Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

perihan reyhan ALKAN

http://blog.milliyet.com.tr/pra

15 Ekim '10

 
Kategori
Güncel
 

Evlerden Uzak Olsun!

Evlerden Uzak Olsun!
 

Ne yazacağımı, nasıl yazacağımı, sonunda ne diyeceğimi biliyorum da, nasıl başlayacağımı bilemedim bir türlü konu bu kötü ve soğuk şey olunca. Hani özel ve güzel günlerden biriyle ilgiliyse yazınız, kutlu olsun, hayırlı olsun, tebrik ederim vb laflarla başlanır ya da bitirilir ya. Bu da özel, hem de çok özel bir gün ama ne denir, ne demeliyim bilmem ki başlarken!

Sağlık Bakanlığı, Bisiklet Federasyonu ve Roche ilaç firmasının ortaklaşa organize ettiği “Mavi Bisiklet Kansere Erken Tanı İçin Yola Çık” kampanyasının beşinci yıldönümü, yani 15 Ekim Dünya Meme Sağlığı Günü ya bu gün; serde de taze henüz konu ve de gündemi her an bu. Bu konuda da yazmak farz oldu.

Aslında bu gün değil, her gün her saniye yazmak, birbirimizi uyarmak gerek. Hiç değilse bize düşen, kendimizce yapabileceklerimizin uyarılarında bulunmak, bilgimizi paylaşmak ve de bunlar doğrultusunda bir şeyler yapabilmek adına her gün olmasa da sıklıkla dile getirmekte fayda var. Hoş ne denli yarar sağlar, ne denli katkı sağlar genele ama minicik kartopu bile çığlar oluşturabildiğine göre, kim bilir, bakarsınız… Belki de… Hormonlu gıdalar yemeyeceğiz, her şeyi mevsiminde yiyeceğiz, tamam iyi hoş da, mevsiminde de olsa, tohum ithal yasası da çıktı üstelik. Amerika ve İsrail’den ithal, genleriyle oynanmış tohumlar mı? Fare, akrep vs geni kattıkları tohum ya da hormon veya ilaçlarla mı yetişmiş, bizde mi yapacaklar bazı deneylerini nereden bileceğiz? Dilimizi, dinimizi, kültürel değerler ve ahlakımızı bozma çabaları, her dönem başka şekilde, başka ad altında kardeşi kardeşe kırdırma girişimleri… Belki de tek tek uğraşmaktan usandı, baktı ki Türk halkı ne olursa olsun, toparlanıyor, zor günlerde, tehlikeler karşısında kenetlenip tek yürek oluyor, uzun uzun uğraşacağıma, toptan katledeyim bunları diye böyle bir formül buldu bu defa da.
Bilim adamlarının açıkladıklarına göre önümüzdeki yıllarda dünyada % 50, bizde % 100 artacağı açıklanıyor kanser vakalarının ki gün geçtikçe çığ gibi büyüyerek artıyor. Gençler pek hatırlamazlar, biz zeytinyağı ve tereyağı çocuklarıyız; sonradan girdi ülkeye o margarinler, çeşit çeşit ve uyduruk beslenme alışkanlıkları. (Allahtan annem bilinçliydi, zeytinyağı ve tereyağına devam etti ve de şükür ki kalp damar sorunlarımız olmadı.) Ama o dönem baktı ki Amerika, Türklerde kalp ve damar problemi pek yok, nedenini araştırıp zeytinyağı kullanılırlığını görünce, Vita yağını soktu öncelikle mutfaklara. Biz de meraklı milletiz yabancı, ithal mallara, hemen değiştirdik beslenme alışkanlıklarımızı ve kalp-damar hastalıklarını da kaçınımsız birinci sıraya oturttuk ABD nin amacı doğrultusunda. Ardından da, yardım adı altında süt tozları ve peynirler. Biz de çocuk aklımızla, ders aralarında içtiğimiz o sütler ve o güne dek görmediğimiz değişik renk ve lezzetteki peynirlerle mutlu olduk, pek çoğumuzun sonrasında çok ağır bedel ödeyeceğimizi bilmeksizin! Çocuk felci oldu pek çoğumuz! Ee pazar lazımdı ürettikleri aşılara ve yıllarca da o ithal aşılarla aşılandık! Sıra geldi kansere!!! Hazır gıdalar, katkılı gıdalar, ayaküstü beslenme biçimleri, envai çeşit margarinler, peynirler. Hadi bunlardan bir nebze koruduk kendimizi, mevsiminde tüketerek, salçamızı, tarhanamızı evde yaparak, bazı beslenme biçimi ve pişirim tarzımızı değiştirerek bir nebze koruduk kendimizi.

