Evlat Kokusu, birinci bölümüyle tam bir hayal kırıklığı oldu.

Evlat kokusu, Kanal D’nin yeni dizisi… Hapishanede çekilen ilk tanıtımı izlediğimde iyi bir iş geliyor herhalde dedim ama maalesef ki öyle olamadı.

Yapımcı firma; Endemol Shine Turkey yani Paramparça’nın yapımcıları.

Zaten Evlat Kokusu’da, Paramparça’dan çıkışını almış ve onun üzere yapılmış bir proje.

Niye mi?

Aslan ana erkek karakterimiz. Zengin, yakışıklı ve mutsuz evliliği olan bir adam…

Kızı hasta ve ona uygun donör bulunması gerekiyor.  Bu nedenle de Hollanda'dan bir bebek kaçırılır. O bebeği de kendi çocuğu gibi büyütür. Yıllar sonra bebeğin annesi Zeynep ortaya çıkar,  karşılarına dikilir ve “benim çocuğumu kaçırdınız” der.

Biliyoruz ki zaten evliliği mutsuz olan Aslan Zeynep’e, Zeynep'te Aslan’a âşık olacak.

Ve yine biliyoruz ki, çocuk annesini başka bir kadın ve babasını da başka bir adam bildiği için, olaylar sarpa saracak, çocuk pinpon topuna dönecek.

Aslan'ın eşi Zümrüt, hem kocasını hem de çocuğunu aynı kadına kaptırdığı için çılgına dönecek.

Yani aynı Paramparça’daki gibi, bu da bir çocuk değişim hikâyesi.

Paramparça’da, Cihan’ın babası arkadan katakulli çeviren kişiydi, burada da, Aslan’ın ablası Hünkâr.

Paramparça’da, Dilara’yı kıskanan ve devamlı sorun çıkaran kız kardeşi Asuman vardı, burada da, Aslan’ın erkek kardeşi Cevahir.

Kısacası aynı hikâyenin biraz daha sündürülmüş ve ufak tefek değişiklikler yapılmış hali.

Gelelim Evlat Kokusu'nun birinci bölümüne;

Hiç bu kadar hızlı ilerleyen bir dizi görmedim.

İki çocuk karakterin farklı zamanlarda iki kere havuzda boğulma tehlikesi geçirmesi, Zeynep ve Aslan’ın eşi Zümrüt’ün hamile kalması, Zeynep’in sevgilisini öldürüp hapse düşmesi ve peşinden de kardeşinin ve eşinin öldürülmesi, Zümrüt’ün bebeğinin ölmesi, Zeynep’in çocuğunun kaçırılması, Zeynep’in hapisten çıkması, çocuğunu kaçıran aileyi bulması, o eve kolayca girmesi, aileye "benim çocuğum bu evde" demesi…

Bunca olay ne yazık ki sanki önce altı bölüm çekilmiş de sonra yok biz bundan bir bölüm çıkaralım denmiş gibi, kesik kesik bir tatda yansıdı ekrana.

Nasıl mı?

Zeynep bölümün başında hamile olduğunu öğreniyor ve sözlü olduğunu zannettiği adama, mutlu mesut bir halde haberi vermeye gidiyor. Adam Zeynep’i karşısında görünce, niye geldin falan diyor. Baya kötü davranıyor. Zeynep sarılmaya çalışırken ellerini falan itekliyor.  Adamın kayıtsızlığına rağmen, bizimki anlattıkça anlatıyor, pembe bulutlarda zıpladıkça zıplıyor.

Soru 1: Zeynep, Kezban bir karakter mi?

Sonunda adama hamile olduğunu söylüyor, adam da ben başkası ile nişanlandım diyor. Ve Zeynep, seni babana söyleyeceğim diyerek adamı tehdit ediyor.

Soru 2: Zeynep, Kezban ve gurursuz bir karakter mi?

Adam boğazını sıkarak onu öldürmeye çalışırken, bizim kız bulduğu bir cam parçası ile adamı öldürüyor. Bu arada paralel kurguda, İstanbul’da Aslan’ı ve onun etrafında olan olayları izliyoruz.

