Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Şubat '08

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Evlilik fuarı ve evlilik üzerine...

Evlilik fuarı ve evlilik üzerine...
 

3 Şubat 2008'de İstanbul'daki evlilik fuarına bendeniz de katıldım.

Hayır evlenmiyordum, 25'ime kadar da düşünmüyorum ama bu alandaki son gelişmeleri görmek için idealdi fuar.

Ayrıca annemim gelinlikçi olması sebebiyle onla geldim, seneye bir stand da biz açarız eminim.

Öncelikle Yılmaz Erdoğan'ın bir zamanlar dediği gibi 2 kişi sevişecek diye çiftetelli oynamanın ne gereği var misali bu özel günde aşırı lüks sistemler hakimdi fuara.

Artık 3. sınıf düğün salonlarında büyük kalabalığın hakim olduğu düğün formatları yerine 100-200 kişilik mütevazi törenler tercih ediliyor.

Mükemmel dizaynlar hakim.

Evlenmesen de sabaha kadar oturası geliyor insanın.

- Beyefendi düğün bitti.

- Sorun değil biz denizi izliyorduk.

Mekanlar ve manzaralar da cabası.

Dikkatimi çeken olgulardan birisi de onlarca gelinlik ve gelinle ilgilenen firma olmasına karşın damatlık diken tek bir firmanın bulunmasıydı.

Anlaşılan erkeklerden pek iş çıkmıyor.

Gelinler gibi kaprisli değiller bu konuda.

- Damatlık lazımdı.

- Nasıl bir şey istiyorsunuz?

- Böyle siyah tonlarda.

- Bu nasıl.

- Güzel, aldım gitti.

Gelinlerde öyle mi?

- Gelinlik lazımdı.

- Nasıl bir şey istiyorsunuz?

- Ya daha tam karar vermedim ama işlemeli olsun bir de üzerinde inciler olsun ya da yok düz olsun ama etekleri kabarsın ya şöyle hani geçen Seda Sayan giydi ona benzer off ayy heyecanlandım yaa şu da güzelmiş.

- Katalog baksanız.

Bu katalog bakışı genelde 2 saatten aşağı sürmez.

Gelinlere hak veriyoruz elbette normal şartlarda bir kez giyilebilecek bir şey bu.

O yüzden en iyisini istiyor tüm gelinler.

Erkeklerse o zor dönemde kapris çekmekle meşguller.

Çekeceksin mecbur.

Biz fuara devam edelim.

Fuarda ağırlıklı olarak düğün mekanları vardı yani bu özel günün nerede geçeceği önemli malumunuz.

Özel masa süslemelerini beğendim.

Kimi yerlerde bir peçete koymuşlar birşey silmeye kıyamazsın.

Manzaralar demiştim bir de.

Deniz, boğaz, ağaçlık gibi alternatifler mümkün.

Bir de fotograf.

Benim bildiğim hiçbir kadın fotograflarını beğenmez.

Suç ya makinenindir ya da çeken kişinin.

Kendimden biliyorum.

Bu özel günden sonra elinde sadece resim ve kayıtlar kalacağı için bu da önemli bir detay.

Kimi firmalar düğünü film setine çevirmeye kararlı.

Ha keza insanlık hali burnunu karıştırsa birisi tak canlı yayında.

Artık önümüzdeki 20 sene kafaya alınır durur.

Damat adayları şöyle yan gözle birisini kesse tak yayında.

Gelin hanım yıllarca yüzüne vurur durur.

''Yahu o gün insan başkasına bakar mı?'' demeyin.

Bakar.

Bal gibi bakar.

Bir de tabii ki saç ve makyaj.

Fuar programı dahilinde kuaförler saç ve makyaj modellerini bir defileyle sergilediler.

Tabii ağırlıklı olarak evlenecek çiftlerin katıldığı fuara sap gitmek komik bir olgu.

Ne işin var senin değil mi?

Gelelim işin duygusal yanına.

