Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mart '13

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Evliliğin ilerleyen yıllarında eşlerin birbirine bağlılıklarının artması aşk mı, alışkanlık mı?

Evliliğin ilerleyen yıllarında eşlerin birbirine bağlılıklarının artması aşk mı, alışkanlık mı?
 

Elbette bunu kişi bazında bilemeyiz ama mantık yürütebiliriz. Doğruluk melektir; ama onu gerçek haliyle ancak şeytanın gözüyle görebilirsiniz. Çünkü meleklerin güzelliği gözlerinizi kamaştırır. Evlilik zaten iyi niyetle kurulmuş bir yapı. Bu kitabın sayfalarını açarken kötü düşünemezsiniz. Ve tabii ki iyi düşünerek girdiğiniz bir yolda kötülükler ve olumsuzluklar size görünmeyebilir.

Normalde, yani evliliğin üzerinden yıllar yıllar geçmiş, nice kahırlar çekmiş(Türkiye’nin şartlarına göre mutlu evlilik istisna ya o bakımdan) eh ömür de geçmiş, insan böyle bir anda hala âşık, hala mutlu olabilir mi? İyi değil ama iyi olsun, olmalı, mecburuz buna. Sonra çocuklar, torunlar, yıllarca duvarlarda yankılanan aile saadetleri… Ve aşkın birinci planda olmadığı evlilikler ( ki çok istisnai haller dışında hiçbir evlilikte aşk birinci planda değildir) Sevgi, bağlılık, aile hayatı sizi mutlu eder ama yüreğinizin bir köşesi hep boş kalır. Yaşlı insanların bu konu açıldığında derin bir ah çekmesi bundandır.

Evliliğin mutlu geçmesi ve ölünceye kadar sürmesi için eşler zaten özel bir çaba harcarlar. İşte bu, iyi gitmeyen evlilikleri bile iyi gibi gösterir. Burada yüreklerde eğer aşk varsa o aşk çocuğu kuyuya atılmıştır. Oysa aşkın iyi niyetle işi olmaz. Olan, eşlerin birbirlerine karşı duydukları heyecanın kaybolmasıdır. Dışarıya karşı ve biraz da aile saadeti için iyi olmasanız da iyi görünmeniz lazım. Bu anlamda evlilik evcilik oyunudur.

Mutlu olma amacı ve garantisi ile evlenirsiniz. Oysa mutluluk ihtimaldir. Bunun için çaba harcayacağınızı da söylersiniz. Her şey yolunda giderken aşkı kim düşünür. Evliliğin ilerleyen yıllarında aşkın sadece adı kalır.

Yıllar ilerledikçe başlangıçta olmayan ilginiz, sevginiz oluyor; her geçen gün yüreklerinizde birike birike aşkınız artıyor dağlar gibi mi oluyor? Aşk normalde zaman içinde azalır mı, artar mı? “…ölürüm” dediğiniz erkeğinizin sizi yakan aslan yelesi gibi simsiyah gür saçları mı ki açık konuşalım o yaşlarda insanda ne saç kalır ne de… Ya da erkeğinizin bayıldığı ince yay kaşlarınız mı ki buruş buruş yüzünüzde gözlerinizi bile bulmak mümkün değilken.

Aşkın gözü kördür; ama nedense güzeli görünce fal taşı gibi açılır, birbirinizi güzel bulmanıza imkân ve ihtimal yoktur; çünkü o yaşlarda insan az biraz moruktur, Grace Kelly benzetmesi gönlünüzü almak içindir ablam.

Lakin derbeder Mecnun’un kara kuru Leyla’sı için” Sen bir de onu benim gözümle gör” sözü akan suları durdurur ya bu çöllerden bir Leyla İle Mecnun efsanesi çıkmaz heyhat!

70‘i devirdik el ele, Kerim Korkut aşk yok diyor bak hele; nasıl geçer sevdasız bunca sene. Fındıkkabuğu ayıklayarak bile ömrünüzü doldurabilirsiniz. Anlamlı bir damla gözyaşı bu uzun dediğiniz ömre sığmaz.

Yıllar geçtikçe eşlerin huylarından vazgeçtik şekilleri bile birbirine benzemeye başlıyor; kara kuru Selma karısı oluyor dobiş Hasan. İnsan kendine benzeyeni sevmez mi ki ben suratsız suratımı günde on kez öpüyorum aynadan. Kandırma beni Kezban yenge kılıklı kadın herifimi seviyom diye, sığınmacısın çaresizlik ülkesinde, ben biliyom kimse duymasın!

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..