Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ağustos '16

 
Kategori
Öykü
 

Evlerinin aynasıydı çocuklar

Nasıl olur da insan, hafızasında silik bir gölge olarak kalmaktan öteye gitmemiş yaşlı bir adamın öldüğü güne dair konuşmaları tüm parlaklığıyla anımsayabilir? Hem de en az otuz yıl öncesine ait?

Öldüğünde kaç yaşındaydı bilmiyorum. Yaşlı bir adam dediğime bakmayın. Çocukluğumda bana yaşlı bir adam gibi gelse de belki de henüz ellilerindeydi… Evli miydi, çocuğu var mıydı, nerede otururdu? Akıllı mıydı, deli mi? Âşık mıydı, d...eğil mi? En sevdiği yemek neydi? Küçük şeylerle mutlu olan biri miydi, aksi miydi, mülayim mi yoksa kodu mu oturtur muydu hiç bilmiyorum. Şurası kesin ki öldükten 30 küsur yıl sonra bir gün bir öyküye konu olacağı aklından geçmezdi…. Hem de benim yazacağım bir öyküye… Mahallenin küçük ,çok bilmiş kızının.

Neşeli bir adamdı diyelim…. Evet evet , öyle olmalı… Müzikle alâkası olur da somurtkan olur mu bir insan? Onu gördüğümü hatırladığım birkaç kare var… Flu ,cızırtılı ,siyah beyaz bir film sahnesi zihnim ve onun cümbüş çaldığını ,çirkince esmer yüzüne yayılan gamsız tasasız gülümseyişi ni, eksik dişlerini, etrafında onu izleyen, kahkalarla eşlik eden , alkış tutan kalabalığı görebiliyorum şimdi. Cızırtılı ses ise onun şarkı söyleyen tok ve neşeli sesi . Kâh”Pampararampam.” diyor ,kâh “ Şişeleeer”…

O şarkılarını peş peşe sıralarken ortadaki alanda en çok çocuklar ve kadınlar uyumlu uyumsuz hareketlerle oynuyorlar eş dost düğününde…. Diğer düğün çalgıcıları gibi değil Ermeni Murat… Lâkabı bu: ERMENİ MURAT … Cümbüş çalarken ,şarkısını söylerken kendini kaybediyor olmalı… Öyle olmasa gece düğünde ortada oynayan ya da kenarda durup gazozunu içerken onun hareketlerini izleyen çocuklar, ertesi gün komşu bahçede buluştuklarında Ermeni Murat taklidi yapmazlardı ki…

Bir sabah öldüğü duyuldu Ermeni Murat’ın… Komşu bahçede top oynamak için buluşan çocuklar büyüklerinden duydukları bu haberi verdiler birbirlerine…

“Duydunuz mu…” dedi içlerinden biri “ Ermeni Murat’ın koynundan güççük bi Kur’an çıkmış.”

“Aniii, bi de ne diilerdi, yazık gı .” dedi diğeri…

Hiç merak etmedim gerçekte ne olduğunu…

Sevdiklerimizi oldukları gibi sevmeyi beceremeyiz ya biz… Bu haberle daha bir acımaya değer oldu ölüm…
EVLERİNİN AYNASIYDI ÇOCUKLAR…

İnsanlardan annesinin Rum olduğunu mümkün olduğunca gizleyerek yaşayan ve bir gün Amerika’ya gidip kollarını açarak avazı çıktığı kadar :”Annem Ruuuum:” diye bağırmayı hayal eden genç kızın gerçek öyküsünü okumuştum…

Çocuklarına ayna olan evler yüzünden…

Neyse ki Rum , Ermeni ve Müslüman evlerinin bulunduğu bir mahallede şeker bayramında KİRKOR AMCA’nın mendillere sararak verdiği bayram harçlıklarını ve kendi bayramlarında yine o çocuklara sunduğu rengârenk paskalya yumurtalarını da biliyorum…

Çocuklarına ayna olan evler sayesinde…

ESRA EREN AYDIN
20.08.2016
İSTANBUL 

 
Toplam blog
: 7
: 145
Kayıt tarihi
: 22.08.16
 
 

Hacettepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü mezunuyum. Gezmeyi, okumayı, tiyatro izlemey..