Peki temizlik maddeleri, içinde zehirli, asitli kimyasallar olan, parfümeri malzemeleri, kağıt havlular, peçeteler, çocuk bezleri, tuvalet kağıtlarının beyazlatımında kullanılan kimyasallar, hem de direkt kanserojen olanlar. Onları ne yapacağız? Biraz zor olacak ama çamaşır makinesinin deterjan gözüne kil, sabun rendesi, yumuşatıcı gözüne de hem de kireci çözmek için çamaşır sodası koyacağız, halıları halı şampuanı değil, eskisi gibi arapsabunu ve sirkeyle sileceğiz. Lavabo, banyo, yer temizliğinde dezenfekte etmek adına sirke, parlatmak adına sodyum bikarbonat, boraks v.s kullanacağız.

Tuvalet kâğıtlarını tuvalete atmayacağız ki ağartıcı nitelikli o direkt kanser yapan kimyasal suda çözünüp toprağa dolayısıyla sızarak şehir şebeke suyuna karışmasın, arıtmalardan tarımsal sulamada kullanılıp sebze meyvemize geçmesin, denizdeki balığı zehirlemesin dolayısıyla da bizi. O topraklarda yetişen yemle hayvanlar beslenmesin ve dolayısıyla yine bize ulaşmasın ve de bulaşmasın. Mutfakta kolaylık sağlayan kâğıt havlu yerine de elbezlerini koyalım, eskiye dönüp yıkaması zahmetli ama her öğün ayrı kumaş peçete kullanalım, kâğıt mendil yerine de eskinin yine kumaş mendillerini. Ama çocuk bezlerinin rahatlık ve zaman kazandırıcılığından vazgeçip de o zahmetli bez akıtıp kazanlarda kaynatarak, tek tek ütüleyerek kullandığımız kumaş bezlere kaç hanımı döndürebilirsiniz büyük kısmı çalışma hayatındayken üstelik. Hele ki tuvalet kâğıtları, eski taharet bezlerine dönmek çok çok zor ve de daha başka sakıncalı, üstelik her gittiğiniz yere çantanızda mı taşıyacaksınız?

Velhasıl zor, çok zor alıştığımız bu kolaylıklardan vazgeçmek. Ama olasıları, mümkünleri, çok külfet getirmeyenleri hiç değilse, yapabildiğimizce yapmaya çalışarak, gerekli kontrolleri aksatmaksızın ve hastalanmayı beklemeksizin yaptırarak tümden engelleyemesek de, bir nebze kendi sağlığımızın, bir nebze çevremizin ve de doğanın dengesinin bozulmamasına katkıda bulunabilir, aynı zamanda da ABD nin ekmeğine biraz az yağ sürmüş olmaz mıyız?! Söz etmeden geçemeyeceğim, tavuk ve domuz gribi söylentilerinde ve yarattıkları panik ve de uygulamalar, yaptırımlarda da kuşkulanmıştım. Domuz gribi aşısı ülkemizde denenmek isteniyor deniliyordu ki o güne dek iyi sonuç alındığının da henüz kanıtlanmamış olduğundan bahsediliyordu! Kimi de kıyametler kopartıp olası felaket senaryoları çiziyordu… Pazar lazımdı birilerine lakin ülkemin onca parası çöpe gitti. Domuz üretim ve kesimi serbest bırakılmıştı, ardından da gribi geldi! Tesadüf mü?! Hiç sanmam!!! Şimdi de ithal etler ve sütler… Allah sonumuzu hayreylesin lakin birilerinin cebini doldururken bizlere de mezar kazmakta olduklarını da unutmayalım derim ben.

Hepinize kanserden ve de tüm diğer hastalıklardan uzak günler diliyor, olanlarına da şifa dileyerek ve Allah bu vicdansızlara fırsat vermesin dualarıyla bitirmek istiyorum bu günkü yazımı efendim.

Sağlıcakla kalınız…

p.r.alkan

MAVİ BİSİKLETLİLERİN BU YILKİ PROGRAM DUYURUSU

Mavi Bisikletliler 23 Ekim 2010’da Caddebostan’da buluşuyor! Caddebostan Sahil Yolu Etkinlik Alanı’ndaki buluşmada saat 14:30’dan itibaren Cem Ceminay bizlerle olacak. Saat 15:00’de başlayacak olan etkinlikte, Türkiye Bisiklet Federasyonu A Milli Bisiklet Takımı sporcuları da mavi bisikletleriyle konvoy halinde Caddebostan’dan Bostancı’ya gidecekler, 16:30’da geri döndüklerinde gerçekleşecek kutlamayla kanserde erken tanının önemine dikkat çekilecek. Roche, bisikletlerine binerek etkinliğe destek vererek her katılımcı adına Türkiye'deki kanser hastaları derneklerinin bir araya gelerek oluşturduğu “Kansere Karşı El Ele Platformu”na bağışta bulunacak. Haydi, Siz de Katılın! Kanserde Erken Tanıya Destek Olun.

 
Toplam blog
: 290
: 553
Kayıt tarihi
: 11.03.08
 
 

İlk ve orta öğrenimimi Gölcük/ Kocaeli, lise ve üniversite öğrenimimi Ankarada gördüm. İlk okuldan..