Soru 3: Bu kadar zenginlerken, üç kardeş ve onların aileleri niye aynı villaya tıkılıyorlar. Zenginler ya, alsınlar üç tane ev otursunlar. Ha illa yakın yakına olacaklarsa alsınlar bir arsa yapsınlar üç tane ev. Bu durumu toprak ağalarının hikâyelerinde yiyoruz da, bu tip yedi göbek sosyeteye mensup iddiasıyla sunulan ailelerde yemiyoruz. Bilginize..

Biz gelelim Aslan’ın kızının havuz antrenmanına… Aslan ve eşi havuz seviyesinin bir kat üstündeki tribünde oturmuş kızlarını seyrederler. Bu sırada Aslan’ın karısı Zümrüt kocasının kendisinden boşanmak istediğini hisseder ve kendini tutamayıp onca kalabalığın içinde kocasına bağırmaya başlar. Ama öyle böyle değil. Sanki yatak odalarındalarmış gibi bağırdıkça bağırır. “Söyle, benden boşanmak istediğini söyle” diye.

Yönetmene not: Yahu insan bir tane genel plan koyar da etrafın onlara bakmalarını, şaşkınlıklarını görürüz. Kadın avazı çıktığı kadar bağırıyor bir tane tepki yok.

Bu sırada kızları suda baygınlık geçirir. Aslan koşarak merdivenlerden bir kat iner ve havuza atlayarak kızını kurtarır.

Soru 4: Havuz etrafında bir tane bile eğitmen nasıl oluyor da olmuyor zira havuzdaki çocukların yaş ortalaması yedi hadi olsun sekiz?

Soru 5: Havuzun kenarında duran o iki takım elbiseli amca suya atlamak yerine, üst kattan inen Aslan’a baygın çocuğunu işaret ederek, neden kayıtsız kalmayı tercih ediyorlar?  

Neyse… Çocuğu apar topar hastaneye götürürler. İlk tetkikler yapılır. Doktor gelir ve kızınıza donör bulmak lazım der.

Soru 6: Bu teşhisi koymak ve hatta donör aramalarına mevzuyu vardırmak bu kadar kolay mı?

Zeynep tabi Hollanda’da ve işlediği cinayet nedeniyle hapiste… Başlar karnındaki bebeğine günlük tutmaya. Biz de yazdıklarını dinleriz. Ama öyle böyle dinleme değil, tam dört dakika on beş saniye boyunca anlattı. Onca sürede de hiçbir şey öğrenmedik. Zeyno’nun temennilerini dinleye dinleye içimiz kıyıldı. Sonunda da “bizim büyük bir hikâyemiz olacak, sonuçta bütün evlatların hikâyesi de büyük değil mi” diyerek günlüğü bitirdi.

Soru 7: Zeyno müneccim mi?

Bu arada Aslan’ın Cevahir diye bir ağabeyi var ki sormayın gitsin. Ailemizin şerefini yine iki paralık etti alt bilgisiyle eve geldi. Öğrendik ki bir şeye karışmış, tutuklanmış ve sonra da tutuksuz yargılanmasına karar verilmiş. O da, ya sonra tutuklama kararı çıkarsa diye Türkiye’den kaçmayı planlıyor ama kardeşleri kaçmasına müsaade etmiyor.

Soru 8: Bölüm boyunca biz neden Cevahir'in hangi sebepten dolayı hapse girme tehlikesi ile karşı karşıya kaldığını öğrenemiyoruz?

Zeynep Hollanda’da doğum yapar, aynı anda İstanbul’da da Zümrüt’ün bebeği doğar. Zümrüt’ün bebeğinin durumu iyi değil bilgisi verilir. Ama kuvözdeki bebeğin göründüğü bir sahne var ki, çocuk bildiğin kanlı canlı, en az beş kilo, gözleri fıldır fıldır… Hani plan biraz uzasa kuvözün kapısını açıp, emekliye emekliye çıkacak gibi.

