Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Şubat '20

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

EVLİLİK… CİCİM AYLARI YALANI

NIYE BÖYLE  4

Bazıları için bir mutlu tablodur balayı.Bal oluşu kimin tanımı bilmiyorum ama bence geri dönülmezmiş gibi limandan ayrılıştır.

Belirsizlikler dönüş yolunu beklemez, sabah bir yatakta uyanmak belki de hiç uyuyamamaktan sıkılıp, tatilin olanaklarında avunmaktır. İlk geceden sonra kız kadın olmuştur ama buna hazır olmadan, sahi kadın olmak nedir? Peki ya Kız olmak nedir ki?

Bir kadının iki dönemi vardır; adı kızlık ve kadınlık diye ayrılmıştir.

Kız dönemi;rahimde başlar,aile cinsiyetçi ayrılıklarla güç dengesini oturtmuş ve bu şekilde kalıplaşmış ise, kız doğmak ortada kalmaktır, var oluşunun gücü kabullenilme sürecinde ruhundan sökülür ve dünyayı çaresizlik duygusu ile algılarsın.Her birimiz daha doğmadan bilince sahip olup, ana rahminde nasıl bir ortama doğacagımızı hissediyoruz. VAR olmayı bilmek yada VAR olamayı bilmemek denen o adımı ya atıyoruz ya atamıyor arafta bir kişilik giyip , yokluk deneyimlerini kader olarak başlatıyoruz. Düşünsenize, var olmaya korkarak doğmak, o kadar saf bir varlık için nasıldır? Doğumun bir yanlışlık mı ki ; sen doğarak bir hata mi yapıyorsun?sen suçlu musun? İşte kız olmak alt bilinçlerde araflık yada görünmezlik olarak programlanır. Oysaki dünyaya doğurma ve büyütme bilinciyle gönderilen NUR ve RAHMET yada SAF SEVGİden varlık bu konuda manipülasyona tabii tutulur. VAH KIZ MI ?EYVAH KIZ MI?AHH KIZ MI?.. Sanki tüm sorumluluk doğanın yüküdür. Buna yansıtma denir yada transferans kendindeki degersizliği taşıtacağın biri doğmuştur.

Şimdi bu kız olmanın dibidir,değersiz olmak. Üçüncü dünya ülkelerinde çarpık sistem bu şekilde işlemeye başlar. Fark edin ve gözlemleyin. Kız olmak yok sayılamak ve mümkünse fark edilemeden gölgeli yaşamaktır. Var oluşu camdan aile ve gelenekler  duvarları ile belirlenmiş, bir duygusal suıstımal kafesinde sürecektir. Bu kafesten salınması için , KOCA ya devredilmesi gerekmektedir. Başka yolu yoktur,asla kazandığı para onun değildir ailenin malıdır, çünkü o borçludur. Kız doğmasının borcunu ödemelidir,anasının yetersizliğini taşıyıp, babasının beklentilerini yerine getirmelidir ancak böyle aileye ait olabilir, ancak bu şekilde onaylanır. Unutmadan , bir oğul varsa onun bakımı, sahiplenilmesi, mutluluğundan hatta onun sorumluluk/sorumsuzlukarından da sorumludur.Anne oğlunu ablasından sorar, baba ders başarılarından ablasını mesul tutar  ve bu arda abla olarak örnek olmak zorunluluğuna tabi tutulup çocukluğu erten kapatılıp, çabuk büyümeye tabi tutulur. ANA – BABA ablayı o kadar çok eleştirir ki, bunu gören oğul da aynını yapmaya başlar ve büyük alkış toplar. Bak etrafına ,her şeye hazır olmaya(erken büyümek) zorlanmış kız çocukları hep telaşlıdır ve asla bunu sebebini bilemezler. Yada abinin büyük oluşunda hepten yok edilmiş kız kardeşler vardır. Ya ağlak ya suskun olmayı çok küçükken öğrenmiş. Şimdi bu yapılarda programlanmış KIZlar kurtuluşunu evlilikte, kurtarıcısını KOCAda bulacakları hayaller ile bu değersizliğe katlanmaları öğretilmiştir.

İşte kadın olmakta aradıkları bu tamir , beklentileri ellerinde yitip gitmiş varoluş haklarını geri alabilmektir.

Erkekler ise;  hormonlarının verdiği cesaretle , tersine giderek,  babalarına güç gösterinde bulunup meydan okudukları , ilk cinsel deneyimlerini de yaşadıkları ergenlikte; elde ettikleri güc ve güvenı bırakmak istemediklerinden aynı model davranış kalıplarından hayatı işlemeye başlarlar. Böylece annelerinin beklediği koruyuculuğu da ortaya cıkarmış olurlar ki , annelerinin babaları ile olan hesapları devir alınmiş, karşılığında annenin tün onay destek ve kayırmaları elde edilmiştir.Erkek kendi evinde dokunmazlık elde etmiştir. Bu dokunulmazlık sorumlulukların örtülmesini de kapsar.Bunun acısı evlilik ilerledikçe eşe yansıtılacak yada aynı davranış kalıbı eşte beklenecektir.Zaten annesinin onayladığı kızı seçen erkekler , karılarını kendilerine anne yapmaya programlamışlardır.ilerleyen yaşlarda sorunlar oraya çıktığında uzanmalar bunu  PETER PAN sendromu olarak tanımlayacaklardır.

İşte SEN (henüz doğmamış olan); farklı var oluş seçimini yaparak, bir araya gelmiş iki kişinin çocuğu olacaksın.

İKİ YARIM BİR TAM ETMEZ… 

Kanmayın bu yalanlar….

 
Toplam blog
: 5
: 258
Kayıt tarihi
: 01.02.20
 
 

Kendin olmayı, kendini bilmeyi, kendini yaşamayı ve kendi potansiyellerini keşfetmeyi seçmiş olan..