Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Şubat '09

 
Kategori
Gelenekler
 

Evlenecek çocuğunuz mu var?

Evlenecek çocuğunuz mu var?
 

Evlendik."Mutluyuz." Biz de Yenice'liyiz.


Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da “başlık parası” diye alınan bir para vardır. Olumsuz, kötü bir törenin ürünüdür bu. Baba, kızını verdiği aileden alır yüklü bir parayı. Kimisine göre, ”başlık parası “alarak kızını, koyun satar gibi satmıştır. Kimisine göre doğru bir iş yapmıştır kız babası. Para alındığına göre bir “satış” var, bu işte ister istemez. Bahanesi ise hazırdır.

—Ben bu kızı büyüttüm, besledim. Elaleme mi besledim?

Demek ki böyle bir olayda, aşk meşk, gönül ve duygu işleri yok. Görücü usulünden bile kötü. Evlenecek kişilerin birbirlerini görmeleri gerekmiyor. Kısacası “Parayı veren düdüğü çalar.” Evlenecek kızın duyguları önemsenmeyip, yok sayılıyor. Duygunun yerini, para alıyor. Daha başka; genç kızları ölüme götüren, ”Berdel” ve “Beşik Kertmesi” gibi geleneklerde var.

**

Bizim Yenice’de “başlık parası” yok. Kızlar satılmıyor. Satılmıyor da. Bazı gençlerin aileleri “başlık parası” ödeseler, daha az masrafla işi kurtaracaklar gibi geliyor bana. Birde oğlanın işi yoksa. Yandığının resmidir. Kız babası; bilezik, çeyiz, ev eşyası ve de bir ev, hem de Yenice’de olacak dediyse, oğlan babası, ”nakavt olmuş boksöre” döner. Bu işin nişanı ve düğünü var. Kız almasına alınır da. Oğlan babası, on sene kendine gelemez. Bir ömür yüzünde taşır yumruk izlerini.

**

- “Gönül kimi severse sultan odur.” derler. Züğürtleri, kimse sultan seçmiyor artık. Fakirliğiniz aşikârsa, sen ne kadar dürüst olursan ol. Ahlaklı olursan ol. Takan olmaz seni. Bazen aralarında, sosyal ve ekonomik uçurum olan ailelerde, oğlan-kız birbirini ister de, aileleri razı olmazsa “kaçma” işine başvurulur. Bizim Yenice’deki davalık konulardan en başta geleni “kız kaçırma” işidir. Bazı kız babaları, düğün olana kadar darılırlar kızlarına. Asarlar keserler. Evlatlıktan atarlar. Mangalda kül bırakmazlar. Düğün bittikten sonra, indirirler yelkenleri, barışırlar. Böylece, ”düğün masraflarından” kurtulmuş olurlar kendilerince. Oğlan babası sürer harmanı.

**

Atalarımız, ”Ayağını yorganına göre uzat .”demişler. Bu sözden öğüt alan hiç kimse yoktur. Bizim köyde düğün böyle olur. ”Başkası nasıl yapıyorsa, bizde aynısını yapmalıyız, ” anlayışı vardır. Tamam kardeşim. Ahmet Dayı’nın parası var yapıyor. Sana ne oluyor? Bir inek, iki keçi ile yarışa girilir mi? Sen kiminle eşek yarıştırıyorsun? Borç bulur yaparsın. Yaparsın da. Neyle ödeyeceksin? Bir gün gelir yapışırlar yakana. Borç yiğidin kamçısıdır, derler. Zamanı gelince sırtında şaklar. Canın çıkar borç ödemekten. Değer mi?

**

Diyelim. Söz kesme olacak. (Kapı açması da var.) Kızın ve oğlanın ailesi, bir sürü akraba toplaşıp, geliyorlar Yenice’ye. Giriyorlar bir sarrafa. Para varsa mesele yok. Ya para yoksa, ter oğlan babasının kıçından akar. Yüzüktü, bilezikti, gerdanlıktı, yarımlıktı, künyeydi ve de en ucuzu saatti. Gitti altı-yedi bin TL. (Ya da borç yazılıyor, gr olarak sarrafa) Hemen burada oğlan babası kündeyi yedi zaten. Kız babası da, oğlana bir-iki bin TL harcar. Bir kişi çıkıp ta; bu kadar ziynet yapmayın. Para kazanmak kolay değil, bunun başka masrafları da var demez.

**

Bir köyde kız mı istediniz? Kız babası sıralıyor,

—Yence’de bi ev veya arsa alciniz. Evi yavaş yavaş yapsagız da olur. 5 bilezik nişanda olcek. 5 bilezikte evlenirken. Bunun yanında eve eşyaları da va. Gızımın istedi olcek.

Oğlu bekâr mı kalsın? Oğlan babası arkasını kavrar gider.

Hiç kimse birbirini sorgulamaz. Kimse kimsenin derdini sormaz.

“Benim oğlum olsa bu istenenleri ben yapabilir miyim?” diye.

“Hiçbir kız” ağzını açıp ben bu kadar masraf yapılmasını istemem demez.

Oğlanın yelkenleri zaten çoktan inmiştir. Evlendiğine razı. Tam teslimiyet vardır delikanlıda. Bıyık altından gülenler de vardır. Babamdan anamdan, ”Ne koparırsam kârdır” anlayışı geçerlidir, kimilerinde. Kız ile oğlan aralarında “protokol” bile yaparlar. Ailelerini söğüşlemek için.