Soru 9: Daha uygun bir bebek bulunamaz mıydı? Hadi bulamadınız bari böyle çekip koymayın…

Bu arada Zeynep’in bebeğinin uygun donör olduğu bilgisi, hastanedeki bir hemşire tarafından mafyaya haber verilir. O haber verirken Zeyno’nun kötü eniştesi “şans eseri” duyar. Kafasında planlar yapmaya başlar. Sonra mafyanın adamı hastaneye gelir. Hemşireye “aileyi ikna etmek kolay, sen tanıştır bizi, bir milyon Euro vereceğiz” derken, bizim enişte yine “şans eseri” konuşmayı duyar. Ve mafyanın karşısına çıkar, “bir milyon yetmez iki milyon istiyoruz” der.

Soru 10: Daha kreatif daha zeki bir şey bulunamaz mıydı?

Enişte mafya ile anlaşır. Zaten Zeynep o gün hastaneden çıkacak hapse geri dönecektir ve bu sürede de bebeğe ablası ve eniştesi bakacaktır. Enişte odaya girer, “vakit geldi” der ve bebeği alarak odadan çıkar. Bizim Zeynep, başlar peşinden koşmaya. Canhıraş bir şekilde, sanki bebeği kaçırılıyormuş gibi.

Soru 11: Niye? Zeynep bebeğinin o gün alınacağını bilmiyor mu? Biliyor. Ağlayabilir ama bu hal bambaşka bir durum…  

Bu arada bölüm günümüzde başlıyor, sonra dokuz ay önceye gidiyor, sonra bugüne geliyor, sonra beş yıl sonraya gidiyor. Biz beş yıl sonra öğreniyoruz ki, bizim kötü karakter Cevahir hapse girmiş ve çıkmış. Biz hala nedenini bilmiyoruz. Daha da fenası öğreniyoruz ki; Cevahir kardeşi Aslan’ın kendisine karşı mahkemede tanık olması sonucunda hapse girmiş.

Soru 12: Bu Aslan karakterini güçlendirecek bir şeyken, neden sadece en sevimsiz karakterin ağzından duymamızı sağladınız?Ya da böyle geçiştirilecek basit bir şeyse, zaten onca şeyi sıkıştırarak boğduğunuz birinci bölüme bir de Cevahir’in saçma sapan hikâyelerini niye eklediniz?

Zeynep sonunda hapisten çıkar ve zorlama bir yolla çocuğunun izini bulur. İstanbul’a gelir. Evlerindeki bir doğum günü partisine hizmetli olarak girmeyi başarır. Partide Zeynep’in çocuğu havuza düşürülür ve tabi ki Zeynep çocuğu kurtarır. Bu sayede de bir anda ailenin kahramanı olur. Ertesi gün yemeğe davet ederler.

Ve Zeynep kendi hikâyesini o gece anlatır. Son cümlesi, “benim oğlum kaçırıldı ve o şu an bu evde” olur.

Daha o kadar çok yazılabilecek şey var ki ancak bu kadar kısaltabildim. Karakterlerin zayıflığı, diyalogların kötülüğü, mizansenlerin üzerine hiç düşünülmemesi fena ötesi…  Evdeki hizmetlilere, hizmetlinin oğlu Uğur’a, Yeşim Salkım’ın canlandırdığı Hünkâr’a, Cevahir’in karısına, karısı ile yaptığı o doğum günü hediyesi diyaloglarına falan değinmek bile istemiyorum.

Belki teknik detay olacak ama söylemeden geçemeyeceğim, devamlılık problemleri bile var. İlk bölümde bari yapmayın bunları. İnsanın ister istemez gözü takılıyor. Bakınız dakika “12:21” ve “12:24” arasına ya da “18:06”ya. Dahası da var… Gerisini bir zahmet siz bulun.

Gelelim ilk günün karnesine; Evlat Kokusu Total’de 3,19 rating ile 14. sırada, AB’de de 2,71 rating ile 13. sırada kendine yer bulabildi.