Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Kasım '10

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Evlilik Zor Zanaat

Evlilik Zor Zanaat
 

zor karar...


Yarım asır veya daha fazla süren evlilikler, yaşadığımız şu son yıllardan sonra sanırım parmakla gösterilecek kadar azalacak. Basından öğrendiğime göre artık ülkemizde de, evlenmekten çok boşanma oluyormuş. Mehmet-Canan Barlas çifti ile bir röportaj vardı geçenlerde televizyonda. Kırk üç yıl süren evliliklerinin, sürdürülebilirlik başarısı ile ilgili, doğru tespitleri dinledim ünlü çiftten. Bir kere; eşler, kendilerine benzetmeye çalışmamalı eşini dedi M.Barlas.Sonra, birbirlerinin duymaktan hoşlanmadıkları sözcükleri kullanmamaya azami özen göstermeli diye ilave etti.

Geçenlerde de bir tanıdığımdan, yetmiş yıl birlikte geçen bir ömürden sonra eşlerden birinin ebediyete doğru yol aldığını duydum. Yetmiş yıl... Yetmiş gün sonra, tavsayan sevgiler görüyoruz günümüzde. Neden böyle oldu...Sanırım kadının ekonomik özgürlüğünü kazanmasının büyük rolü var, evliliklerin kısa ömürlü oluşunda. Artık kimse kimsenin yükünü üstlenmek, nazını, sözünü sineye çekmek istemiyor.

Ayrı ailelerin farklı eğitimlerinden yetişerek gelmiş, farklı alışkanlıkları, dünya görüşleri olan iki insanın aynı çatı altında yaşamlarını sürdürebilmeleri, ancak özveri denilen son derece zor engeli aşabilmekle mümkün oluyor. İşte, insanın özveride bulunabilmesi için de, ya sevgi olması gerekiyor ya zorunluluk. Eski evliliklerin uzun yıllar devamını sağlayan en önemli faktör kadının ekonomik özgürlüğünün olmaması, buna ilaveten toplumumuzda "dul" kadına bakış açısı. Ya da, az da olsa sevginin hakimiyeti, yıl sayısını artırıyor...

Sanırım gençler, artık evliliğin getireceği sorumluluklar kadar, boşanmaktan da korktukları için bu zorlu sınava girmekten çekiniyorlar. Evlenme yaşı o nedenle otuzlu yaşlara kadar yükseldi.O yaştan sonra da, başka birinin yaşam tarzına, alışkanlıklarına uyum sağlamak daha fazla güçleşiyor.Hele bir de çocuk olunca sorumluluklar, fikir ayrılıkları artıyor doğal olarak. Zor, gerçekten zor... Bizim dönemimizde kadının çalışma yaşamındaki yeri, yeni yeni kabul görmeye başlamıştı. Kadın çalışınca aksayan ev işleri, erkeğin geleneksel terbiye gereği mutfağa sadece"yemek"için girmesi, çatışmaların nedenlerinden oluyordu.Çocuğun bakım, bakıcı sorunu da önemli sınavlardandı... Şimdilerde eşler, birlikte ev ve çocuk sorumluluğunu paylaşıyorlar, istisnalar her zamanki gibi var yine de...

Birbirimizin artları ve eksilerini iyi görebilmeliyiz bence. Bu sadece evliliklerde değil, dostluklar arkadaşlıklar için de geçerli. İyi yönleri normal, sıradan görüp; eksik yönleri gereğinden fazla büyütürsek, bencillik öne çıkmış olur ki, bu, karşı tarafın eninde sonunda tahammül sınırlarını zorlayacaktır.Zaman zaman, rahatsızlık veren konuları birlikte gözden geçirip açık yüreklilikle, düşüncelerimizi paylaşmanın, eleştirileri sadece karşımızdakine değil, kendimize de yöneltmenin büyük yararı olacağı kanısındayım.

Bütün iyi niyete, sabıra, özveriye rağmen bir şeyler yolunda gitmiyorsa, öncelikle saygı yok oluyor, saygı olmazsa zaten sevgiden söz edilemeyeceği bir gerçek... Bu durumda yol ayrımı kaçınılmaz oluyor. Bazı görüşlere göre, çocuklar için böylesi, sorunlu birlikteliklerden daha iyi oluyormuş...

 
Toplam blog
: 307
: 1382
Kayıt tarihi
: 08.08.07
 
 

Emekli Türkçe öğretmeniyim.Şimdi Marmara Üniversitesi bünyesinde bulunan, Atatürk Eğitim Enstitüsü ..