Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mayıs '09

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Evli ve küçük çocuklu erkeğin ateşle imtihanı

Evli ve küçük çocuklu erkeğin ateşle imtihanı
 

Evlilikte ateş zamanla sönüyor mu?


Sık sık ailecek bir araya geldiğimiz grubun erkekleri olarak, biraz kafa dağıtmak için geçenlerde bir kahvede toplanmıştık. Üniversite mezunu, düzenli bir işi, bir kariyeri olan 30’lu yaşlarda 5 erkektik. Hepimiz 20’li yaşların sonunda eşiyle flört ederek-sevişerek evlenmiş, eşini seven, değer veren, evlendikten 3-4 yıl sonra çocuk yapmış, eşleri çalışan 1 ile 5 yaş arası çocuklara sahip babalardık.

Laf dönüp dolaşırken konu bir anda aramızda en büyük çocuğa sahip arkadaşımıza sorduğum “Çocuk büyünce işler biraz düzeliyor mu?” sorusuyla eşlerimizin bize olan ilgisi ve onların cinselliğe son dönemdeki yaklaşımlarına geldi.

Biraz mahrem bir konu olduğu için hiç topluca konuşmamıştık. Ama samimi bire bir konuşmalarda, son yıllarda ve özellikle çocuk olduktan sonra eşlerimizin artık cinselliğe pek sıcak bakmadıkları, yani “ başım ağrıyor, yorgunumun daha sık duyulduğunu biliyorduk. Eskisi kadar istekli olmadıklarını ve uzun sayılabilecek süreler beraber olmayıp, olunca da geçmişteki kadar ateşli olmadıklarını, şakayla karışık konuşuyorduk.

Arkadaşımızın “ vallahi pek bir şey değişmiyor, sanırım giden geri gelmiyor” dedikten sonra hayal kırıklığıyla bir anda fark ettik ki hepimiz aynı konudan muzdaripiz.

Eşlerini hala seven, evli olmaktan mutlu, gözleri dışarıda olmayan ve beklentisi sadece zamanında eşleri ile yaşadığı iyi sayılabilecek bir cinsel hayatı geri isteyen 5 erkek adeta içimizi döküyorduk.

Hepimiz eşinin yorgun ve gergin olmasından, verdiğimiz bazı çabaların işe yaramamasından zaman zaman kibarca veya sertçe ret edilmekten ve eşini istediği için suçlu duruma düşmekten bunalmıştık.

Evet haksız sayılmazlardı, çalışan kadın ve anne olmak zordu, çocuk hem vakit alıyor hem de yoruyordu, kadının cinselliği erkekten farklıydı ama..

Bizde en iyi maddi imkanları sunmak için uğraşıyor, elimizden geldiği kadar onlara yardım ediyor, çocuk bakımı için bakıcı tutup, aileleri özelliklede eşlerimizin ailelerinden destek alıyorduk.

Daha ne yapabilirdik? Hepimiz biliyorduk kadın için romantizmin, güzel bir akşamın, baş başa paylaşımların önemini ama yaşam temposu böyle zamanları sık sık yaratmaya el vermiyor, nadir yaratılan böyle anlar ise acaba çocuk, annem, bakıcı vb ne yapıyor, bir sorun var mı? gibi düşünceler ile bölünüyor ve çoğunlukla istenilen sonucu vermiyordu.

Üstelik hepimiz kariyer sahibi olmuş, elimize para geçer, iyi giyinir, kendine iyi bakar hale gelmiştik. Biraz da bunlar nedeniyle ve olgunlaşmanın etkisiyle daha karizmatik olup, karşı cins için belki de daha cazip hale gelmiştik. İlişkilerde tecrübemizde artmış çevreden gelen bazı sinyalleri anlamaya da başlamıştık.

Peki çözüm neydi o zaman? Gelen sinyalleri okuyup, gizli başka bir ilişki veya genç bir sevgilimi edinmekti.. Hayır. Hala eşimizi seviyor ve evliliğimizin mutluluğunu bozmak istemiyorduk. Böyle ilişkilerde kafanın karışacağı, insanın arada kalacağı aşikardı. Üstelik hiç birimizin eşi, eski dönemlerde olduğu gibi “ kahrolsun o kadın, ocağı kurusun” deyip bir ikinciyi kabul etmez, ortaya çıkması durumunda, boşanıp giderdi.

Gecelik ilişkiler için belli ortamlara gitmek, belli ritüelleri gerçekleştirmek ve en sonunda olurda bir şeyler olursa bir mekan bulmak lazımdı. Arada sırada bir erkek erkeğe kağıt oynamak, bir ocak başında kafa çekmek için bile zor zaman bulan ve dırdır duymayı göze alan bizler için çok büyük zamandı. Üstelik eşi seviyor olmak ve yakalanma durumunda olacaklar negatif faktörlerdi.

Ee geriye tek seçenek fuhuş hadi kibarca yazayım “ para ile ilişki” kalıyordu. Bir kere böyle yerleri ve raconlarını bilmiyorduk, 30’larda hala çekici ve formdayken bu işe para vermekte ağır geliyordu. Üstelik o tip mekanlara gidip, zaman sınırlaması ile bir şeyler yapmak, “çoluk çocuğun “ rızkını, paran yüzünden sana ilgi gösterirmiş gibi yapan birilerine vermenin yaratacağı duygu pek hoş olmamalıydı. Hastalık kapma, basılma vb risklerde de cabasıydı.

Sonuç; sanırım eşimiz ile bu konuları tekrar konuşup ( ki çoğumuz nasıl çözeriz diye 1-2 kez konuşmuştu) bir süre daha bir şeylerin düzelmesi bekleyecektik. Bu sürede kendimizi işimize verecek, sporla enerjimizi harcayacak ve “çocuklarımız için bu evliliği yürütüyoruz” noktasına gelmemeyi umacaktık.

Yani evli ve küçük çocuklu erkeğin ateşle imtihanı devam edecekti. Ta ki birimiz o ateşe atlayana veya eşlerimiz o ateşi söndürene kadar …

 
Toplam blog
: 46
: 780
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

Günlük hayatta karşımıza çıkan bir çok olayın bende bıraktığı etkileri sadece söylenerek deği,l yaza..