Kırılır, dökülür, düğün yapılır. (Nişanı atladım bilerek. Evlenen gençlere bir yardımım olsun!) Bütün borçlar ailelere kalır. Analar babalar evlatları için “çile çekmeye” devam ederler.

Yeni evlenenler, eldeki ziynetlerle “cicim aylarını” geçirirler. Altınlar satılıp külüstür bir taksi bile alınır. Benzin parası borçla bulunsa bile. Birazda böyle sürdürülür evlilik.

Bitince eldekiler, anadan, babadan istenir. O da tükenir.

Ayrılık şarkıları yükselir, bazı evlerde. Ayrılan eşler. Dedelerin, ninelerin üstüne yıkılan çocuklar...

**

Zor, bu düğünlerin yükü. Hem de çok zor. Yenice’de, tam bir yıkım. Gittikçe, yeni yeni düzenler çıkarıyorlar Yenice’de. Havayi fişekler. Pastalar mastalar. Keşkek zaten bizi ezip bitiriyor. İsraf diz boyu. Yandık vallahi. Ev, mobilya, beyaz eşya… Hayatımız tam arabesk. Ferdi Tarfur gibi, of çekmeye devam. Offffff Offffff. Bir daha Of. Yine of.

**

Derler ki; ”Yeter ki sağlık olsun.” her şeye çare bulunur. Allah dermansız dert vermesin. Doğru, her şeyin başı sağlık. Nezle oldun mu? Bir haftada geçer. Bir ameliyat sonucu, bir ayda eski durumunuza gelirsiniz. Çaresi var.

Yalnız, “sosyal hayatta yapılan yanlışları” düzeltmek, tedavi etmek çok zor.

Bizim Yenice’de son on yılda yapılan en büyük hata dedir biliyor musunuz?

“Yenice’de ve köylerinde, herhangi bir sebepten evlenemeyenlerin, çeşitli bölgelerden evlenmek için kız ve kadın getirmeleri.”

Biz delileri bile evlendirip, delilerin çoğalmasına göz yumuyoruz.

Doğu’dan, Karadeniz’den, Azerbaycan’dan ilçemize birçok bayan geldi. Bu kızların ailelerine paralar verildi. Simsarlara para kazandırıldı. Bu gelen bayanlardan çok iyi insanlar var. Mutlu yuvalar kurdular. İstisnalar kaideyi bozmaz derler.

Kimi şahıslar, bazı aileler, “kadın simsarlarının” eline düştü. “Evlendirmek” ve de “evlendirmek” için, bütün paralar elden gitti, kaptırıldı. Bazı kadınlar bu işi alışkanlık haline getirmiş. Bu gün Yenice’de, yarın Çan’da kocaya gidiyor. İnsanları dolandırıyorlar. “Namussuzluk yapanlar” dürüst insanların sırtından para kazanıyor. Fakirler daha da fakirleşiyor. Toplumda huzursuzluk artıyor.

Bu olaylar, hala yaşanmaya devam ediyor.

Sanki cahiliye dönemindeyiz. “Kadın ticareti” yapılıyor. Masum insanlar soyuluyor.

Fakirliğin canı çıksın. Bu olaylar hep, ”fakirlik” yüzünden evlenemeyen, biraz da pasif davranan içine kapanık gençlerin başına geliyor.

Birde köydeki kızlar, köydeki gençleri beğenmiyor. Köy dışına kocaya gidiyor. Kız anaları mahalle aralarında öğünerek konuşuyorlar. Hem de bağıra bağıra.

-“Emninge, biz gızımızı aha Edremid’e vedik. Olan çog yavız. Evleri, zitinlikleri va. Gali bizde gidi gidiveriz Edremid’e. Zitinimizi zitinyamızı bedavi alırız.”

Alırsın sen. Bekle.

Bir yıl sonra kız babasının evinde. Kucağında da bir bebek. Salla salla ağla. Dani dani dasdana…

**

Eldeki “uyuz keçi”, dağdaki ceylandan iyidir.

**

“İşin uçunu kaçırmadan, ince eleyip sık dokuyarak, doğru işler yapmalıyız. Onu bunu küçümsemeden, hor görmeden, şımarmadan, burnumuzun ucu yukarıda olmadan, insana insan olduğu için değer vermeliyiz. Herkes sosyal konumunu bilmeli, ona göre hareket etmelidir, bu dünyada. Birbirimizle, gereksiz yarışlara girmemizin bir anlamı yok.”

Unutmayın!

“Paranın alamayacağı değerler de var bu dünyada.”

Böbürlenmeyin. “Sosyal hataların tedavisi yok.”

Bu işler ince işler. “Bilinen yol, en iyi yoldur.” Derler.

İşsizliğin halay çektiği Yenice’de (ülkemizde), yüksekten uçmayın.

Çizmeyi aşmayın.

Evlenecek kızının ve oğlunuz mu var?

İşiniz zor.

Kolay gelsin.

“Allah, hepimize yardım etsin.”

Not: Ben bu yazıyı, Çanakkale/Yenice İlçesi ve köylerine göre yazdım. Sizde yaşadığınız yere uyarlayın.

 
Toplam blog
: 420
: 1641
Kayıt tarihi
: 19.12.08
 
 

1957 Çanakkale/Yenice doğumluyum. Öykü ,deneme, şiir yazarım. Yazdığım bir çok şiirin bestesini d..