Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mayıs '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Evlenme duyurusu..

Evlenme duyurusu..
 

'Ev kaçkını' na ikinci kez rastladım Marmaris sahillerinde.Şimdi evlenmek istiyor. Şartları da var..


Ümit Beye, Marmaris sahillerinde geçen yıl rastladığımda, çiçeği burnunda, daha üç günlük bir ‘Ev kaçkını idi.’ Evin siyah köpeğine: ‘Hadi len, bohçanı hazırla bu gece gidiyoruz’’ dediğinde, aş kabını kaptığı gibi getirip sahibinin ayakları dibine bırakıvermişti. Öyle ya! Köpeğin bohçası mı olurmuş.

‘Bu aklın cebe konacak yanı yok. Geçim yolu aileden yana tıkanmış.Ve elini İstanbul’dan, dosdoğru Marmaris! Garajlarındaki arabanın şoför mahalline kurulan karabaş, giderken; ne patisini sallamış ev halkına, ne de pencereden geriye dönüp de bakmış. Bir sevinç, bir sevinç, deme gitsin. Sahibinden çok hevesliymiş evden tüymeğe. Doğruca gelmişler Marmaris’e.

Bu yıl Ümit Özoğlu ile ikinci karşılaşmamız. O gün bu gün yine birlikteler. Ev kaçkını Ümit, hayata ümitle bakıyor. Zerre kadar pişmanlığı yok. Bu savaştan güçlenerek çıkmış.

O gün bu gün tek emeli, karabaş’ı baş göz etmekmiş amma, şimdi öne geçip, kendisi evlenmek istiyor.Karabaştan izin de almış. Açıkçası huyu huyuna denk, seyahati seven, mavi renge aşık, mavi diyarlardan hoşlanan, mavi dünyasını paylaşabilecek. Evin hem kaynanası, hem dadısı hem özel hazır kuvvet koruma köpeği ‘Karabaş’ ı da sevebilecek de bir eş arıyor dünün ev kaçkını. İlla tutturmuş, ‘Abi beni sen evlendireceksin’ diyor da başka bir şey demiyor. Evden tüydüğüne pişman değil. Evi de bağışlamış onlara zaten.Varı yoğu arabası. Bir koca kışı sahile çektiği arabasında geçirmiş.

Bir çay yaptı bungalovlu, çardaklı, tenteneli, römorklu, arabasında. Ki, deme gitsin. Böylesi kır çayı içmediydim doğrusu. Geçenlerde bir bayan, bu hallere bakıp bakıp: ‘’Aaa, adama bak, demiş, biz evde porselen kullanmıyoruz, porselenle çay demliyor bungalovunda’ diye takılmış.Yemek de yapıyor. Bir tek çöp bırakmıyor etrafta. Çevrede, ’çevre dostu’ ilan edilmiş. Sahil kesimindeki asayiş, ondan soruluyor. Bölgesinden kuş uçurtmuyor.Gözünü budaktan sakınmıyor. Kısa zamanda da sevilmiş. Kendisi borsa oynuyor bilgisayardan. Kazancı bu.

Şimdilik iki kişilik bir aileler. Karabaş arabayı beklerken, o, günde 3 Km.lik denizi kendisine parkur yapmış. Gidip geliyor. Barfiks çalışıyor. Ağırlık kaldırıyor. Mekik çekiyor Kendisi kara kuşak sahibi.

Labrador cinsi ‘Kara’ isimli köpek de, ustasından öğrenmiş. O da birlikte yüzüyor Ümit Beyle. Akşamları şoför mahallinde uyuyor. Kendisi de arabasının arkasında. Buz dolabı, TV.si, hesap makineleri, telefonları uydu anteni her şeyi var. Arka bölüm kiler. Araba tenteneli ve misafir için masa ve sandalye ile çepçevre donatılmış sahanlık. Deniz karşıdan püfür püfür esiyor. Güneş, tam karşıdan ‘Yalancı Boğaz denen yerden doğuyor.

Derdi imanı spor yapmak. Kasları deli deli fırlamış vücudundan. Ona göre de besleniyor. Eşinin de içkisi ve sigarası olmamasını diliyor. Evvelsi gün, Hollandalı ana misafir olmuşlar çaya. Kız musluk aranmış kız. Ümit bey, kolonyalı mendil uzatmış hemen. Kızcağız ‘Çok asilsiniz’ diye bayılmış bizim Ümit’e. Mendillerle nasıl ‘asalet’ sağlanır ki? Kolonyasından mıdır acep? Zannetmem.

