.

Ne doğum sancısı ne böbrek ağrısı; evlat ağrısı… Ağrıların ağrısı!

Yavrusu uyurken, evladının nefesini dinlemeyen anne baba yoktur sanırım. Hele de azıcık üşütmüşse, rahatsızsa yavrusu, gece uykusu haramdır o anneye babaya. Sırayla nöbete kalırlar haber almak için evladından. Tırnağına taş dokunsa, annenin, babanın canı acır. “Ona bir şey olmasın da bana olsun!” der her ana baba. Zengini de fakiri de aynıdır, dini dili, ırkı, hatta cinsi ne olursa olsun ana, anadır; baba, baba.

Kurda kuşa, börtü böceğe bakın, hepsi söz konusu yavruları olunca aslan kesilir. İzlerken kıyamayız yavrularıyla birlikteliklerini.

33 Şehidimiz var. 33 ana baba kuzusu…

Tırnağına taş dokunmasın diye nöbet tutan, istese canından can, kanından kan verecek 33 yangın evi.

“Başın sağ olsun Türkiye’m!” deyip hayatımıza devam ederken biz “Vatan sağ olsun!” deyip, içinden “Neden benim evladım?” diyen ama dışa haykıramayan, acısını yüreğine gömen, yaraları sızım sızım sızlayıp usul usul kanayan, canından can, kanından kan akıtan yüzlerce insan… Ana baba, eş, kardeş, evlat, dost, arkadaş… Hangi söz dindirebilir bu yangını hangi eylem su serper o yüreklere?

Bugün ben şairin dediği gibi “Utanıyorum şehidim; utanıyorum, yemekten, içmekten, senin annen ağlarken, gülmekten utanıyorum! Sanma ki; unutuyor, unutturuyoruz. Unutanları barındırmaktan utanıyorum.” diye düşünürken gerçekten havsalamdaki tüm sözcükleri tükettiğimi fark ediyorum. Çünkü, bu acıyı dindirecek herhangi bir şey bulup yerine koyamıyorum.

Şehitlerimize rahmet ve dua, gazilerimize şifa bağrı yanık ailelerimize sabır dileklerimle…

Rabbim tüm ana kuzularını ailelerine bağışlasın…

Akan kanlar dursun, ünlü yazar Zweig’ın da dediği gibi biri barışı başlatsın artık!

 
Toplam blog
: 31
: 95
Kayıt tarihi
: 13.02.14
 
 

Eğitimci, Edebiyatçı, ''Sera Hatun'',''Aldatmaca'',''Handan Makamı'' ve ''Modern Zamanlar Dervişi..