Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ekim '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Evlat bağra basmak içindir!

Evlat bağra basmak içindir!
 

Kurdu kuşu sen sakladın, hani benim kuzum dağlar ?


Hiçbir babaya yakışmaz ölüm dedik çok yakında; acısı çok ağır bir kayıptır bu, kimseler yaşamasın isterim, hani derler ya düşmanımın başına vermesin, ona bile bu acıyı yaşatmasını daha da büyüğü vardır oysa ki acıların. Kimselerin başına gelmediği vakit anlamaya vakıf olamayacak kadar derin; yaşayanın hayatını sırtı kanlı bir bıçak gibi kesip atan onulmaz, yaşadığın sürece dinmez bir acı. Evlat acısı...

Benim halkımın yüz yıllardır yaşamak zorunda kaldığı; isyana sevk edeceğini düşünürken ana babaya daha da büyük hırsla uğruna daha fazla evlat verme güdüsünü doğuran evlat acısı...Büyük üstad billur sesli Sabahat Akkiraz'ın bir türküsü vardır; dinlerken insanın ciğerini yerinden söküp kucağına salan, dinlerken dahi insanda naif ve zararsız bir isyan duygusu uyandıran “Ses verin sesime dağlar”. Rasladığım her kanalı değiştirdiğim, dinlememek için radyoları, müzik setlerini kapattığım bu türkü, içimi yakar kavurur ne zaman dinlesem.

Siyasi değildir; üzerimize oynanan oyunlar gibi, Anadolu kokar aksine, bir isyandır ama yönü yanlızca kaderedir, dili, dini, ırkı, kökeni yoktur, o yanlızca yüreklere düşen ak korun sözlere, acıklı bir melodiye bürünmüş halidir. Bu isyanın bayrağı yoktur, çünkü yiten için çekilen acının, milliyeti, tabiyeti ve dahi siyasi bir görünümü yoktur. Elleriyle yetiştirdiği evladına olan hasretini anlatan cennetlik bir ananın haykırışıdır bu, baştan sona acıdır yani.

Sessiz bir açılımdır bu; bir ananın açılımı, bir evladın açılımı, bir halkın açılımı, yiten giden evlatlarının dönen rantlar uğruna öldüğünden bile habersiz, vatana şehit verdiğini düşünen Anadolu Halklarının hiçbir zaman gürleşemeyecek cılız açılımıdır bu. Çünkü içine düşen ateşi aile meclisinde dahi dile getirmekten alıkoyulmuş, ana olmanın verdiği şaşmaz sezgisi ile gözyaşlarını içine akıtan halkımın analarının açılımıdır bu. Kimsenin duymadığı, kulak tıkadığı, yalnızca sahibine cehenem azabı yaşatan ana oğul açılımıdır bu...

Ses verin sesime dağlar,
Benim kuzum orda mıdır,
Hiçbir haber alamadım,
Yoksa başı darda mıdır?

Dağlar dağlar uzun dağlar,
Yüreğimde tozun dağlar,
Kurdu kuşu sen sakladın,
Nerde benim kuzum dağlar?

Ataş düştü yakar yavrum,
Bir gül gibi bakar yavrum,
Yüzün gözümün önünde,
Yaş içime akar yavrum,

Dağlar dağlar uzun dağlar,
Yüreğimde tozun dağlar,
Kurdu kuşu sen sakladın,
Nerde benim kuzum dağlar?

Ana baba olmanın milliyeti olmaz; evlat her cemiyette, cemaatte, her kültürde evlattır. Çok basittir sözleri, ama acı doludur, çünkü o kelimeler çekilen acının dile gelen en kolay yoludur. Dünya üzerinde hiçbir anne çocuğunun ölümüne şahit olmamalı; hiçbir baba bu acıyı kendisi yaşarken yaşamamalıdır. Bu dünya üzerinde bir insana uygulanabilecek en büyük zulüm, en büyük günahtır. Bir hiç uğruna yediler kuzularımızı senelerdir, yandı ana babaların bağrı delik deşik, bir evlat yetiştirmek bu kadar kolay mı? Kimi senelerce bekleniyor, kimi en zor anda hızır gibi yetişip yuva kurtarıyor, kimi hayat yolculuğunda anasına babasına minicik elleri ile destek olup onlara her türlü zorluğa rağmen yaşamak için umut oluyor.

Evlat kuzusudur bu; 20 yaşında, daha hayatının baharında, eline bir kız eli değmeden, kimi daha sevmeden, sevse bile seni seviyorum diyemeden, çirkin oyunlar, kanlı paraları doymak bilmez işkembelere sokmak için verilir mi toprak altına sarıp ak kefenlere yaşayamadan hiçbirşeyi. Kanıma dokunuyor; içimi acıtıyor, taraf tutmadan, o, bu demeden her ananın bağrına düşen ateş için haykırmak istiyor insan. Bizi bize uzak, yabancı edip; kardeşçe yaşagelmiş Anadolu Halklarının kuzularını, yani evlatlarımızı teker teker elimizden alıyorlar ve biz de bu oyuna kanıp, onların eline emanet ediyoruz, kimimiz dağda, kimimiz kışlada.

Bir arada halay çekip yağız, alımlı, çakı gibi delikanlılarımız, güzel, ahlaklı, kızlarımıza bıyık altından gülücük fırlatacakken, kardeş kardeş yaşayarak bin yıllardır olduğu gibi; senelerdir onların oyunlarına kurban veriyoruz kendi geleceğimizi ve birbirimizi kırıyoruz. Açılım olsun ama bu açılım yüreği yaralı ana babaların önderliğinde; sözde bizi yönetenlere, neden bizleri fişleyip, açılıma isim koyup, kardeşi kardeşe düşürüp, silah çektiriyorsunuz birbirimize dediğimiz, Anadolu Anaları ve Halkları Açılımı olsun...Ki kuzularımız, gülden güzel eşleriyle birlikte bir arada mutlu huzurlu yaşasın. Evlat sevmek, öpüp koklamak, sarılıp bağra basmak içindir, bizden olmayanın vesile olduğu bir hiç uğruna kara toprak altına çocuk yaşta vermek için değil...

 
Toplam blog
: 58
: 795
Kayıt tarihi
: 14.01.08
 
 

1978'de dünyaya gelmişim şirin bir anne babanın ilk erkek evladı olarak. Istanbul'a göçmüşüz sonra k..