Bahçesini çiçeklerle bezemiş. İnsanlara ‘Çiçek sever imajı’ yaratmakta fayda var diyor. Kınalı Ada’nın arka kısmını yüzme parkuru olarak kullanırken, bir Rum kadını kızını bu Ümit’e verimkar olmuş. Kız, bir içim suymuş. ‘Tependen aşağı boca et suyu, bak nasıl diri kalırsın. Dipdiri olursun valla.’ Diyor. Kız istememiş. Demiş ki: ‘Anne, demiş, o denizlere hakim, sana da hakim olsun diyorsun amma, ben daha kumda bile oynamasını bilmiyorum. Onunla nasıl baş edebilirim?! O, gelen geçen vapurlara el sallıyor, yunuslarla yarışıyor, ’ demiş. Anası dert yanıyormuş kızından. Rica da etmiş: ‘Şu spor mudur, neyin nesidir biraz gevşet de kızın gözünü korkutma’ diye. Güler misin, ağlar mısın! Ne analar var bre!

Bu sahilde Belediye Başkanı ile karşılaşmış. Çevrecilik konusunda ayaküstü bir nutuk çekmiş ki, Başkan Ali Acar’ın hoşuna gitmiş. Kendisi şimdilik buranın muhtarı

Ben ordayken adamın biri geldi.’Ümit Abi, bizim köpeği gördün mü’ diye sordu. Karabaş ötemizde uzanmış, dili dışarıda, olup bitenlere uzandığı yerden bakıyordu ki, aniden uyku moduna geçti. Açık kalan tek gözü ile adamı süzüyordu. Bir merak, bir merak, deme gitsin. Ümit de ’Len, diye Karabaş’a seslenerek Mıstığı ona sordu. Köpek kalktı yerinden aldı başını tin tin çalıların arasında kayboldu. Ümit de ‘Takip et onu’ dedi adama. Biraz sonra kucağında köpeği ile çıkageldi adam. Meğersem bu karabaş, Mıstığı, ’garsoniyerine atmış’ Oradan buldu getirdi zaten.Ve adama dönüp: ‘Nisan Mayıs ayları, gevşer gönül yayları sadece insanlar için söylenmemiştir. Bu aylar kritiktir onlar için. Daha da kaybedersen, yeri öğrendin, gider alırsın oradan’ demeyi de ihmal etmedi Ümit.

Kendisi Sitelerdeki Emniyet Müdürlüğünün altındaki boş sahil şeridinin bir köşesinde yaşıyor. İkinci seneye hazırlanıyor. Köpeğinden önce evlenmeğe kararlı. Köpeğini de razı etmiş. ‘Ver elini Göreme, ver elini Alanya, ver elini Peri Bacaları’ diyor. İçki yok. Sigara yok. Kumar yok. Köpek sevmek var. Aşk yapmak var. Denizin çalar saati olan dalgalarla uyanmak var. Boğazdan doğan Güneşe merhaba demek var. Gökteki Kutup yıldızına aşk masalları anlatmak var. Arabanın terasında Büyük ayı, küçük ayı yıldızlarından kolyeler yapmak var. Uykulardan uyku beğenmek var. Rüyada Peri Padişahının kızını görmek var. Velhasıl var oğlu var.

O la la la,

Dolce vita!..

Peri kızı dedim de aklıma bizim sevgili Sabiş geldi. Onun tanıdıkları var mıdır şu bizim Ümid’i bir evlendirsek. Şöööyle önden çekişli, kaportası az açılmış, şasisi az vuruk, şanzıman dağıtmamış, yokuşlarda vitesten düşmeyen, bilyaları sağlam, yağ yakmayan, süperden başka yakıt kullanmayan, az müstamel. .Anladınız tabi. Bu yazı, bir 'Evlenme' duyurusu...

Şu araba tarifleri amma da uyuyor kadına di mi? Ümit Bey aman duymasın. Hiciv Şairi Mukadder Özakman’ın Akbaba’da çıkmış bir şiirini aşağıya alıyorum. ‘Çöpçatanlık kutsaldır. Sevaptı eskiden.Şimdi de ’Üle veya büle’ Ümit’i evlendireceğiz bu gidişle.

HAYAT ARKADAŞIM OL - Ankara
Anamdan bekar doğdum, yaş geldi kırka vardı;
Çok kızlar: ‘Evlenelim’ diye bana yalvardı,
Bekarlık çekilmiyor, artık gözüm karardı…
Güzellik ve çirkinlik önemsizdir, sorulmaz:
‘Hayat arkadaşım ol’, kızlık, dulluk aranmaz!

KAFADAN KONTAK- Bakırköy
Halen Bakırköy’deyim, az kontakım kafadan,
Yumurtayı pişirsin eşim bana rafadan,
Tramvayla gezelim biz dünyayı dan dan dan!..
Beklerim postacıyı, çalsın kapımı tak tak!
Güzel bir bayan için rumuzum, ’Kafadan kontak!’

ÇÖPÇATANDAN OKURLARA
Yeşil Gözlüm’, ’Orkide’, ’Hemen evlenelim mi?’
‘Kara gözlüm’, Dişi kuş’, El ele verelim mi?’
‘Ateşim var külüm yok’ ve ‘Mon amour mon ami’
Rumuzlu mektupları sahibi lütfen alsın,
Taşra okurları ‘Bir liralık pul’ yollasın!



RESİMLER: (Aaaaaz sonra)

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..