Herşey iyi güzel de ne kadara patlar bu iş bize diye soranlar pek de hoş bir yanıt alamayacak eminim.

Evlenmek pahalı bir olay.

Düğün, dernek, çeyiz, balayı, kıyafet, saç derken bir bakmışsın cepte metelik kalmamış.

*

Tabii bir de işin başka bir yönü var.

Evli hanımların birçoğuna sorun düğünlerinden memnun kalmamışlardır.

Ya hayallerindeki gibi değildir ya da bir şeyler eksiktir.

Bu eksiklik evlilik yaşamı sürecinde kadının aklında sürekli yer eder.

Birçok kavganın gizli bilinçaltı bundan ibarettir.

Hele bir başkasının düğününün kendisininkinden iyi olduğunu gördü mü kadınlar arası rekabet kurulu iş başına geçer.

Evlenmeyen her genç kızın da kafasında bir düğün hayali vardır.

Düğünü de kafasındaki hayal gibi olmalıdır.

Gerçekler kimin umrunda.

Evlilik erkeklerden çok kadınlar için önemlidir.

Kimi zaman aileden kaçıştır, özgürlüktür kimi zamanda kendi evinin kadını olma zevkidir.

Bu yüzden kaynananın ya da görümcenin evde bir bardağın yerini değiştirmesi bile sorun olur.

Artık o evin hakimi kadındır.

Erkeğin annesinin 2. planda kalmasını ister.

*

Kadınların evlilik kararında sevgi ya da aşkın hakim olduğunu sanan erkekler yanıldıklarını evlendikten sonra anlarlar.

Yakın arkadaşların evlenmesi, düşman olunan kadının evlenmesi, eski aşktan intikam almak ya da nispet yapmak gibi unsurlar ortaya çıktığında kadın da bekar kalmamalıdır.

Bir-iki sene önce tanıştığım 30'lu yaşlarda kadının bana söylediği şu cümleyi çok iyi hatırlıyorum.

''Evlilik, kadın için bir inat meselesidir.''

Bugün nice kadının inat için evlendiği duymak şaşırtmıyor beni.

Kadınlar için evlilik bir karardır aslında.

Bu kadar aşamasında evlenilecek erkek sonradan gelir.

Asolan evlenme kararıdır.

Kadın, evlenebileceği en ideal erkeği bulduğunda evlenmek ister.

İstisnalar dışında kadınlar aşık oldukları erkeklerle evlenmezler.

O erkek içinde bir yerlerde, derinlerde gömülüdür.

Her kadının içinde böyle gömülü bir ''hazine'' mutlaka vardır.

Evlilik, kadına ayrı bir sosyal statü kazandırırken erkek için ekleme bir sorumluluktur.

Tek bir kadına bağlanma korkusu, sorumluluk endişe erkeğin korkulu rüyasıdır.

Fakat erkek için evlilik kadınla aynı anlamı taşımaz.

Eğer kadına aşıksa, kadınla anlaşabiliyorsa kaybetme korkusu sarar içini.

Bu korkuyu gidermenin tek yolu evliliktir.

Yani kadın önce evlenmeyi isterken erkek önce eşini seçer.

Erkekler hiçbir ilişkiye evlenmek için başlamaz.

İlişkinin seyri iyiye doğru gidiyorsa, kadınını mutlu ettiğini görüyorsa evlenmek ister.

Ondan çocuk yapmak ister.

Evliliklerde de aşık olan taraf genelde erkektir.

Kadınlarsa aşık olduğu erkeği değil ''iyi'' erkeği seçerler.

Bu yüzden evlilik erkeğin değil kadının lehinedir.

Erkekse bunu ancak boşanmak için mahkemeye attığı ilk adımda anlayabilir.

Özgün Kaplama

 
Toplam blog
: 278
: 1369
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

Küçük bir kız çocuğu masumiyetidir yazmak, her satırı her cümleyi her kelimeyi tekrar tekrar gözden ..